Bütün eğitim modellerini irdelediğimizde karşımıza farklı modeller ve farklı yöntemler çıkabiliyor. Yöntem, teknik, strateji açısından baktığımızda kimi tümevarım kimi tümdengelim kimi ise analoji yöntemlerini kullanmıştır. Bu yöntemlerden hangisi daha mantıklı ya da hangisi daha faydalı diye hep tartışıldı, tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışılmaların ülkeler bazında yapıldığını söylememiz yersiz olmaz diye düşünüyorum.
Kriterler daha çok bu yönde tartışılırken, en önemli kriterin ahlak olması gerektiğini kimse pek düşünmedi ya da ahlak basite indirgendi. Bugün bakıyoruz çok okuyanlara ya da her konuda kendini yetiştirip teknolojiyi iyi kullananlara, hem tümdengelim hem tümevarım hem de analoji yöntemini kullanmalarına rağmen yine olumlu anlamda değişimleri olmadı.
Yine zulümleri devam etti yine zulümde birliktelikleri devam etti ve müspet yönde bir değişim yaşamadılar. Hiçbir zaman empatiyi düşünmedikleri gibi işlerine de gelmedi.
Menfaatleri söz konusu olunca yöntemin çok önemli olmadığını bombaladıkları cami, kilise, hastanelerden çok daha rahat anlayabiliyoruz. Çok okumuşlarına baktığımızda başka inanca mensup insanların namusu, ırzı, motivasyon aracı olarak dile getirile biliniyor. Demek ki metot ve yöntemlerden ziyade bir ahlakları yoktur. Aslında yenilgileri de buradan olacaktır.
Neden ahlakı ön plana çıkarıyoruz?
Bütün kâinatı yaratan ve Efendimizi (a.s) güzel ahlak üzerine gönderen rabbimize ne kadar şükür etsek azdır. Kendisine ilim öğretmeden önce güzel ahlakı öğretip sonra ilim veren rabbimize sonsuz şükürler olsun. İnanın ki bütün kazanımların güzel ahlak kadar değeri yoktur. Başarıyı sadece bu yaşama sığdırmayan âlemlerin sahibine hamd u senalar olsun. Bütün başarı ve başarısızlığı ahlakî kriter üzerinden değerlendirdiğimizde sorunlar zaten kendiliğinden çözülecektir.
Bütün sınavlarımızın ve imtihanlarımızın bu yönde değerlendirilmesi işimizi daha da kolaylaştıracaktır. Çocuğun başarısı, başarısızlığı, ekonomi, siyaset, eğitim hep ahlak üzerinden değerlendirilmelidir. Ahlaksız fakat makam sahibi olmuş biri ya da zengin, kazancını haram yollardan elde eden birinin sizce değeri olur mu?
Bizim öncelliğimiz, kriterlerimiz farklı olsa da en önemli ölçüt Allah katındaki değeridir. İnsanların yanında çok kıymetli olan birçok şeyin belki Allah katında hiçbir değeri yoktur. Çoğu zaman sonuç endeksli düşünüyoruz. Gazze yerle bir edilse ya da çocuğum sınavı kazanamazsa gibi…
Bu soruları aklımıza getiren hep endişelerimizdir. Bizi endişelendiren şeytanî vesveselerden başkası değildir. Bütün çalışmalarımıza güzel ahlakı katmışsak hiçbir sonuç hakkında endişelenmeye de gerek yoktur. Güzel ahlaka sahip olmak bütün yöntem ve tekniklerden çok daha önemlidir. Bütün olumsuzluklara rağmen Gazze’de yaşayan insanların davranışları bizim için en güzel örnek olmuştur. Nasıl davranılması gerektiğini bizlere gösteren o insanlara baktığımda gerçekten hayâ edip imreniyorum.
Allah’ın onlara verdiği en büyük güç, zenginlik güzel ahlaka sahip olmaları olsa gerek. Kendilerine zulüm eden insanları bile hayrete düşürmeleri yeterli bir ölçüt değil mi?