Halime Gönül

Eğitim, çocuklarımız ve biz

30.09.2011 15:09:54 / Halime Gönül

Bir eğitim ve öğretim yılının daha başlangıcındayız. 

 

Okul avluları içinde rengârenk, güzel çiçekler, güller yetiştiren bir bahçeyi andırıyor.

Bu öyle bir bahçe ki, kimi zaman güller, laleler yetişir;  kimi zaman da zakkum ağacı… 

Bazı çocuklar henüz anne kuzusu olduğu için okul korkusundan dolayı sicim sicim gözyaşları döker.  

Bazılarını da güzel bir liseyi kazanma ve yerleşme telaşı çoktan sarmış.

Bir başkası yuvadan uçmayı öğrenen yavru kuş misali üniversite ortamına alışmanın yolarını arar. 

Her bir öğrencimiz başka bir âlem, başka bir haleti ruhiye içinde…

Ebeveynler olarak çocuklarımızı bu eğitim süreci boyunca yalnız bırakmayıp aile bağlarını koruyup bir zincir misali birbirimize kenetlememiz gerekir.

Çağımızın gençlik ve ergenlik dönemi fırtınalı bir deniz gibidir. 

Anne ve babalar olarak bu süreçte yorulmadan,  usanmadan; sevgiyle ve şefkatle dalgalara göğüs germeliyiz

Çocuğumuza iyi ya da kötü bize açılması için fırsat vermeliyiz. 

Onun bazı tutum ve davranışlarına karşı daha hassas, anlayışlı bir tavırla davranmalıyız. 

Çünkü eğer onu anlayan bir ailesi veya ona manevi olarak destek veren bir ortam, bir arkadaş çevresi yoksa çocuk bu boşluğu sanal âlemlere sığınarak kendi dünyasını kurma yolunu seçecek.

 Eğer çok zor bir süreç yaşıyorsak inançlı bir pedagogdan yardım almayı ihmal etmemeliyiz.  

Yoksa içinde bulunduğumuz bu bunalımlar çağında gençlerimizin etrafını bir ahtapot gibi saran korkunç buhranlar, alışkanlıklar kıskacından kurtarmak mümkün değil. Biz mütedeyyin ailelerin bir amacı da çağdaş kültürle dini kültürü aynı potada eritip çocuklarımıza sunmaktır.  

Çocuğumuzun eğitim mekânı buna elverişli değilse bu sorumluluk biz anne babalara düşüyor.

Tarihte birçok âlim okul öncesi İslami eğitimi anne ve babasından almış.

 “Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti” adlı kitabın yazarı En-Nedvi,  sadece bunlardan bir tanesi. 

Yazar, eğitim hayatına evde annesinin yardımıyla Kur`an-ı Kerim`i hıfzetmekle başlıyor. Üstad Bediüzzaman da hakeza öyle…  Örnekleri fazla uzakta aramaya gerek yok.

Çocuğun elinden tutup mescit boyasıyla boyanmasını ve mescit ahlakını ruhuna ve nefsine işlenmesi için onu seher vakti uyandırıp camiye götüren ve cami avlusunda onu bekleyen annelerimiz vardır. “Camiler bizimdir, bizim mekânımızdır. Evladım! İslamın manevi havasını, cennet misali kokusunu, feyzini, ancak buralarda tatmak mümkündür” diyen annelere şahidiz.

Bu eğitim yılı sadece çocuklarımız için önem taşımamalıdır.

Bizim hayatımızın da dönüm noktası olmalıdır.  Bu da zaman israfı yapmadan kendimiz için uygun bir program hazırlayıp sebat ve fedakârlıkla programı takip etmekle mümkündür.  

 Bu eğitim sürecinde sebat ve fedakârlık gölgemiz kadar bize yakın olmalı.  Kim bilir belki yıl sonu birçoğumuz İslami ilimler tefsir, hadis,  akaid,  tecvit ve İslam`ı daha iyi anlamak için Arapça gibi dallarda uzmanlaşabiliriz.

Kültürel bir yetenek, maharet, beceri kazanabiliriz.  Toplumun ihlaslı, takvalı ve İslami ilimlerde, genel kültürde ihtisaslaşmış; hayatında bunların örnek numunelerini şekillendiren ve topluma ışık tutan bacılarımıza ihtiyacı vardır.   

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar