İnsanoğlunun yaratılışından itibaren sorunlar hep var olmuştur. Bazı sorunlar kronikleştiği için tarihin her döneminde hep gündeme gelmiş ve hep gündemi meşgul etmiştir. Mesela iktidarlar kaynağını nereden alır? İktidarların ömrü ne kadar sürer?
Bu konuda bazı düşünürler, iktidarlar kaynağını her ne kadar bireylerden aldığını söylese de verileri bir araya getirip bir çıkarım yaptığımızda bireysel görüşlerle iktidarların görüşlerinin örtüşmediğini çok rahat müşahede edebiliriz. Madem iktidarlar görüşlerini bireylerden alıyor neden bireylere yaşam hakkı tanınmıyor ya da neden bireyler sefalet içinde yaşarken iktidarlar neden hep lüks için de yaşar? Bireylerde merhamet, vicdan, adalet kavramı gelişmişken neden iktidarlar bu kavramlardan çok uzak?
Bireyler, sorunlar içinde kavranırken ya da zaruri ihtiyaçlarını karşılayamazken iktidar sahiplerinin saraylarda yaşaması, çeşitli eğlencelerle uğraşması bir çelişki değil mi?
Bu konuda Nietzsche ‘’İnsan için maymun neyse üst insan için insan öyledir.’’ Demiştir. Kendini farklı gören, üst gören ya da farklı sınıf din, ırktan gören insanların bakışı bu yöndedir. Bu tip iktidarlara göre karşısındaki insanların canı, malı, namusu, şerefi çok da önemli değildir. Bebek olması, kadın olması, yaşlı olması hiç mi hiç önemli değildir. Çünkü çoğu zaman iktidarlar gücü elde ettikten sonra değer gibi bir dertleri kalmaz.
Ama bilmezler ki yukarıda duranların aşağıda duranlar kadar ehemmiyeti yoktur. Kendini hep yukarlarda görüp aşağıyı dert edinmeyen yönetimler tarih boyunca öyle bir yere çakılmışlardır ki felekleri şaşmıştır. Bir yudum suyu Hüseyinlere çok gören iktidarlara bakın bir lokmayı fakir fukaraya çok gören iktidarlara bakın tarihin en karanlık sayfalarında yerlerini almışlardır. Dünya kadar padişah geldi, dünya kadar krallar geldi insanlar bunlardan kaçını hatırlar?
Fakat gönülleri fethedenleri insanlar hep hatırlamışlardır. Bu insanların hayatları hep okunmuş, kendilerine dua edilmiştir. Her ne kadar zalimler kazandığını düşünse de uzun vadede kaybetmişlerdir. Sultan Süleyman’a kalmayan dünya kime kalabilir ki?
İbn-i Haldun’a göre iktidarlar en fazla üç kuşak yaşar da en fazla bir asırdır. Parato’ya göre koltuklar hep aynıdır, değişen sadece insanlardır. Bu kısa süreli dünyaya bu kadar bağlanmamak gerekir. Süs ve eğlenceden ibaret olan bir mekânda kalıcı bir anlayış geliştirmek bizlere hiç yakışmayan bir tutumdur. Bazı insanlar canlarıyla mallarıyla her türlü imtihana tabi-i tutulmuşken biz bireylerin iktidar sahipleri gibi davranması çok yakışıksız kalmıyor mu?
Bizim duyarlı olmamız, bizim merhamet ve vicdan sahibi olmamız, bizim adaleti gözetip gözyaşı dökmemiz bizleri farklı kılmıyor mu? Bunu Netenyahu anlamış olmalı ki ‘’bizim iktidarlarla problemimiz yok, bizim halklarla problemimiz var” diyor. Herhâlde problem anlaşılmıştır.
Selam ve dua ile…