Gazze savaşı devam ediyor… Birinci yılını tamamladı! Herkes bağırıyor… Toplantılar, yürüyüşler, boykotlar… Yorulmadık mı!? Hiç utanmıyor muyuz?
Bir sene geçti ve hala birilerinin ağzına bakıp duruyoruz… Gazze’ye doğru yola çıksak bizi engellerler… Anlamak mümkün değil… Gece gündüz Gazze diyoruz ama; hiçbir şey yapmıyoruz ve yapamıyoruz… Kameralar önüne geçip poz vermeyi biliyoruz ama… Bir yıl boyunca liderlerimiz ne yapmış onu görmek istiyorum…
Yine haberlerde gördüm, Türkiye Gazze’yi bir yıl boyunca yalnız bırakmamış… Binlerce ton erzak ve ilaç göndermiş. Hatta en çok insani yardım yapan da Türkiye imiş! Bu haberlere zaten tokuz… Bir yıl boyunca İslam alemi Gazze’ye erzak yolluyor, ABD ve müttefikleri bomba ve asker yolluyor… İşte bundan bahsediyorum… Bizler ne zaman Gazze’ye erzak yerine bomba göndereceğiz ve asker yollayacağız… ABD Körfez’e gemi yolluyor, İslam ülkeleri neden göndermiyor? Şimdi bazıları bin türlü bahaneler ve nedenler sırayabilirler… Onlara da tokuz, gerçekten tokuz… Siyaset yapmıyorum ve siyaseti istemiyorum… Gazze’ye silahlı bir Müslüman ne zaman gidecek onu soruyorum… İki milyar Müslüman’dan bir kişi ne zaman gidecek… İngilizler ve ABD’liler istediği ülkeyi vurabiliyor da biz neden vuramıyoruz?
7 Ekim’de İslam dünyasının medya sitelerini ve haber kanallarını taradım… Gazze’de kaç kişinin öldürüldüğünü, kaç çocuk katledildiğini ve ne kadar erzak gönderdiklerini yazıyor… Tabii ki israile de tonlarca lanet okunuyor… Zafer bizim olacak, en sonunda kazananlar Gazzeliler olacak gibi laflar… Bizler burada sıcak evlerimizde güzel kokulu yorgunluk kahvelerini içerken oradaki kardeşlerimiz teker teker canını veriyor… israil de ne büyük bir devletmiş ki bir yıl boyunca durmadan vuruyor… Biz hala starbucks’ı konuşup ne kadar büyük bir zarar verdiğimizi konuşuyoruz… Coca-cola’ya verdiğimiz zarardan dolayı cennetle müjdelenebiliriz! Yazık, gerçekten yazık…
Birbirimizi kırmaktan, birbirimizi vurmaktan başka yaptığımız bir şey yok… ABD’den korktuğumuz kadar Allah’tan korksaydık dünyanın sahibi olurduk… Büyük konuşarak, insanlara sahte ümitler dağıtarak siyaset yapanlara da kızmaktan başka söyleyecek laf bulamıyorum…
Bir yıl, 12 ay, 365 gün bombalar altında… Her gün Azrail ile buluşmak, her gün bir evladı kaybetmek, her gün yakınını ve komşuyu kaybetmek ve sığınacak yer bulamamak ve elleri kaldırıp da tam 365 gün Allah’a yalvarmak ve hiçbir yardım görmemek ne kadar acı vericidir düşünemiyorum… Buna dayanmak, bunu bizzat yaşamak, her gün ölmek ve her gün dirilerek bunu yeniden yaşamak ne kadar zordur…
Alimlere, Şeyhlere ve akıl sahiplerine seslenmek istiyorum… Yok mu içinizden biri bu ümmeti arkasına alıp bu israil canisine karşı cihad’a çıkaracak biri… Başkalarına cihadı anlatırken ne kadar heyecanla anlattıklarınızı gördüm… Başkaları, hep başkaları…
Kur’an yaktıklarında çıldıranlar, sokakları dolduranlar nerede acaba? Şeriat ve İslam devletini isteyenler nerede acaba? Kırmızı çizgilerini belirleyenler nerde? Cübbeliler, sarıklılar nerede? Bizler yaşayan bir ölüyüz başka bir şey değil… Bizim halimizi yıllar önce Arif Nihat Asya çok iyi görmüş ve anlatmış…
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, ya MUHAMMED?
Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor..
Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü" diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Gazze’ye selam, direnişe devam…