Ekim ayı hem hasat vakti hem de bazı tohumların, toprağın haşin bağrına ekilen bir mevsimdir.
Bazı yüzler hasadın gelişiyle, sürura kavuşurken,
Bazı yürekler umutla ekilen tohumların büyümesini bekliyor, bazılarının da yüreğinin derinliklerine hüzünler çöküyor.
Yani anlayacağınız, Ekim hem umudun müjdesi hem de firakın acısıyla yüreklerden dökülen kurumuş yaprakları sağa sola savuran hazan ve hüzün vaktidir.
Bazen Gazze’nin sokaklarında gelmişti hazan vakti, bazen Diyarbakır sokaklarında...
Ama hepsinin adı Ekim’di...
Acı, gözyaşı, firak, zulüm ve barbarlıktı diğer bir adı Ekim’in...
Merhamet, şefkat, kurban ve Şehadetle vuslata ermekti diğer adı...
Ekim’in mevsimi hiç değişmese de herkesin ayrı bir rolü vardı Ekim’de... Bir taraftan küçücük bebeklerin ölümüne sessiz kalan dünya Müslümanları, diğer tarafta Ümmetin kutsalları uğruna mücadele veren bir avuç fedakar Müslüman. Kimisi salih amelleri ile Cennete tohum serperek Ukba’ya gözünü dikmiş, bunun için mücadele verirken, kimisi Cehennem için ateş biriktirme peşinde...
Evet, Ekim mesaj dolu mübarek bir aydır. Bize mücadeleyi, azmi, gayreti, fedakarlığı ve şehadeti öğreten güzel bir öğretmen.
Zira tam bir yıl önce bu ayda başlamıştı Aksa Tufanı...
Tufan koptu küfrün başına, izzetli direnişin adıdır Aksa tufanı...
Hedef büyük, düşman güçlüydü. Sıradan bir şekilde düşmanı yenmek kolay değildi. Tufan olup, düşmanı boğmak vardı; iman, mücadele ve şehadet tufanında...
Pes etmedi yiğitler, dünyaya kafa tutan siyonistlere adeta kan kusturdular. Kaybımız büyük olsa da ayıbımız büyük değil, zira tam 76 yıldır, işgal edilmiş topraklarımızı siyonistlerin elinden kurtarmak en meşru hakkımızdır, dediler.
Ve mücadeleye devam ettiler. Bu mücadele küfrün gerçek yüzünü ve zayıf gücünü ortaya çıkardığı gibi, mücadele ruhu tükenmiş tüm Müslümanlara yeni bir format vesilesi oldu. Kısmen de olsa, uyuyan Ümmetin yeniden dirilişine vesile oldu. Gayri Müslimlere bir rehber bir hidayet kapısı oldu Gazze...
Diğer taraftan Ekim deyince tam 10 yıl önce kurban eti dağıtırken hunharca şehit olan Yasin Börü ve kıymetli arkadaşları gelir hatırımıza hazince...
Tıpkı Gazze’deki vahşi Siyonistler gibi şu barbar siyonların yerli piyonları, henüz gençliğinin baharında olan bu güzel gençleri parçalayarak, balkondan atarak sonra da ateşle yakıp, arabayla üzerlerinden geçerek vahşice şehit ettiler.
Tarih her daim bu vahşeti sergileyenleri lanetle anacaktır.
Hakeza, tarihin altın sayfalarına adlarını nakşeden bu güzel fedakar Yasin’leri, her dem rahmet ve minnetle yad edecektir.
Bu vesileyle, başta Aksa Tufanında ve Filistin davası uğruna şehadet şerbetini içen tüm kardeşlerimize, hassaten Şehid İsmail Heniyye’ye ve Şehid Hasan Nasrallah’a, Allah’tan Rahmet ailesi ve tüm Ümmete başsağlığı dilerim.
Rabbim bu azizlerin mübarek kanını Ümmet’in uyanış, birlik, beraberlik ve kardeşliğine vesile kılsın inşallah!