Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem’in vefatının şaşkınlığını atlatan ashab-ı kiram yaptıkları istişarenin neticesinde kendi aralarından Hazreti Ebûbekir’i, Salallahu aleyhi vesellem’in halifesi olarak seçtiler. O Hazreti Ebu Bekir ki İslam davasının ilk safhasından o güne kadar tüm zorlu, sıkıntılı, çetin şartlar da dahil hiçbir zaman Salallahu aleyhi vesellem’in yanı başından ayrılmamıştı.
Bu sefer Salallahu aleyhi vesellem olmadan tüm sorumluluk omuzuna binmişti. Doğrusu Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem zaman zaman gerek onu gerekse diğer ashabı bu günlere “Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer’e tâbî olunuz!” (Tirmizî, Menâkıb, 16/3662) ifadeleriyle hazırlamıştı.
Yine Salallahu aleyhi vesellem ile sorununu danışan hanım sahabe arasında geçen şu diyaloğda da ta o zamandan vefatından sonraki ilk döneme dair bir işaret olarak kabul edilebilir.
Hanım sahabelerden biri, Peygamber Efendimiz’e gelip bir meselesini arz etmişti. Salallahu aleyhi vesellem de ona bâzı tavsiyelerde bulunmuş, bunları yaptıktan sonra tekrar kendisine gelmesini söylemişti. Hanım sahabe:
“–Ey Allâh’ın Resûlü, geldiğimde Siz’i bulamazsam ne yapayım?” diye sordu. Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem de:
“–Beni bulamazsan Ebû Bekir’e git!” buyurdular. (Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 5; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 10; Tirmizî, Menâkıb, 16/3676)
Yine Salallahu aleyhi vesellem’in hastalığının ağırlaştığı son günlerinde Hazreti Ayşe vâlidemize, şiddetli ağrılarından bahsettikten sonra vefatından sonraki dönemi dert edinmesi, endişe, hassasiyet, duygu ve nihayetinde teskiniyetini “Ebu Bekir’e ve oğluna haber gönderip halîfeliği Ebu Bekir’e vasiyet etmeyi düşündüm. Böylece bazılarının halifelik hakkındaki dedikodularını ve bu hususta arzusu olanların temennîlerini kesmek istedim. Fakat sonra; «Allah Teâlâ, halîfeliği hak etmeyen birine vermez; mü’minler de halîfeliğe lâyık olmayan birini ondan uzak tutarlar. Veya Allah Teâlâ, lâyık olmayan kişiyi hilâfetten uzaklaştırır, mü’minler de hak etmeyen kişiyi o makâma seçmezler.» diye düşünüp bundan vazgeçtim.” (Buhârî, Merdâ 16, Ahkâm 51; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe 11) sözleriyle paylaşması da ashab-ı kiramın Hazret-i Ebu Bekir’in halife seçme kararlarındaki isabetin göstergelerindendir. Rabbim cümlesinden razı olsun.
Hissemize Düşen
Burada ehemmiyeti büyük bir meselede de bile Salallahu aleyhi vessellem’in kesin ve kat’i olarak yerine halifeyi belirleyip ilan etmemesi Ashab-ı Kirama duyduğu güven ve saygıya işaret eder. Mü’minlerin, vakıf, camia ve cemaatlerde birbirine omuz vermiş dava fertlerinin de birbirlerine güven duymasını ve hürmet ve ihtiramda bulunmasını elzem kılar. Bir diğeri öne çıkan en temel ders yine istişaredir. Ashab-ı kiramın ilk halifeyi istişare ile seçerken Salallahu aleyhi vesellem’in vefatından önce işaret ettiği şekilde gerçekleşmiş olması istişaredeki hayra delildir. Öyleyse mü’minlerin küçük ve büyük tüm işlerinde istişareye, danışmaya, şuraya başvurmak ahlak edinmeleri gereken ehemmiyetli hususların başında gelir, diyebiliriz. Vesselam.