Dinleri üç kuruşluk menfaatlerine ve pespaye çıkarlarına endeksli beleş zatlara itimad ediyorsun ya, etme.
Uydurduğu her iftiraya süslü kılıflar bulup da yiyip yutman için önüne koyan maskara maymuncuklara itibar ediyorsun ya, etme.
Şu diyarın derdine değil, ecnebinin keyfine ayarlı kullanışlı aparatlara hüsnü zan ediyorsun ya, etme.
Körle yatan şaşı kalkar diyen ataların dediğine bakmayıp da her söyledikleri dalavere olanlara yanaşıp nazar ediyorsun ya, etme.
Gücü ve yetkiyi ellerine geçirdikleri her fırsatta İslam’ın aziz ahkamına, medreseye, alime, ezana, Kur’an’a, başörtüsüne, haramlara helallere savaş açmış anti dindar ve kindar sürü, sihriyle karşına geçip de pişkince “hakkını helal et” diyecekler ya, etme.
Tek hedefleri bir zatı koltuğundan etmek olanların şu ülkenin taşına toprağına, bitkisine, hayvanına, insanına, havasına, suyuna, sorununa, ihtiyacına iyi geleceğini zannediyorsun ya etme.
Geçmişlerinde herkesin ahını almışların tohumu meyve vermez, tarlası su tutmaz, karartıları kesafettir, dostlukları felakettir bazen aldırış ediyorsun ya, etme.
Ağyara yar olanların sanatı ifsad içindir, gülüşü hinlik içindir, planı bozmak içindir, bazen konuşmalarına iltifat ediyorsun ya, etme.
Hiçbir şeyden habersiz çocukların bile kendilerine oyuncaklarını teslim etmeyecekleri liyakattan ırak, sağlamlıktan uzak ellere bazen şakayla dahi olsa, kocaman coğrafyanın idaresini emanet etmekten bahsediyorsun ya, etme.
Hakka isyanda mimli fasıkları, kafirleri, müşrikleri, zındıkları, hainleri, zalimleri veli edindiğinde yani onları kendine vekil edindiğinde, onlara bedavadan güç verdiğinde, imkan sunduğunda, önlerini açtığında, seslerini çoğalttığında, hasılı morallerini artırıp sevindirdiğinde senin şu kıldığın namazların, tuttuğun oruçların, verdiğin sadakaların, yaptığın hayır hasenatın dergah-ı ilahide kabul olacağını hesap ediyorsun ya, etme.
Dün hürriyet zırvalarıyla koskoca Osmanlı’nın parçalanıp İslam aleminin mahvolmasına Yemen’de, Çanakkale’de, Balkanlar’da, Galiçya’da, Allahüekber dağlarında, yüz binlerce vatan evladının can vermesine sebep olanların dün yaptıklarını unutup aynı taktikle özgürlük mavalı okumalarını göz ardı ediyorsun ya, etme.
“Şu adam gitsin de ne olursa olsun” diyerek ateşe atacağın evladın, zürriyetin yarın mahşer günü senin yakana yapışıp da “bizi neden kendi keyfi garezine, kinine kurban ettin” dediklerinde kırık dökük amellerinin kendini kurtaracağını ümid ediyorsun ya, etme.
Bir merkezden bir araya getirilen birbirine benzemezlerin yarın başlarına devlet kuşu konduğunda şu beldeyi adaletle, sanayi ile refah ve üretimle şaha kaldıracaklarını, var olan güzellikleri daha ileri taşıyacaklarını, her alanda kalkınmayı artıracaklarını, mevcut savunma hamlelerini durdurmayacaklarını, ulaştığın maddi seviyeyi koruyacaklarını hayal ediyorsun ya, etme.
Cinsi ve fikri sapkınlar gibi pusuda bekleyen ne kadar esfeli safilin atığı kazurat varsa, yine dağda, kendi halkını ruhen ve bedenen tüketmeye yeminli ne kadar eşrar varsa hepsi senin kararını bekliyor, bazen bu dehşetli hakikati ihmal eder gibisin ya, etme.
Eskisi kadar kolay darbe yapma şansları olsaydı, arkada ipler yine kendi ellerinde olsaydı, senin re’yine demokrasi güzellemesi yapar geçer giderlerdi. Velakin devir değişti, Bay Biden, ihtilalin bu defa sandıkla olacağını söyledi, “adam bunak munak deyip de” meseleyi kulak ardı ediyorsun ya, etme.
Tercihin dört beş yılı değil asırları etkileyecek, sadece bir ülkeyi değil, bölgeyi etkileyecek, bir kesimi değil herkesi etkileyecek, her şey ayan beyan ortadayken, hâlâ güneş gibi parlak gözüken gerçeklerden şüphe ediyorsun ya, etme.