Yeniden Refah Partisi, Çumra belediye kapısına “Rüşvet alan da veren de mel’undur”
Hadisi şerifini asmışlar. Rabbim sadece kapılara değil, gönüllere nakş edip, uygulamayı nasip eylesin inşallah..
Sn. Zekeriyya Yapıcıoğlu biz kazandığımız tüm belediye Kapılarına “Rüşvet alan da veren de melundur” hadisini asacak, yolsuzluk ve haksızlığa asla müsaade etmeyeceğiz. Diyerek kurulduğu günden beri, her zaman Türkiye ve dünya siyasetine nefes olabilecek güzel fikir ve projelere imza atmıştır.
Doğrusu hummalı bir çalışmanın ardından, seçim sonuçları bizi mahzun etse de biz kaybetmediğimize inanıyoruz.
Zira en başta, Türkiye ve dünyaya kirli bir dil kullanmadan, nasıl bir siyaset yapılır’ın en güzel ahlak dersini verdik.
İnsan merkezli adil bir düzen ile dini, dili, ırkı ne olursa olsun adalet çizgisinden şaşmadan, yürümek büyük bir başarıdır.
En büyük başarı adilane bir şekilde istikamet üzere kalabilmektir.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz olmaya itmesin. Adaletli olun; bu takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide S. 8.)
HÜDA PAR’ın her bir ferdi bu ayeti kendine şiar edinmiştir.
Bunun en son örneği, Van Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’a yapılan hukuksuz girişime olması gereken tepkiyi gösteren Batman Millet Vekilimiz Sn. Serkan Ramanlı’nın bu adil yaklaşımını, acımasızca “terör seviciliği” ile suçlayan, sözde hoca müsveddesi, yaptığı bu ağır ithamın ne kadar adaletsizce bir değerlendirme olduğunu bildiği halde, içinde birikmiş hırsı yüzünden siyasetin ak ve pak yüzü olan HÜDA PAR’a çamur atmaya çalışıyor.
Ama biz kendini bilmez, nefis ve makamın esiri olmuş kişiler gibi, adaletsiz davranıp, o temiz ağızlarımızı, ğaliz ve nahoş laflarla kirletip, adalet çizgisinden şaşmayacağız.
Dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun, biz her daim, zulmün, karşısında, mazlumun yanında duracağız. Zira Mazlumun dini yoktur, mazlum mazlumdur. Bu böyle biline!
SEÇİM SONUÇLARI
Diğer tarafta Bugün gelinen noktaya baktığımızda, seçim sonucunda ciddi bir hezimet yaşayan AK Parti’nin bir kez daha bir özeleştiri yapması gerekir. Başta Gazze konusundaki tutumunu acilen değiştirmesi gerekir. Aksi halde, Gazze’deki mazlum çocukların ahı hepimizi yakar.
Yani yaşın yanında, kuru da yanar.
Bu ateş hepimizi yakar maazallah!
Peki, bu seçimin 22 yıldır iktidarda olan, AK Parti’nin hezimeti ile sonuçlanmasına sebep olan etkenler nelerdir?
Özellikle saha çalışmalarımız sırasında, halkın nabzını şöyle bir yokladığımızda, “Erdoğan Gazze için bir şey yapmadığı için bu sefer oy kullanmayacağım” diyen birçok kişiyle karşılaştık. Zira bu konuda halkın beklentisi çok yüksekti, fakat Sn. Cumhurbaşkanı halkı da bizleri de büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
Gazze’de anaların feryadı arş-ı alayı titretirken, çocuklar, bebekler paramparça şehit olurken, Türkiye’nin ve Sn. Cumhurbaşkanımızın bu konuda duyarsız kalması, gereken adımların atılmaması bizi derinden mahzun etti. Kalpler bu zulme dayanmıyor artık.
Gazze’de Sn. Cumhurbaşkanımıza umut bağlayan analar, ellerini açıp, “Sizi Allah’a havale ediyorum” diyerek dua dilekçesini sunmuşlardı Rablerine...
Birinci sebep, bu seçimin sonucu, Gazze’deki mazlum çocukların ve anaların ahı’dır.
İkinci sebebi ise, ülkedeki ekonomik krizlerin kördüğüm gibi çözülememesidir.
Üçüncü sebebi, sosyolojik olarak aile krizlerine sebep olan yanlışların düzeltilmemesi. Batı mihrakları tarafından bize dayatılan, aileyi yıkan “İstanbul Sözleşmesi” gibi, sapkın lanetlenmiş LGBT gibi ahlaksızlara verilen hak ve özgürlükler, her gün biraz daha bu toplumu bozmak için hazırlanmış ifsad projeleridir. Bu anlamda hiçbir tedbirin alınmaması, ayyuka çıkan bu sapkınlara seyirci kalmak, muhafazakar kesimi küstürdü.
Zira AK Parti’yi iktidara taşıyan muhafazakar kesimdi..
Dolayısıyla beklenti de umut da büyüktü...
Fakat gel gör ki, 22 yıl iktidarda olan AK Parti baş örtüsüne bir Anayasal güvence dahi getiremedi. Bu anlamda 28 Şubat mağdurları da küskünler arasında yerini alıp, artık biz oy kullanmıyoruz dediler.
Dördüncü sebep ise, hayatları boyunca emek vermiş, emeklilerin mağdur edilmesi. Böyle ekonomi krizinin yaşandığı bir dönemde, emeklilere insan onuruna yakışır şekilde hayatlarını idame ettirecekleri bir maaşın verilmesi gerekirken, emekliler küstürüldü ve AK Parti’nin en büyük kaybı da bu cepheden oldu.
Ülkenin, bu hale gelmesi bizi derinden üzdü, zira emaneti liyakat ve ehliyet sahibi insanların alması daha adil bir hizmet için muhakkak gereklidir. Tabii hepsini aynı kategoride değerlendirmek, adil bir değerlendirme olmaz. Fakat işi gücü put ve heykel dikerek, toplumu ifsad etmeye çalışan CHP ve yandaşlarının yönetimine geçen belediyeden ne hizmet beklenebilir ki..? Zira bunların işi hizmet değil, insanlığı hezimete uğratmaktır.
Rabbim bizleri ve Ümmet’i Muhammed’in evlatlarını Şeytanlaşmış insanların şerrinden muhafaza eylesin inşallah!
Vesselam ve dua...