Üstad Bediüzzaman hazretlerinin Şam Emevî Camisi’nde verdiği meşhur Hutbe-i Şamiye’ de geçen bir düsturdu bu.
Özellikle siyaset makamında bulunanların ‘maslahat’ gerekçesiyle bu hakikatten uzaklaşma tehlikelerine değinmiş ve “İşte asr-ı saadetteki inkılab-ı azîm, sıdk ile kizb, iman ile küfür kadar birbirinden uzak iken zaman geçtikçe gele gele birbirine yakınlaştı. Ve siyaset propagandası bazen yalana ziyade revaç verdi. Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Amma maslahat için kizb ise zaman onu neshetmiştir.” uyarılarında bulunmuştur.
Gazze konusunda doğrular ve yalancılar birbirinden net bir şekilde ayrıştırılmalıdır.
Bu konuda ya Gazze tarafı ya israil tarafı vardır. Tarafsızlık yoktur.
Zulmün, soykırımın, vahşetin ve her türlü barbarlığın yaşandığı bir yerde tarafsız olmak taraf tutmaktır.
Bu konuda susmak da bir taraftır. Kıpırdamamak, hiçbir şey yapmamak, elinden bir şey geliyorsa gizlemek, saklamak kesinlikle bir taraftır ve Gazze’nin tarafı değildir asla.
Gazze konusunda sadık olmak sadece söz ile olacak bir durum da değildir.
Söz fiile dönüşmüyorsa fiil etkinliğini göstermiyorsa o zaman doğruluk ne kadar doğrudur?
Dedikleriniz doğru ise yaptıklarınız da doğru olmalıdır. Doğru sözün ispatı doğru eylemdir.
Konuşulan keskin dille beraber keskin bir sınır ve adımlar da atılmalıdır. Ha illa konuşulacaksa
Eylemle konuşulsun
Eylemle tepki verilsin
Eylemle cevap verilsin
Eylemle düşmanlık yapılsın
Katil Netanyahu’nun ABD meclisinde konuşmasına karşılık Mahmut Abbas getirildi. Hiçbir şekilde Filistin’i temsil etmese de Kudüs davasının haini olsa da konuşturuldu, alkışlatıldı. Tamam taraf önemlidir, bu yapılan da bir şeydir. Ama şunu gözden kaçırmayalım:
Katil Netanyahu Amerika'dan eli boş dönmedi. Tank, top, uçak, para, akıl ne varsa verdiler gönderdiler.
Peki Gazze'yi bu vahşetten kurtarma adına Mahmud Abbas'a ne verildi?
Sadece "Konuş ve Git" mi?
Ne fayda? O konuşmadan sonra kaç bebek, kaç kadın, kaç yaşlı, kaç mahkûm kurtarıldı?
Masum kanı durdurma adına somut adım atılmamış, bilinsin.
O kanın karşılığı bu değil, bilinsin.
O acının faturası bu değil, bilinsin.
Büyük söz küçük eylem kurtarmıyor, bu da bilinsin.
Hepimiz, herkes bu konuda sözüne sadık fiiller içinde olmak zorunda.
Zira bu yaşananlara sadık kalmamak, Gazze’ye yan çizmek büyük ve çetin bir vebaldir.
Ne siyaset ne hamaset meselesidir. Tarifi imkânsız bir acıdır.
Bu açıdan söylem, gündem ve eylemlerimiz sadık olsun.
Allah bizi sadıklarla beraber kılsın. Söylediği her sözü kanıyla doğrulayan önce sadık sonra şehid İsmail Heniyye ile beraber kılsın. Kudüs davasının sadıkları olan Gazze ehliyle beraber kılsın.
“Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdirler; bunlar ne güzel arkadaşlardır!” (Nisa, 69)