Türkiye büyük bir felaket yaşıyor... Art arda yaşanan depremler şehirlerimizi yıktı, insanları evsiz bıraktı ve bir çok vatandaşımızın hayatını son verdi... Deprem sadece Türkiye’yi değil Suriye’yi de vurdu. Suriye’de de hayatını kaybeden insanlar ve yıkılan evler var. Ne dersek diyelim yaşanan yaşanmış, olanlar olmuş... Şimdi kolları sıvayıp depremzedelere yardım eli uzatma zamanı... Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum, enkaz altında yaşam mücadelesi verenlere Allah’tan güç ve sabır diliyorum..
17 Ağustos depremini bizzat merkezde yaşamış biri olarak şu anda deprem bölgelerindeki vatandaşlarımızın durumunu gayet iyi anlıyorum... Maddi destek ile birlikte her namazda dua edeceğiz inşallah... Acımız büyük ama; bunu yazmadan geçmeyeceğim...
17 Ağustos’u yeniden yaşıyor gibiyim... Hiçbir şey değişmemiş... Yine hazırlıksız yakalandık... Yine binalar yıkıldı, insanlarımız öldü. 17 Ağustos’tan hiç ders almamışız... Fay hattında olan bölgelerde bu kadar hazırlıksızlık olmamalıydı... İstanbul’da beklenen deprem var ona hazır mı İstanbul? Hayır... Hiç hazır değil... Hazır olmadığını 26 Eylül 2019 İstanbul’da meydana gelen depremde gördük... Fakat, olmamış gibi devam ettik... Toplantılar yaptık, depremi konuştuk, dedikodu yaptık ve unuttuk... İstanbul’da yıkılacak kaç bina olduğunu bildiğimiz halde insanlar o binalarda oturmaya devam ediyor. İlk defa yaşamıyoruz bunu ama; yine aynı hatalar ve yine aynı şarkı... Siyasi partiler kendini göstermeye çalışıyor, kriz merkezleri oluşturuyorlar! Bu kriz merkezleri depremden önce oluşturulmalıdır... Olası depremde yıkılacak binalar tespit edildikten sonra bugün yapılan yardımlar önceden seferber edilip bu binalar yeniden yapılmalıydı... İnsanlara tehlikenin gerçek yüzü anlatılmalıdır... Kurtarma ekipleri yetmiyor, makinalar yetmiyor da ne demek?
Sakın ha bunu da ‘Allah’ın takdiri’ deyip geçmeyin... Japonya’da neden bu ‘Allah’ın takdiri’ can almıyor? Neden Japonya’da binalar yıkılmıyor? Ben söyleyeyim mi? Çünkü, Japonların inşaat mühendisleri ‘Allah’ın takdirini’ bilerek binalar inşa ediyorlar! Neden hep Türkiye’de, İran’da ve Pakistan’da deprem olunca binalar yıkılır ve insanlar ölür... Anlıyorum, deprem önceden tespit edilemiyor... Fakat, depremin yıkım gücünü ölçebiliyoruz ve ona göre bina da inşa edebiliyoruz... Şimdi, bu işin içine siyaset karışacak ve işler çok karışabilir. Dolayısıyla, yardım faaliyetlerimizi güvenilir yollardan yapmalıyız... Her gelen habere inanmamalıyız... Acımız büyük ama; olaylara soğukkanlılıkla yaklaşmalıyız... Fırsatçılara yol vermemeliyiz... Yekvücut olup yaralarımızı sarmalıyız ama; bu hadiseyi unutup eski dükkana geri girmemeliyiz...
Depremle yaşamaya alışmalıyız derken, depreme dayanıklı binalar yaparak alışmalıyız. Ülkemiz bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla, her mahallede bir depremde ihtiyaç olan tüm malzeme ve araç gereç olan birer depo oluşturmalıyız... Artık insanlar bu kadar acı yaşamamalı... Düşünün... Çocukları enkaz altında kalan bir baba ve bir anneyi düşünün... Yirmi ve otuz kat bina inşa ederken depremi düşünün... Ucuz inşaat malzemesini ararken bugün depremde ölen kardeşlerimizi düşünün... Bir kaç ay çadırda geçirdim depremden sonra... Zor, gerçekten çok zor... hele çocuklar var ise daha da zor... Depremzedelere kendi çocuklarımıza baktığımız gibi bakmak zorundayız... Onlar herşeyini kaybetmişler... Bari umutlarını kaybetmesinler... Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun!