Varlık konusu evrensel bir özellik taşıdığı için her insanın dikkatini çekmiştir. İnsan yaratılışından beri kendisini, doğayı, evreni hep merak edip araştırmıştır. Bu anlamda her insan kendi varlığını bir şekilde açıklarken bizleri yoktan var eden yaratıcı, bizleri hangi şekilde var edip hangi özellikler yüklediğini, bizlerden beklentisinin ne olduğunu Kerim kitabında açıkça beyan etmiştir.
Bu kadar varlığı var eden gücün uyarılarını iyi anlamak lazım. Bizler bu uyarıları dikkate alıp rolü yerine getirmede gayret gösterirken zorluk çekebiliriz; fakat bu konudaki eğilimimiz ve niyetimiz Rabbimiz için çok önemlidir. Bizler iyi niyetli adımlar atıp Rabbimizin rızasını gözeterek hareket edersek Rabbimiz bizlere güzel değişimler yaşatıp dininin güzelliklerini kalbimize nakşedecektir.
Değişimler noktasında umutsuz olan kardeşlerimiz şunu iyi bilmelidirler; değişim, zaten yaratılışımızın mayasında, ruhunda mevcut. Bu potansiyel insanda gizlidir yeri zamanı geldiğinde ona uygun ortamlar hazırlandığında ortaya çıkacaktır. Çoğumuz bu konudaki ayetlerden ve hadislerden haberdarız. Böylesi bir bilgiye sahip olduğumuz halde neden kendimizi olumlu yönde değiştirmiyoruz? Tartışılır.
Değişimin kaçınılmaz olduğunu ileri süren varlık felsefecilerinden Heraklitos ‘`değişmeyen tek şey değişimdir` tezini savunmuştur. Yani evrendeki her şey değişir insanlar, hayvanlar, bitkiler her şey bir şekilde değişir; sadece ezeli ve ebedi olan Allah`tır. Madem Cenab-ı Mevla kendi istekleri doğrultusunda değişmemizi istiyor, biz de o istikamette gayret göstermeliyiz. Bizler bir şeylere gayret edersek Allah bizlere vesileleri gösterecektir. Örnekleyelim:
İbn-i hişam diyor ki: Fudale İbn Umeyr İbn Mulevvih El-Leysi fetih günü, Resulullah`ı (s.a) Kâbe`yi tavaf ederken öldürmek istedi. Bu niyetle Resulü Ekrem`e yaklaştığında, Resulü Ekrem kendisine ‘`sen Fudale misin?`` diye sordu. Fudale: `Evet Fudaleyim, Ya Resulullah!` `dedi. Resulü Ekrem: Kendi kendine, içinden neler geçiriyordun? Diye sordu. Fudale: `Hiçbir şey; sadece Allah`ı zikrediyordum`` dedi. Fudale`nin bu cevabı üzerine, Resulullah (s.a.v) güldü, sonra da: ‘`Senin için Allah`tan mağfiret diliyorum.`` mübarek elini, Fudale`nin göğsüne koydu.
Fudale`nin kötü düşünceleri bir anda yok olmuş ve kalbi huzur bulmuştu. Bu olay üzerine Fudale şöyle demişti:`` Allah`a yemin ederim ki, Hz. Muhammed (s.a.v) elini göğsümden kaldırdığı an, Allah`ın yaratmış olduğu hiçbir mahluk bana ondan daha sevimli ve yakın değildi.`` Sonra, ailemin yanına dönmek için oradan ayrıldım. Geri dönerken kendisiyle devamlı oturup sohbet ettiğim bir kadın vardı, ona rastladım. Bana:`` Haydi gel de, oturup sohbet edelim.`` dedi. Ben de: ‘`Hayır!`` diyerek yanından uzaklaştım.
Sonra Fudale şu beyitleri terennüm etti: ‘`Kadın bana, haydi gel de sohbet edelim deyince ben: Hayır, Allah ve İslam dini senden çekinmemi emrediyor. Artık aramızda Allah`ın dininin yerleştiğini ve şirkin karanlıklara gömüldüğünü gördüm. `Bu örnekten anlıyoruz ki insan bazı gerçekleri gördü mü olumlu yönde değişebilir ve olumsuz alışkanlıklarını bırakabilir. Eğer bizler dünyada yaşanan bu gerçekleri görüp değişmiyor inancımızın kıymetini bilmiyorsak kendimizi yeniden gözden geçirmemiz gerek.
Unutmayalım ki inancımızın güzelliği öldürmeye gidene bile yaşatmayı öğretir. Allah`a ve Resulüne yakın duranlar bir anda bütün alışkanlıklarını bırakabilir. Bütün olumsuz alışkanlıklarımızı bırakmak dileğiyle..
Selam ve dua ile...