Birbirimize ihtiyacımız var ve ihtiyaç duyduğumuz hususiyetlerden biri birbirimize sekinet, sükûnet limanı olmamızdır, dedik. Ailesine ve mü’minlere sekinet limanı olmada da en güzel misalin Salallahu aleyhi vesellem’in olduğunu özellikle belirttik.
Salallahu aleyhi vesellem’in ailesinde; kızlarının ve eşlerinin sığındığı, dalgalarının durulduğu, kalplerinin teskin, ayaklarının istikamet üzere sabit olduğuna dair siyer kaynakları farklı farklı tabloları bize aktarır. İmam Buhari ve Müslim’in bize aktardığı bu tablolardan biri de Hazreti Fatıma ile ilgili olanıdır
Rivayet bize Hazreti Ali’nin ağzından aktarılıyor.
Hazreti Ali diyor ki: "Evimizde hizmetçimiz yoktu. Bütün işlerini bizzat Fatıma kendisi görüyordu. Zaten bütünü bir tek odadan ibaret olan bir hücrecikte kalıyorduk. O küçük odada, Fatıma ocağı yakar ve yemek pişirmeye çalışırdı. Çok kere, ateşi alevlendirmek için eğilip üflerken, ateşten çıkan kıvılcımlar benek benek elbisesini yakardı. Onun için elbisesi delik deşik olmuştu. Yaptığı sadece bu değildi. Ekmek yapmak, evin ihtiyacı olan suyu taşımak da onun yüklendiği işlerdendi. Ayrıca değirmen taşını çevire çevire eli; su taşıya taşıya da sırtı nasır bağlamıştı. Bu arada bir savaş dönüşü Medine'ye esirler getirilmişti. Salallahu aleyhi vesellem bu esirleri, müracaat eden Medine halkına dağıtıyordu. Ben de Fatıma'ya, babasına gidip ev işlerinde kendisine yardımcı olabilecek hizmetçi istemesini söyledim. O da babasına gitti; fakat evde yoktu. Hazreti Âişe: "Geldiğinde ben haber veririm" dedi. O da geri döndü.
Yatağa uzanmıştık ki, az sonra Salallahu aleyhi vesellem birden bire çıkageldi. Yataktan doğrulmak istedikse de O buna mâni oldu ve aramıza oturdu. Öyle ki sadrıma temas eden ayağındaki serinliği göğsümde hissediyordum. Arzumuzu sordu. Fatıma da durumu aynen nakletti.
Salallahu aleyhi vesellem birden uhrevileşti ve şöyle dedi: "Yâ Fatıma, Allah'tan kork ve Allah'a karşı vazifende kusur etme! Allah'ın omuzuna yüklediği farzları hakkıyla yerine getir. Kocana da daima sadık ve itaatkâr ol! Onun hakkını da gözet. Sana ayrı bir şey daha söyleyeyim. Yatağına girmek istediğin zaman, otuz üç defa "Sübhanallah", otuz üç defa "Elhamdülillah", otuz üç defa da "Allahü Ekber" de. İşte bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır."
Salallahu aleyhi vesellem, değirmen taşı çevirmekten eli, su taşımaktan sırtı nasır tutmuş; Fatıma’sının maddi talebine karşı adeta manevi tılsımlarla onu teskin etmiş ve dünya hayatının asıl gaye ve maksadının dünya rahatlığı olmadığı yerine getirilmesi gereken vazifelerin yerin olduğuna işaret etmişti. Salallahu aleyhi vesellem, bir yandan da biz ümmetine dünyalık talebinde bulunana bile dünyalık sunmadan nasıl sekinet limanı olduğunun dersini vermişti.
Bu arada her ne kadar mevzumuz olmazsa da böyle bir tablo mevzubahis iken ona ders ve ibret gözüyle bakmaz isek kaybederiz. Tabi ki bu tabloya ders ve ibret nazarıyla bakan her kimse hissesine düşeni alır. Fakat ezcümle birkaç kelam etmek gerekirse gerek evin çobanı pozisyonundaki aile reislerinin, ev hanımlarının ve makam ile mevki sahiplerinin bu husus üzerinde derinlemesine düşünmeleri ve ona ders ve ibret nazarıyla bakmaları ehemmiyet arz eder. Sahi ya, Peygamberin biricik kızı Fatıma’nın eli nasır tutuncaya kadar değirmen taşını çevirmesi, sırtı nasır tutuncaya kadar su taşıması hakkında elinin sıcak sudan soğuk suya girmesini istemeyen; her istek, talep ve ihtiyaçlarının iki edilmesine tahammül etmeyen bu günkü hanımlar ne düşünüyor? …
Yine Salallahu aleyhi vesellem Medine halkından isteyene birer ikişer hizmetçi verirken talep kızından ve damadından gelince onlara hizmetçi vermeyip onlara iyilik ve sabır tavsiyesinde bulunmuşken bu gün mevki ve makamları akrabalarına peşkeş çekenler bu işin neresinde duruyor? …
Rabbimizin, bizleri istikamet üzere yol aydınlığı olanlardan, vasat çizgide sekinet limanı olanlardan kılması temennisiyle, vesselam.