Bu asırda yaşamadığımız ve görmediğimiz pek felaket ve afet kalmadı. Dünya adeta insanoğluna karşı isyan çıkarmış. Bazen insan, Tin Suresinde bildirildiği gibi en güzel biçimde yaratılmış olmasına rağmen aşağıların en aşağısı (esfele safilin) olabiliyor. İnsan yaptıklarıyla iyi ve kötü oluyor. İyi işleri yapan iyi, kötü işleri yapan kötü insan oluyor. Dünya aynı bizim bedenimiz gibi bize emanet edilen bir yerdir. Bizim için halk edilen bu yeryüzünde ihtiyacımız olan her şey de yaratılmıştır. İnsan istediği her şeyi bu dünyada arayarak bulmaktadır. Başka gezegenlerden hiçbir şey getirmiyoruz... Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, yaktığımız her şeyi bu dünya bize vermektedir... Bu dünyanın yaratıcısı da yasayı koymuştur. İsraf etmeyin, adaletli olun, birbirinizi sevin demiştir... Fakat, insan tam tersine yapmaktadır...
Her bir musibeti ve felaketi Allah’a atfetmek gibi kötü bir alışkanlığımız vardır. Musibet kelimesi “istenmeyen, kötü durumlar, felaketler” anlamına gelir. İnsanın başına gelen her musibetin kendi yapıp ettikleri yüzünden olduğu belirtilmiştir kitabımızda. Gerek evrendeki fiziksel ve sosyal yasaları görmezden gelmesi ve gerekli önlemleri almaması, gerekse Allah’a karşı isyan teşkil eden davranışlarda bulunması dünyada insanın karşılaştığı sıkıntı, acı ve felaketlerin kendi kusurunun bir sonucu olduğunu bilmesi gerekiyor. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor... Meydana gelen herşey bir yasaya ve kanuna göre meydana geliyor. Dünyayı adeta yaşanmaz hale getirmek için ısrarla çaba sarfeden ademoğlu kendi elleriyle yaptığı işlerin neticesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Tabiat kanunlarını çiğneyen tek varlık insandır. Bir dakika düşünün... Dünyada yaklaşık 1 milyonu böcek olmak üzere 1,5 milyondan fazla hayvan türü tanımlanmıştır, fakat tanımlanmamış olanlarla birlikte 7 milyondan fazla hayvan türü olduğu tahmin edilmektedir. Bugün insan yaptıklarıyla bu hayvanlar alemini bile tehdit etmektedir...
İnsan bu asırda israfa yönelmiş, tabiat kanunlarını hiçe sayarak dünyayı gereğinden fazla hızlı bir şekilde tüketmeye yönelmiştir. İklim değişiklikleri gözlemliyoruz... Bu yeni yüzyılda neler yaşamadık ki 2019-2020 Avustralya'da orman yangınları, Haziran 2019'da başlayarak 240 gün sürdü ve Avustralya'nın birçok bölgesini etkisi altına aldı, ülke tarihindeki en büyük orman yangını olarak tarihe yazıldı. Avustralya'da yayımlanan bir rapora göre, ülkede 2019 ve 2020'deki yangınlarda yaklaşık 3 milyar hayvan hayatını kaybetti ya da yerinden oldu. Irak, Afganistan, Gürcistan, Suriye, Libya, Ukrayna savaşları yaşandı ve milyonlarca insan yerinden oldu, yüz binlercesi öldü. Bir Koronavirüs pandemi dönemi yaşadık, dünya çapında yaklaşık 15 milyon belki de daha fazla ölüme yol açtı... Yaşanan, sel felaketleri, tsunamiler, yanardağ patlamaları neler görmedik ki... Son olarak bir atom bombası felaketi kaldı... Bu da olmaz demeyin... ‘Medeniyet dağıtan’ Batı, Rusya’yı fazla sıkıştırır ise Kremlin, en son bu asırda görmediğimiz nükleer felaketi de Ukrayna üzerinden bize yaşatır... Bu yaşadığımız ve şahit olduğumuz felaketlerin sorumlusu kimdir ve hangisini Allah’a atfedebiliriz? Kırmızı ışıkta durmadığımız zaman bir felaket yaşayabiliriz... Basit bir trafik kuralı bile felaketin habercisi iken tabiat kanununu ihlal ettiğimizde bir felaket olacağını neden bilmiyoruz? Ne zaman Allah’ın bu dünya için koyduğu yasalarına uymaya başlayacağız? Doğrusu merak ediyorum...