M.Ali Ortaç

28 Şubat’ın unutulmayan acıları

28.02.2021 08:55:49 / M.Ali Ortaç

Halkın inancı bu topraklarda Osmanlı’dan sonra sürekli baskılandı. Ancak Müslümanlar yılmadı, yıkılmadı. Tüm baskılara rağmen her dönem, zamanın şartlarına göre mücadelelerini sürdürdü. Bu mücadele özellikle 1980-90’larda ciddi bir sinerji yakalamıştı. Özellikle İslami camialara mensup bilinçli gençler harıl harıl İslami tebliğ çalışmaları yapıyorlardı. İslam, halkın hayatında görünür olmuştu. Doğu-Güneydoğu’da bunu hazmedemeyen PKK bölge Müslümanlarını imha etme ve İslam’ın izini bölgeden silmek için birilerinden talimat almışçasına dindar Kürtlere saldırmaya başladı. Ancak çok kısa bir sürede PKK’nin payına yenilgi düştü.

İnançlı halkın kendilerine olan özgüvenleri ülkenin her tarafında artmıştı. 1996 yılında İnançları ve kültürleriyle barışık bir hükümeti iktidara taşımışlardı. Merhum Erbakan, Başbakan olmuştu. İslami yaşam hayatın her alanında görünür olmuştu. Erbakan hoca Ülke siyasetinin yüzünü Amerika ve Avrupa’dan İslam alemine çevirmişti. Ülkede Müslüman halkı İslam’dan ve İslam aleminden uzaklaştırma vazifesini üstlenen siyaset ve siyasetçiler de kaybetmişti.

Bu durumu hazmedemeyen dışarıdaki şer odaklar, ordudaki uşakları üzerinden 28 Şubat 1994 yılında ülke dindarlarına kendilerince had bildirmek adına Post Modern adını verdikleri bir darbe gerçekleştirdiler.

Erbakan Hocanın Başbakanlığına son verilmiş ve partisi kapatılmıştı. Dindar şahsiyetler, İslami STK’lar, Vakıf ve Cemaatlere her taraftan düşmanca saldırılar başladı. Hakimlere verilen talimatlarla haksız yere İslami şahsiyetler cezaevlerine atıldı.

Özellikle dindar örtülü bayanlar bu sürecin en büyük mağdurlarıydı. İşlerinden kovuldular. Okul okuyanlar ise okullarına alınmadılar. Başörtülerini çıkarmaları için ikna odalarına alındılar. Yetmedi, gözaltına alındılar. Darbenin gizli aktörü Fethullah Gülen hareketince de başörtüsü mücadeleleri itibarsızlaştırılıp, sırtlarından hançerlendiler.

Darbeci şebeke yeni nesli ahlaksızlaştırmak için de çok alçakça çalıştı. Gece yarıları şifreli fuhuş yayını yapan TV kanallarına şifresiz yayın yaptırarak bir nesli kirletmek istediler. Başta Karadeniz’in ve tüm Türkiye halkının arasında ahlaksızlığı yaymak için ülkeye dışarıdan fahişeler getirtildi.

Bir de Doğu-Güneydoğu’da camilerde yüz binlerce çocuğa Kur’an-ı Kerim dersi veren gençler vardı. On binlercesi gözaltından geçirilip, cezaevlerine atıldı. O göz altılarda anlatılamayacak derecede kendilerine ağır işkenceler yapıldı. Bu süreçte Kur’an-ı Kerim dersi verme iddiasıyla beni de göz altına almışlardı. Çırılçıplak soymuş, sövmüş, dövmüş, elektrik vermiş, asmış, şantajda bulunmuş ve her türlü tehdit etmişlerdi. Emniyet ve askeriye içerisinde örgütlenmiş dış güçlerin uşakları işledikleri kirli işlerini kanun yoluyla üzerimize yığmak için bu şekilde zorla ifade imzalatıp, kabul ettirmeye çalışıyorlardı.

Nice masum insan canından oldu. Yuvalar dağıldı. Dindar Müslümanlara darbe ortağı basın yayın kuruluşlarınca ağır iftiralar atıldı. İslam ve Müslümanlar kendi vatanlarında garip, yabancı ve mahkum bir hale getirildiler.

Camilerdeki Kur’an-ı Kerim dersi alan talebeler hocasız, sahipsiz kaldı. O dönem darbecilerce çalışmalarına ilişilmeyen PKK de maalesef bu süreci fırsata çevirdi. Ve bu öğrencilerden kandırdıklarını da saflarına kattılar.

Bugün halk arasında yaygınlaşan ahlaksızlık, suç ve suçlu oranlarındaki artış, kadınlar arasında artan açık saçıklık ve hatta yozlaştırılan tesettür, maalesef 28 Şubat darbecilerinin çalışmalarının hazin neticeleridir.

28 Şubat darbecileri kara bir kâbus gibi ülkenin üzerine çökmüşlerdi. Bu sürecin de 1000 sene süreceğini iddia ediyorlardı.

Ancak azimli Anadolu Müslümanları 5 yıl sonra 2002 yılında inançlarına saygılı gördükleri AK Parti hükümetini iktidara taşıdılar. Bu durum halkın darbecilere ve dayandıkları güçlere verdikleri güçlü bir mesajdı. Darbeci askerler ve ortakları hak ettikleri cezaları almadılar. Hatta birçoğuna halen ilişilmiş değil. Bazıları ise kamu kurumlarında makam ve mevkilerini de korumaktadır. Zaten 28 Şubat darbecileri hak ettikleri cezayı alsaydılar 15 Temmuz darbe girişimi de olmayacaktı.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar