Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam, vahyin mesajını insanlara ulaştırmaya gayret ettiğinde birçok zorlukla yüz yüze gelmiş, büyük sıkıntılar yaşamıştı.
Hakaretlere uğramış, fiili saldırılarda yaralanmıştı.
Heva ve heveslerine kul olmuş insanları kölelik zincirlerinden kurtarıp özgürleştirmek için canhıraş bir çaba sergiliyor; ama iftiralara maruz kalıyordu ve bu onun içini acıtıyordu.
İnsanlar arasında ayırım yapmıyor ve daveti efendi ya da köle, zengin ya da fakir fark etmeksizin herkese götürmeye gayret ediyordu.
Bunlardan biri de Mekke’nin önde gelenlerinden biri olan Velid b. Muğire idi.
Akıllı bir adamdı Velid ve vahyin alelade bir şey olmadığını daha ilk duyduğunda fark etmişti.
Ama teslim olmak zordu.
Önünde iki seçenek vardı.
Bir tarafta sosyal konum, kendisine verilen değer ve zenginlik, diğer tarafta her şeyini kaybetme ihtimali, kölelerle eşit seviyeye gelme, önde gelenlerin kendisine değer vermemesi…
Düşündü, değerlendirdi ve kararını verdi.
Yalana sığındı ve kendisine değer verilen zengin çevreye, üç beş günlük yalan dünyaya yöneldi, vahye iftira attı.
Kur’an ondan şöyle söz etti:
“Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!
Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse!
Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: “Bu (Kur’an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.” (Müddessir/18-25)
Büyük komutan Yahya Sinvar’ın şehadeti ile ilgili söylenenlere bakınca hatırladıklarımdı bunlar.
75 yıldır süren işgali, yaşanan yüzlerce katliamı, soykırımcı bir çetenin tüm insani değer ve ilkeleri çiğnemesini göz ardı ederek Gazze’de yaşananların sorumluluğunu Aksa Tufanı’na ve Yahya Sinvar’a yüklemenin nasıl bir alçalma olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Şehadet şekliyle söylenen tüm yalanları yalancıların yüzlerine çarptı Şehid Yahya Sinvar.
Belki gün gelir açıklanır da tüm dünya 7 Ekim’den bu yana Yahya Sinvar’ın savaş alanında kaç operasyon yaptığını, kaç tankı tahrip ettiğini öğrenir.
Direnişin büyük önderi Şeyh Ahmed Yasin, şehadetinden önce şöyle demişti:
“Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
"Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!"
Şeyh Ahmed Yasin’in talebesi Yahya Sinvar, son anına kadar sürdürdüğü direnişiyle üstadının sözlerini somutlaştırdı.
"Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!"
Belki yüzlerce yıldır yaşanmayan bir destanı kanıyla yazdı Yahya Sinvar.
Herkes gibi zamanımızın Velid b. Muğireleri de gördü yaşananları.
Ölçtüler, biçtiler, şeytanın ışıltılı sofrasını izzet, şeref ve hakka teslim olmaya tercih ettiler.