Muhammed Ali Akay

Niçin Teşkilatlanamıyoruz?

31.10.2018 08:40:00 / Muhammed Ali Akay

İhvan-u Müslimin liderlerinden bir düşünür der ki: ‘`Biz İslami hareket mensubu kişiler bir araya gelip beş kişi bir dernek kursak üçü ayrılır ve yeni bir dernek daha kurar. Bu da kurumsallaşmamızı engelliyor.`` Çok önemli bir tespitte bulunmuş. İhtilaf, nifak, şikak, kin ve adavet… İslam aleminin en büyük çıkmazı durumundadır. Uhuvvet risalesinde de Said-i Nursi dört olumlu, dört de olumsuz kavramdan bahseder. Nifak, ayrılık, arabozuculuk, şikaka yani anlaşmazlığa, uyuşmazlığa sebep verdiğini belirtir. Ve ardından kin ve adavet, düşmanlık peyda eder. Ama arada vifak yani uyum, mutabakat olsa uhuvvet kardeşlik, exilik olur. Kardeşlik, exilik olsa muhabbet, sevgi, ülfet oluşur. Ülfetin olduğu yerde de ittifak, birlik, şirket, dernek, vakıf, devlet olur. İşte ne yazık ki ehli tahkikin de ifade ettiği gibi bugün en büyük problemimiz ittifak kurarak iş bölümü halinde herkesin enerjisini layıkıyla kullanamaması ve bu yüzden çalışmaların kısırlaşmasıdır.  Nifak, şikak, kin ve adavet sarmalında boğulan, yerinde sayan bir ümmete dönmüş durumdayız.

Özellikle İslami hareketlerin en büyük sıkıntısı İslam ümmetinin evlatlarını tam manasıyla kaynaştıramıyoruz. Kardeşlik müessesini kuramıyoruz. Şikak ve nifak zehri hemen etrafımızı sarıyor. Ve bireyler uyumsuzluk, anlaşmazlık ve ayrılık ile telef olup gidiyor. İş bölümü yapmayan, yeteneklerini kullanamayan, kendini boşlukta hissedip çareyi farklı işlere yönelerek arayan birçok kardeşimiz var. Asli vazifesi olan İslam ümmetinin geleciğini kurtarma vazifesini bırakan, unutan, meyve vermesi gerek çağa gelip de atıl durumda kalan nice kişiler var.

Bu sorunu ehli küfürde çok da görmüyoruz. Şer güçler en basit çıkarlar için dahi ittifak edebilirken ahrete namzet olan ehli iman niye ittifak etmez? Beş kişi bir dernek kurar da niye üçü ayrılıp yeni bir dernek, oluşum içine girer. Aslında bu sorunun cevabı İslam ümmetinin liderlerinin uhdesinde var. Dikkat ederseniz son dönem Müslüman liderler çok uzun bir ömür yaşayamamışlar. Birçoğu kırklı, ellili yaşlarda şehadetle, zindan çilesi ile gözlerini hayata yummuş. Uzun ömürlü olan bir ikisi ise zaten adlarını tarihe yazmış, mücadelelerinde başarıya ulaşarak ya bir uluslararası cemaat ya da bir devlet kurarak vazifelerini takdirname ile bitirmişler. Mevdudi, Hasan el Benna, İmam Humeyni, Üstat Said Nursi uzun ömürlü alim ve liderlere örnek verilebilir.

Uzun ömür demek birikim, tecrübe demektir. Aslında en büyük sıkıntı da işte buradan kaynaklanıyor. İş bölümünde uzun ömürlülük… İşlerde ihtisaslaşma… Kurşunkalem ve silgi kullanmadan yapıyı oluşturmak, köşe taşlarını yerli yerine yerleştirmek… Bugün Müslümanlar için, Müslüman halkların devletlerini yönetenler için en önemli mevzu çalışma alanlarına etkin ve yetkin kişiler koyup bu insanlarla uzun soluklu çalışabilmek…

Allah`ım bize kitabı ve hikmeti öğretecek, bizi temizleyecek, karanlıklardan aydınlıklara çıkaracak liderler bahşet. Salih liderlere tabi olmayı nasip et. İslam`ın ve Müslümanların eski ihtişamını geri ver Ya HAY!

Selam ve dua ile…

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar