Bu çağ ki bilgi ve ilgi çağıdır. Bilişim ve iletişim çağıdır. Fakat bu zirve bilgi, ilgi, iletişim ve teknolojinin ekseninde Allah olmadığından, onlarda Allah merkeze alınmadığından, ahiret merkezli olacaklarına dünya merkezli olduklarından menfi manada karşımıza çıkmaktadırlar. Dolayısıyla en yüksek nimetlerden olan aklı, bilgiyi ve bunların ürünlerini bile zehirleyen bu çağın insanı tilkilikte çağ atlamış adeta. Bundandır ki, savaşları da barışları da daha çok tilkicedir. Vaziyet bu olsa da, bunu okumamız, analiz etmemiz ve İslam`ın ve Müslümanların yararına kullanmamız elzemdir.
Tarihin derinliğinden süregelen birebir savaşma yerini korusa da daha çok hava savaşı, biyolojik, kimyasal ve nükleer savaş, elektronik savaş, psikolojik ve soğuk savaş vb. gibi savaş çeşitleri cereyan etmektedir.
Bizim burada değinmek ve ele almak istediğimiz savaş ise, psikolojik savaştır. Psikolojik savaş, “savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde; savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak” olarak tanımlanıyor.
Madem öyle bir alev topu haline gelen ser zeminde emperyal güçlere ve uşaklarına karşı var olma mücadelesi ile birlikte “ila-i kelimetullah”ı yeryüzünün her karışında yüceltme idealinde olan müminlerin psikolojik savaşta geri durmaları, pasif olmaları ve bunun teknik ve yöntemlerine göre hareket etmemeleri söz konusu olamaz.
Neden? Çünkü düşmanı savaş sahasında ve masada mağlup etmenin yolu psikolojik savaşta onu alt etmekten geçiyor da ondan. Öyleyse psikolojik savaşı iyi anlamak, bu minvaldeki tecrübeleri iyi okumak, psikolojik savaşın yöntem ve tekniklerini iyi bilmek gerekir. Bir köşede bunları yapmanın mümkün olmadığını siz de takdir edersiniz, ben daha çok propagandayı ele alacağım; fakat bu meseleyi okuyup araştırmak isteyenler için de bir girizgâh olsun.
Psikolojik savaşın tanımından, ehemmiyetini dile getirdikten sonra unutmamamız gereken en başat husus, psikolojik savaşın en önemli savunma ve taarruz yöntemlerinden birisinin propaganda olduğudur. Propagandanın malzemesi söz ve yazı olduğundan burada devreye algılarla zihinleri adeta işgal eden argümanlar, kodlar, stiller devreye giriyor.
Burada dikkatleri çekeceğimiz diğer bir nokta batının, emperyalist ve Siyonistlerin kimsenin dostu, stratejik ortağı, muhibbi olmadıklarıdır. Onlar kendi menfaat ve çıkarlarının dostudurlar. Menfaat ve çıkar varsa onlar vardır. Yoksa gayrısı hikâyedir. Menfaat ve çıkar için onlarca yıllık dostlarını(!) daha evla bir menfaat ve çıkar uğruna arkadan vurmaktan asla çekinmezler. Bu hakikati dile getirdikten sonra onların dilini kullanmak, onların dünya görüşüyle/gözlüğüyle dünyaya bakmak, onların kahraman gördüklerini kahraman, terörist gördüklerini terörist görmek ancak ve ancak onların menfaat ve çıkarlarına yağ sürmekten öteye geçmez.
Bir parantez açıp, bir önceki yazımızda dile getirmek istediğimiz, ‘HDPkk`nin dilini kullanmak, söyleyişlerini dikkate almak onu güçlendirir`den maksat da budur. Tekrar belirtelim ki HDPkk`yı Kürtlerin temsilcisi görmek, göstermek, HDPkkPYD koridoruna Kürt koridoru demek, HDPkk`ye Kürt siyaseti demek HDPkk`nin ekmeğine yağ sürer, psikolojik savaşı bilmemek ve algı operasyanlarına kapılmaktır. Tam burada altını çizerek belirtelim ki, Türkiye`nin içinde ve dışında büyük operasyonlar gerçekleştiren hükümetin psikolojik savaşı iyi okuması; beyaz, gri, siyah ve silahlı propaganda bir yana karşı propagandayı iyi kullanması gerektiğidir. Fakat kiminle mücadele edilirse edilsin hak, adalet, iz`an ve insaf ölçülerinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin de en az bunlar kadar önemli olduğunu bilmemiz lazımdır. Yoksa dağlardakini bombalıyorken, şehirdeki bağlantıları için tüm imkânları seferber etmek, ekranlardan da onları meşrulaştırıcı propagandaya alet olmak gibi bir komiklikle karşılaşmak kaçınılmazdır; diyerek parantezi kapatıyorum.
Konumuza dönerken Çinli General Sun-Tzu ‘nun 2500 yıl önce yazdığı eserinde Psikolojik savaşla ilgili önerilerini(Ersan İnan, 1997) müminlere karşı yürütülen psikolojik savaşla örtüştürerek verelim.
-Düşman ülkenin değerlerini değersizleştirin ve geleneklerini gülünç hale getirin. Batı ve yerli işbirlikçileri yıllardır İslamafobi diye bunu yapıyorlar. Kur`an`ı yakıyorlar, Peygamberimize hakaret ediyorlar. Çarşafı, peçeyi, örtüyü kölelik olarak göstermeye çalışıyorlar.
-Düşman ülkenin devlet başkanlarının başarılarını küçük göstererek, gözden düşürünüz. Müslüman liderlerin terörist olarak gösterilmesi, en basit örneğiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan hedef alınarak ilk fırsatta başvurulan “katil Erdoğan” sloganı da bunu gösteriyor.
-Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden yararlanınız. Bu öneri çerçevesinde batı ve Abd`nin bizim bağrımızda sadık hizmetçilerinin olduğunu, maşa ve uşaklarının “Bijî Obama” sloganları hala kulaklarımızda.
-Düşman halkın kendi aralarındaki uyuşmazlık ve kavgalarını yayın. İslam coğrafyasının bu gün kan revan olması, halkı Müslüman her beldenin içerde ve dışarda bir sürü fitneyle boğuşması, mezhepçilik, ırkçılık, tekfircilik, akılcılık, mealcilik gibi illetlerle başının dertten kurtulmaması bunun göstergesidir.
Psikolojik savaşla ilgili son olarak İslam tarihinden birkaç örnek vermek gerekirse; Hz. Peygamberin müminlerin zayıf olduğu ilk dönemlerde Rum sınırlarında küçük birliklerle silahlı propagandaya başvurması, düşmanlarla karşılaştıklarında “öldüren öldüren, ahad ahad ve Allahu ekber gibi” can alıcı sloganlara başvurmaları, ittifaklar kurmaları, Uhud savaşı sonrası müşrikleri takip etmeleri, Hendek savaşında düşmanların ittifak ve birliklerini bozacak beyaz ve gri propaganda yöntemlerini kullanmaları, Mekke`nin fethine giderken gri propagandaya başvurarak, yüksek noktalarda ateşler yakarak İslam ordusunu daha kalabalık göstermeye çalışmalarını örnek verebiliriz.
Yani anlaşılacağı üzere, psikolojik savaşı bilerek, onun yöntem ve tekniklerini dikkate alarak küfürle daha bilinçli mücadele ederken kimin dümenine su taşıdığımızın da farkında olacağız. Rabbimin, mü`minlere peygamberleri gibi küfre karşı her tür savaşı verme basireti ihsan etmesi, kurban bayramının da ahiretimizin bayram olmasına vesile olması temennisiyle bayramınız mübarek olsun, vesselam.