Fikret Gültekin

İran`a neden saldırmazlar? Saldırırlarsa…

11.11.2011 14:30:25 / Fikret Gültekin
Amerika, İsrail ve Batının atom enerjisi kurumu, İran`ın nükleer enerjiyi silah olarak kullandığını açıklamasının ardından mezkur güçler ard arda açıklamalar yaparak İran`ı tehdit ettiler.

‘Görülmemiş yeni müeyyideler`den tutun da ‘nükleer tesislere hava saldırısı`na kadar tüm seçenekler tehdit aracı olarak kullanıldı, kullanılıyor. İran ise insani amaçlı nükleer enerjiden ‘bir iğnenin ucu kadar taviz verilmeyeceği`ni ilan etti.

Amerika, İsrail ve Batı, İran`a saldıracak mı? Evet, bir saldırı öncesi geçmişte olduğu gibi yeniden ‘nükleer silahı var` kozu öne sürülüyor. Dolayısıyla bu sömürgeci güçlerin geçmişi göz önüne alındığında İran`a saldırmaları olası görünüyor.

Akıl, stratejik hesaplar, ekonomik gelişmeler, karşılaşacakları tehlikelerin tamamı göz önünde bulundurulduğunda ise İran`a saldırmalarının çok çok zor bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz. Saldırıya birçok engel vardır:

-İran halkı tarihi boyunca hiçbir halkın göstermediği dış güçlerin saldırısına karşı yek vücut olma refleksine sahiptir. Bunu Amerika da İsrail de biliyor. Bir saldırı halkı parçalamaktan öte onları daha ziyade birbirine kenetleyecek ve böylelikle şu an girdiği gediklerden artık İran`a giremeyecekleri gibi birçok halkların desteğini de yitirecekler.

-Hizbullah faktörü, Suriye yönetimi (Yönetimin yaptıklarına karşılık İran`ın sorumluluklarını yerine getirmediğine kanaat edenlerdenim.) durdukça İran`a yapılacak bir saldırı israil`in varlığını katiyetle tehlikeye düşürecek. Bu ise israil`in kazanımları açısından asla riske edilmeyecek bir durumdur.

-İran`ın Rusya, Çin gibi ülkelerle olan ilişkileri ve bu ülkelerin İran`daki çıkarları göz önünde bulundurulduğunda yapılacak bir saldırı en azından bu ülkelerin ittifakı sağlanmadan gerçekleşemeyecektir. Görünürde ise böyle bir ittifak yoktur. Ancak ülke çıkarlarını düşünen bu iki ülkeye İran alternatifi gelir kaynaklarının açılması bu ülkelerin saf değiştirmelerine sebep olabilecektir.

-İran`a saldırı meselesinde Türkiye kilit öneme sahiptir. Bundan dolayıdır ki, satılık kimi kalemler, pkk`nin saldırılarında İran`ın rol oynadığı haber ve yorumlarını sıklıkla işliyorlar. Böylelikle Müslüman olan Türkiye halklarının İran`a olan sempatisini azaltma yoluna gitmektedirler. Bu da Türkiye`ye verilecek bir sorumlulukta Türkiye halklarının en az tepkiyi göstermeleri yönündeki bir ön girişim olarak göze çarpıyor. Başbakanın duruşunu muhafaza edebilmesi halinde Türkiye`den destek alamayan Amerika veya İsrail, İran`a saldırıyı göze alamayacaktır. Irak`a saldırılarda Türkiye`den istediği desteği alamayan Amerika`nın uğradığı zararları unutması olası değildir.

Ancak Türkiye`de maalesef ürkütücü boyutlarda İran düşmanlığı yapan bir grup var ki, iplerin onların elinde olması halinde Başbakanın yapabileceği çok fazla bir şeyinin olmadığı kanaati de ağırlık kazanmıyor değil. İran`ın şimdiye değin Türkiye halklarına ve bu gruba ilişkin kanıtlanmış bir zararına da şahit olunmadığı halde, bu İran düşmanlığının Amerika dostluğundan mı geldiği sorusu da kafalardaki yerini koruyor.

Daha bir çok gerçekçi delil ile dediğimiz gibi İran`a bir saldırı çok zor bir ihtimal.

Peki o halde neden sürekli bu saldırı ihtimalleri gündeme getiriliyor, senaryolar konuşuluyor, tehditler savruluyor?

Amerika, İsrail ve müttefiklerinin çok büyük ekonomik krizler yaşadıkları bir gerçektir. Bu krizleri atlatmanın veya etkisini asgariye düşürmenin en etkin yolu, petrol ve doğal gaz zengini ülkeleri ya direk tehdit etmek ya da birilerini tehdit unsuru olarak kullanarak onları sömürmektir.

Sömürülen ülkelerin başında da Suudi Arabistan ve diğer kimi körfez ülkeleri gelmektedir. Peygamber Efendimizin sahip olduğu ırktan dolayı onları Arap liderler diye tanımlamaktan utanç duyduğumuz o satılık yaratıklar da maalesef İran`ı en büyük düşmanları olarak görüyorlar. Amaçlar bir olunca da petrolün varili 200 dolar civarında iken şu an Amerika ve israil`e petrol 18 dolara veriliyor, sözde savunma maksatlı silahlar içinse milyarlarca dolar Amerika kasalarına akıyor.

Bugün gelinen noktada bir saldırıdan söz edilecekse, bu demektir ki, artık bu uşak liderler Amerika ve israil`i doyuramamaktadırlar. Öyle ki dünyanın dördüncü petrol rezervine sahip İran`a saldırıp petrol yataklarını kendi aralarında pay etmeleri gerekmektedir. Onlarca ekonomilerini düze çıkarmaları bu sayede mümkün olabilecektir.

Peki İran`a saldırmaları hiç mi olası değil? Çok kuvvetli bir ihtimal var. O da Peygamber Efendimizin haber verdiği gibi, Sünnetullah gereği genelde küfrün özelde ise israil`in tamamen yok olmasını sağlayacak delice bir adımla bu saldırı gerçekleşebilir.

Küfrün ele başları siyonistlerin ve israil devletinin ortadan kaldırılması ile dünya ancak susadığı adalet pınarından kana kana içebilecektir. İnsanlığın buna ne kadar da ihtiyacı var değil mi?

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar