Gazze’de esir tutulan 6 siyonistin terk edilmiş bir tünelde ölü bulunması yeni gelişmeleri de beraberinde getirecek gibi görünüyor.
Esirlerin arasında 1 Amerikan vatandaşının bulunması sonrası Amerikan Başkanı Biden, ‘HAMAS’tan hesap sorulacak’ açıklamasında bulunarak Gazze’de yaşanan soykırımı örtme çabasına girdiyse de aklı başında insanların çelişkileri sorgulayacağı kesin.
Öyle ya hem “Esir takası için ateşkes planı” diye bir taslak sunacaksın hem de planlarını reddeden soykırımcı terör rejimine binlerce ton askeri mühimmat göndereceksin. Senin gönderdiğin bombalarla hastaneler yerle bir edilecek, yardım konvoyları vurulacak, bebekler parçalanacak; ama sen çıkıp işgale karşı direniş gösteren insanları suçlayacaksın.
Amerika, Gazze’ye atılan her bombanın suç ortağı, vahşice katledilen her bebeğin sorumlusudur.
İslami Direniş güçlerinin elinde “esir takasında” kullanmak için esirler bulunuyor olmasına rağmen her çadırı, her ayakta kalan yapıyı bombalayan barbar teröristlere her türlü desteği veren soykırım ortakları, elbette esirlerin ölümünden de sorumludur.
Tam 50 yıldır Amerikan siyasetinin en önemli mevkilerinde Siyonist amaçlara hizmet eden Joe Biden, tarihe Amerikan siyasetini ve hedeflerini Netanyahu adındaki psikopat katilin paranoyak taleplerine kurban etmekle hatırlanacaktır.
Evet, Amerika her zaman Siyonist politikaları savundu ve işgalci terör rejiminin güvenliğini “öncelikli” olarak savundu; ama her halde hiçbir dönem bu kadar zavallı, bu kadar stratejisiz, bu kadar siyoniste kuyruk olma görüntüsü vermemiştir.
Netanyahu, gittikçe yuvarlandığı çukura beraberinde birçok kişiyi de sürükleme kararlılığındadır.
Netanyahu ve yanından ayırmadığı kuduz köpekleri Smotrich ile Ben Gvir’in 7 Ekimden çok önce Gazze’ye yönelik büyük bir saldırı planı yaptıkları, Gazze’yi tümüyle imha ederek insansızlaştırmayı hedefledikleri, ardından Yahudi yerleşimleri için hazırlık yaptıkları artık çok kişi tarafından biliniyor. İslami Direnişin de bunun farkında olduğu ve 7 Ekimden çok önce hazırlıklarını tamamladığı da biliniyor.
Aksa Tufanı, Siyonist hesapları bozmakla kalmadı, ele geçirilen esirler ve istihbarat merkezlerinde el konulan belgeler ile elini güçlendirdi.
Hem terör rejimi, hem Amerika hem de İslami Direniş hareketleri yaşanacakları az çok tahmin ediyorlardı.
Ya kurbanlık koyun gibi boyunlarını uzatacak ve yamyam Siyonistlerin Gazze’yi imha etmesini bekleyeceklerdi ya da Şehid Şeyh Yasin’in dediği gibi direnecek, vuruşacak ve “Savaşçı onuruyla ölmeyi tercih edeceklerdi.”
Şu gerçeğin net olarak anlaşılması lazım.
Netanyahu ve yanındaki kuduz itlerin ne uluslararası yaptırımları ne de İslami direnişin elindeki esirleri umursadığı yok!
Müzakere yapıyor görüntüsü ile yapılan soykırımdan dikkatleri başka yöne çekmek, gündemi meşgul etmek, mazlumlara umut verip umutlarını kırmak, psikopat katillerin baştan beri başvurduğu yöntemdir.
Hatta müzakereye giden siyonist heyetin bile kendilerinin Netanyahu’nun sahnelediği tiyatroda fon malzemesi olarak kullanıldıklarını fark ettiklerinde isyan ettiklerine dair bilgiler düştü medyaya.
Esirler birer ikişer ölüyor ve Netanyahu yalandan üzülmüş pozlar veriyordu medyaya.
Ama 6 esirin aynı anda ölmesi Siyonist kamuoyunda öfke patlamasına neden oldu.
Önümüzdeki süreç psikopat katilin ayağının altındaki zeminin ne kadar kaygan olduğunu gösterecektir.
Rabbim zalimlerin birbirine düştüğü, mazlumların rahat bir nefes alabildiği günleri görmeyi nasip etsin.