Mehmet Gülsever

Algı Yönetimi Savaşı ve Paranoyamız

24.02.2020 07:25:12 / Mehmet Gülsever

Bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği  ve gelişimin İnsan tasavvurunun belli eşiklerini aştığı bir zaman dilimindeyiz. Bu manada insan eli, tasavvurumuzu da aşan “uzaklara” ve “küçüklere” ulaştı, ulaşıyor.

Her ilerleme ve keşif, elinde olduğu  kişi ve topluma göre birer araç veya silaha dönüşebilir elbet.  Yani biyolojik bir ifşa insan sağlığı için bir kurtuluş reçetesi olabileceği gibi, aynı ifşa yine bir biyolojik silaha da dönüştürülebilir.

İslam alemi olarak yenilmiş bir medeniyetin çocukları olduğumuz, bilim, teknoloji ve yönetimde dünyayı geriden takip ettiğimiz yadsınamaz bir gerçektir. Ancak bu büyük mağlubiyete rağmen, insan çabasının sınırlarını da aşan bir inanmışlık ve gayretle ayağa kalkma çabasını da verdiğimizde bir o kadar büyük bir gerçek.

Konumuza dönecek olursak son yıllarda dünyada cereyan eden her menfi veya müsbet olayı batılıların üstünlüğünü perçinleyen bir araca dönüştürüyor içimizdeki gafil veya hainler. Yani sözüm ona cerrahi müdahale adı altında, yenilmişliğimizden müteşekkil yaralarımızı eşerek ve deşerek ölümümüzü hızlandırmaya çalışıyorlar adeta. Hiçbir yaramız kabuk tutsun iyileşsin istemiyorlar. Zira ayağa kalkacak olsak kötüler için pek hayır olmayacağını çok iyi bilirler.

 Yani meydana gelen her olayı bir “dizayn edilmiş  üstün bir  bilimsel merkezin eseri” olarak sunuyorlar. Algı oluşturup algı yönetiyorlar. Bu tür merkezlerin olduğu ve faal olduğu ayrı bir gerçek; her bir hareketi bu merkezin kudretine  atfetmek ise  ayrı bir ifsad ve ayrı bir hizmet.

Deprem olur başlar içimizdeki kimi gafil ve kimi hainler arzı endam etmeye. “Depremi ABD yaptırdı. Yok siyonist israil heyeti o gün ordaydı da. İlk defa denediler de…” bir sürü zırvayı  bilimsel kılıflara da sararak  yutturuyorlar. Bu işi kaç paraya yapıyorlar bilmiyorum ama “İsrail ve ABD’nin mutlak üstünlüğü”nü zihinlere zerketme işini yapmada patronlarından bir ikramiye bile hak ettikeleri muhakkak.

Arkasından savaş olur yine aynı bilimsel ekip ABD, siyonist rejim ve Avrupa’nın  sofistike silahlarının ulaşılmaz ve erişilmez üstünlüğünun yanı sıra,  her bir direniş  ekseninin de bu güçler tarafından ihdas edildiği fikrini bir paranoya dönüştürmede tüm maharetlerini  kullanırlar bir fazladan ikramiye adına.

Darbe söylentisi  çıkar, bu  ekip, aynı merkezlerin istediği zaman istediği şekilde içimizde bir darbe yapma gücüne sahip  olduğu  algısına  hizmet etmede tüm yeteneklerini kullanmaktan çekinmez. Ama tabi ki sözde bu gücü vehmettikleri siyonist rejim, ve ABD’yi kötüleme kılıfı ile yaparlar. İçimizdeki gafiller de içlerindeki  yağlar  eriyerek  izlerler ve büyük bir muhabbet beslerler bu zevata. Artık o zevat sizdendir! ve ne derse o…

Boyundan büyük laflar eden zeki bir çocuk mu gündeme  gelir. Kaçırmaz bu büyük analistler! fırsatı. Meğer yine batılılar tarafından içimizde yürütülen “fıtrat” savaşıymış.  “Kristal çocuk”,  “İndigo” gibi anlamını bilmediğimiz batılı patronlarınca türetilmiş tuhaf sözcükleri de literatüre kazındırarak bu çocuk üzerinden “fıtratı değiştirilmiş ve bizi ileride yönetecek dahi ateist çocuklar” tezviratına başlarlar. Şöyle ağız tadıyla içimizden çıkan bir dahi  çocuğa bile sevinemedik. Tabi sözüm ona Batı’ya düşman bu ikramiye peşinde koşan ekip söyledi ya artık kim tutar bizmkilerini. Sosyal medyada kıyamet kopuyor. İşi, zeki çocuğundan şüphe etmeye kadar götürüler artık.

Hele şu Koronavirüs… Meğer ABD Çin’e salmış. Meğer Çin bitecekmiş. Meğer arkasından Rusya ve İran geliyormuş. Meğer nihai hedef Türkiye imiş. Güler misin ağlar mısın! On günde dünyanın en  büyük, en donanımlı ve en teknolojik hastahanesini inşa eden Çin, bu virüsü ABD’nin kendisine bulaştırdığını bilmeyecek te bizim sırça köşkten dışarı çıkmamış, tüm sermayesi internet dolaşımı olan bu uzman! ve analistlerimiz! bilecek. Yer misin yemez misin.

 ABD ve siyonist rejimi, mutlak kuvvet ve kudret sahibi gibi göstermeye hizmetten  başka işe yaramayan bu “algıyı yönetme sanatı” ustalarının! oluşturduğu paronayaya aladananlardan olmamak dileğiyle.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar