Sosyal yaşam içinde sık kullanılan kavramlardan biri ölçü kavramıdır. Bu kavramı tarihsel süreç içinde ele alıp incelediğimizde farklı anlama geldiğini söyleyebiliriz. Sosyal açıdan bakıldığında birçok sorunu yansıttığı gibi birçok çözümün de ipuçlarını içermektedir. Böylesi kavramları daha iyi anlamak için her alanın terminolojisini bilmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Dar pencereden bakıldığında sadece terazi olarak algılarız ya da teraziye dikkat etmeyen toplumların sonlarının hüsranla bittiğini düşünebiliriz. Geniş anlamda bakıldığında birçok bilimle iç içe olduğunu söylemek mümkün.
Sosyolojik açıdan ele alırsak:
Sosyal yapıyı oluşturan bireyler muhabbet ettiklerinde farklı çıkarımlar yapabiliyoruz. Dindar insanlarla oturduğumuzda ‘`Allah her şeyi bir ölçüye göre yaratmış.` bir düzen nizam şeklinde yorumlanarak onun hiçbir şeyi başıboş yaratmadığını evrendeki dağların, taşların, suların bir ölçü içinde hareket ettiği vurgulanır.
Halkla bütünleştiğimizde “Falan kişi çok açılmış, her şeyini kaybetmiş; açgözlülük yaparak ölçüyü kaçırmış hem kendisini hem de çevresini mahvetmiş. Allah yardım etsin .” Yani ölçüyü kaçıran bu insanın Allah`ın yardımıyla bir ölçüye gelebileceğine inanılır. Ya da toplumla bütünleşmeyen bireylere büyükler: “Hasan, buna bir ayar ver.” Bireyin psikolojinden hareketle onunla aynı ortak dili biliyorsun, konuş kendisini toparlasın. Fiziksel ve biyolojik anlamda düşündüğümüzde, “Kızım bu nasıl bir giyim tarzıdır, bize yakışan şekilde giyin, bizim bir adımız var ayıptır.” denilerek ölçü ahlak anlamında da kullanılabilir.
Ya da “Oğlum bu çay çok şekersiz iki şeker verebilir misin?” çayın ölçüsü yok bizim de tadımızı tuzumuzu kaçırmasın. Fiziksel ölçünün biyolojik ölçüyü kaçırabileceği düşünülür. Bazen de ‘`Bu arkadaş da çok abarttı.`` denilerek ölçüden uzaklaştığı vurgulanır.
Sol kesimle oturduğumuzda Allah aşkına sen söyle, “Bunların söyledikleriyle yaptıkları tutarlı mı?” gibi sorular üzerinden adalet vurgusu yapılır. Buna benzer örneklerden yola çıkarak bu tür sorunların varlığını ve yaşanmışlığını araştırdığımızda bazı kaynaklarda karşılaşmak mümkün.
Nasıl?
Sahabeden üç kişi, “Allah`ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır.” düşüncesi ile O`ndan daha çok ibadet yapmayı kararlaştırırlar. İçlerinden biri: “Ben ömrümün sonuna kadar bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım.” der.
İkincisi: “Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim.” Üçüncüsü ise: “Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim.” der. Bu durumu öğrenen Peygamberimiz (a.s)onların yanına gelir ve kendilerine şunları söyler: “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz?
Sizi uyarıyorum! Allah`a yemin ederim ki ben sizin Allah`tan en çok korkanınız ve en çok sakınanınızım. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.” diyerek ölçünün nasıl olmasını tarif etmiştir.
Bütün bunlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Toplum ve toplumdaki bireyler huzur ve mutluluk arıyorlarsa bütün sitemleri bir kenara bırakıp ölçünün örnekliğini ve örnek olan Kâinatın Efendisini okumalıdırlar. Kişilik testleriyle zekâ testleriyle davranışları ölçen testlerle bir yere kadar sorun çözülebilir. Sorunların tek çözümü vardır: Onu okumak onu anlamak onun gibi gönülleri fethedip karakter kazandırmak.
Selam ve dua ile…