Özkan Yaman

Çıkarlara Kurban Edilen Mazlumlar

14.01.2024 01:00:00 / Özkan Yaman

Taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.

Tüm dünyaya musallat olmuş en iri haydut yani büyük şeytan, ta başından beri iki yapıya devasa miktarda karşılıksız olarak silah vermeye devam ediyor.

Birisi siyonist terör diğeri sosyalist terör.

Ve ikisinin de bu coğrafyayı İslamsızlaştırma ve insansızlaştırma hayalleri var.

İkisi de çocuk dememiş, cami dememiş, alim dememiş, kurban dememiş öldürmüş de öldürmüş.

Yalan, iftira, korkutma, saptırma, sindirme, hak hukuk gözetmeme, kutsal tanımama gibi o kadar çok ortak noktaları var ki birbirlerini nasıl yetiştirdiklerini, nasıl taklit ettiklerini ve nasıl desteklediklerini görmek için öyle yakın tarih okumaya da gerek yok.

İkisi de alakalı oldukları yönetimlerin takıntılarını, tabu haline getirilen yanlışlarını ve kitlelerin zaaflarını kullanıyorlar.

Türkiye’nin birini yakın tehdit görüp diğerine devlet muamelesi yapması da o yanlışlardan biri.

ABD yönetimi iki iş ortağının sadece tedarikçisi değil en önemli garantörü.

Ve şu anda bu ikisinden siyonist olanı varlık yokluk savaşı veriyor. Elinden gelen tüm sadist yöntemleri izlemesine rağmen 99 gündür kan kaybediyor.

Tüm dünyada Amerikan emperyalizminin tehditlerine rağmen çok büyük kalabalıklar hiç geri adım atmadan, açıkça bu terör rejiminin karşısında duruyorlar.

Çözüm baştan beri belli.

Tüm yerküreyi boğmaya çalışan habis ruha karşı temiz niyetle kurulacak bir ittifak.

Ancak yapay bir engel var:

Şahsi çıkarlar, diğerininki ile çatışan çıkarlar, büyüsünden bir türlü çıkılamayan çıkarlar, özenle korunup düşlenen çıkarlar.

Hamas için birileri ilk başta “İran destekli” filan diye yumurtlamışlar sonra işgalcinin katliamları hız kesmeyince ve İran da pek ortalıkta gözükmeyince çaktırmadan kıvırmışlardı.

Yemen için elbette ki daha netler.

Hatta bir yandan işgal rejimine karşı boykot filan derken öte yandan Yemen’in gemileri vurmasından da çok haz etmiyorlar.

Çünkü söz konusu, çıkarlar olunca bir anda Filistin’de paramparça olan hayatları geriye itiyorlar ve yine aynı duyarlılıkla “İran destekli” deyiveriyorlar.

“Ne zalimin ne de mazlumun ırkına, dinine, mezhebine bakılmaz” şeklindeki en sade insanlık kaidesi de maalesef “ama çıkarlara bakılır” kaydıyla harcanıyor..

Yangını söndürmek için koşanlara kim olduğu sorulur mu?

Bu nasıl bir çıkar çıldırmasıdır, yeri midir, zamanı mıdır?

Yoksa “bize ne Araplardan” diyenlerle ne farkınız kalır?

Bu, “Mazlumları bizimle çıkarları çatışan birilerinin desteği kurtaracaksa, çok da oralı olmaya gerek yok” gibi oldukça nefsani bir savrulma değil de nedir?

Ve diğeri..

Sosyalist fantezi..

Beslendiği kaynak sadece ABD veya siyonist terör rejimi olmadığı milyar kere söylendiği halde ve bu kurdun kuşun bile malumu olduğu halde hâlâ ırkçı, asimilasyoncu, yok sayan politikalarda ısrar etmek, Şeyh Said(rh) ismini bile gerginlik sebebi saymak acaba kimin hangi çıkarlarıyla çelişmektedir?

Dedik ya.

Ah şu çıkarlar.

Ve o çıkarlara kurban edilen hayaller, hayatlar, umutlar.. 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar