Mirali Yıldırım

Bizden Bize Hasbihal

03.12.2017 09:02:00 / Mirali Yıldırım

İnsanoğlu doğar, gelişir ve nihayet kazanımlarıyla beraber tekrar geldiği Rabbine döner.

Akıllı insan, sağlıklı kâr düşünen tüccar; alışverişini Allah ile yapar.

Hayır veya şer ile yüklenen her mümin, özellikle şer yükten kurtulmanın yollarını araştırıp bulmalı.

Hiçbir şey yapmadan, yaratıcısının huzuruna; “ey rahmeti bol Padişah,/ cürmüm ile geldim sana!” diyen bir kişi sadece kendini kandırır. Elbette Rabbimizin rahmeti boldur ve elbette O`nun kapısından başka çalacak bir kapımız da yoktur.

Allah`ın rahmetinden umudunu kesmek, ancak imandan nasibini alamamış kişilerin işidir. Mümin ise O`nun rahmetinden umudunu kesmez; zaten iman ehline umutsuzluk da haramdır. Umut var olabilmek için de kulluk tarlasında terimizin olması lazım.

Atalarımız; ‘tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz` demiş. Rabbimiz, bizleri kulluğun gereğini sözden ziyade, fiiliyatta yapanlardan eylesin.

Nedendir bilmem ama hayır işlerimizin önüne sık sık bahaneler, sıkıntılar, maniler çıkabiliyor. Farkına varmadan, güzel işlerimizi erteleyebiliyoruz, yarınlara atabiliyoruz. Bu bahanelerimiz, bizlere şunu öğretmiş olmalı.

Azıcık bir ömür sermayemiz olduğu için, hayır işlerimizi, elimize geçirdiğimiz ilk fırsatta değerlendirmeliyiz. Yarın, istediğimiz güzellikleri yapmaya fırsatımız olmayabilir.

Mükemmeli beklemek de bizleri yanıltabilir. Mükemmel kulluğa varalım derken bazen sağımızdan yanaşan şeytanımızın tuzaklarına da düşebiliyoruz. Bizi Hakk`ın rızasına ulaştıracak en küçük hasenatları ihmal etmemeliyiz. Nasıl ki “en küçük günahta küfre gidecek yollar vardır” öyle de en küçük hasenatlarda da imanın zirvelerine ulaştıracak kazanımlara ulaşabiliriz.

Şeytanlarımızın inadına; güzellikleri “beyaz ve zenci; küçük ve büyük” diye ayırmadan ruhumuza işleyeceğiz, böylece onları meslek edineceğiz. Gafillerin söz ve tuzaklarına kanmayacağız.

Rabbimiz, nasıl ki “sineğin kanadını misal vermekten çekinmiyor” bizler de “gücümüzün yetemediği, ulaşamadığımız iyiliklere ulaşmak için” gücümüzün yettiği en mütevazı hayırları, güzellikleri işleyeceğiz.

Komşumuzun yanına girerken ve çıkarken selam vereceğiz, taziyelere gideceğiz, hasta ziyaretleri yapacağız. Yoldaki dikeni kaldıracağız, her işimize besmele ile başlayacağız. Bilmediğimiz işler için, sıkılmadan, gururla “Allah ve Resulü iyisini bilir” diyeceğiz.

Sevinç, kızgınlık ve heyecanlarımızda; “Suphanallah!” diyeceğiz. Maddi ve manevi nimetlere erdiğimizde veya nimeti yitirdiğimizde, şeytanlara inat “elhamdulillah!” diyeceğiz.  Sabrımız tükendiğinde “la hewl u wela kuvvete illa..” diyeceğiz.

Hakk ortadayken, zihnimiz tereddütlere, endişelere gark olduğunda, “wes-wasil hannas`ı” deyip Azazil`i telin edeceğiz. Euzubillahi mine`ş şeytanirrecim.

Bölgemizde ve dünyada çıkan bir habere ilk etapta inanmayacağız, haberin geldiği kaynağı araştıracağız. Bileceğiz ki “tarih var oldukça Hüseyn haklıdır” ve ayağımız yoldaki bir taşa değse, o taşların bir yerinde “Haçlı ve Yahudi`nin bir hilesi” saklı diyeceğiz.

Çünkü “petrol Araplara bırakılacak kadar değersiz değildir” (H.Keshenger) diyen emperyalistler, mutlaka diğer zenginliklerimiz için de bir hinlik düşünmüşlerdir.

Müslüman`ız ama birden fazla hatta onlarca “cemaat, camia, STK, devlet, beylik, şeyhlik, atabeyliklere” yarılmışız. Bunların her birinin, kendisini merkeze alarak “tevhide çağırdığı” da acı bir gerçek. Bu fırkaların tümünü şeytanlaştırıp sadece birini kutsayarak tevhide gidemeyeceğimiz de bir geçek.

Bir gerçeğimiz var ki o da hepsinden daha fazla bir gerçek.

Rabbimiz bir, Kitabımız bir, peygamberimiz bir, kıblemiz bir; secde bir, rukû bir, dualar bir, gözyaşı bir; bizleri perişan eden küfür ve zulüm bir…

“Benim yolum doğrudur” tamam da “yalnız benim yolum doğrudur” dediğimizde ise red ve inkâr, hatta cinayetler başlayacağı için işin burası yanlıştır. 

Görülüyor ki işimiz kolay. Yukarıdaki “Birlerin” şahsında, mükemmel bir tevhidin hala oluşmamış olması garip.

Rabbimiz bizlere; küfür ve zulmü zelil edecek, mümin yürekleri muzaffer edecek basiret, cesaret ve aşkı versin.

NOT: Rabbim nasip ederse; 28.11.2017`den itibaren umrede olacağız. Burada, çeşitli vesilelerle Rabbimizin rızasını arayacağız. Ümmetin renkleriyle buluşmayı, birleşmeyi, dertleşmeyi umuyoruz. Şeriatî`nin Hacc” kitabı yanımdadır. Tüm kardeşlerimize –varsa- hakkımızı helal ediyoruz ve helallik diliyoruz. Selam ve dua ile.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar