Dr. Bekir Tank

Merhametimiz kimedir, şiddetimiz kime?

24.04.2022 07:00:00 / Dr. Bekir Tank

Bugün merhametimizi ve şiddetimizi kötüye kullanmanın cezasını çekiyoruz. Sadece kâfirler değildir, fıtratlarındaki bu özellikleri kötüye kullananlar, Müslümanların da maalesef ciddi bir kısmı bu özelliklerini kötüye kullanmaktadırlar. Ki yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz bütün olumsuzlukların nedeni budur. Bir de kendimizden kaynaklanan bu kötülüklerin ceremesini sadece biz insanlar çekmiyoruz. Yeryüzündeki bütün canlılar çekiyorlar. Bunun nedeni, sahip olduğumuz merhameti ve şiddeti büyük çoğunlukla bağlamından koparıp kötüye kullandığımızdandır.

Merhameti ve şiddeti yerli yerinde kullanmak, bütün insanların yaratıcıya karşı yerine getirmeleri gereken görevlerden olmakla birlikte, insanların çoğu bu görevlerini hep kötüye kullanmışlardır. Dün böyle idi ve bugün de böyledir. Bu görevlerini kötüye kullananların ezici çoğunluğu her zaman Allah’a isyan edenler olmakla birlikte, Müslümanlardan da bir kısmının bazen bireysel ve bazen de topluca bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri bir gerçektir. Fakat Allah’ın rızasına ve övgüsüne mazhar olan müminler o kimselerdir ki, merhametlerini ve şiddetlerini şu ayette de belirtildiği gibi yerli yerinde kullanırlar:

“O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert-çetin-şiddetli ve kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah’ın lütuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat’ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil’deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir.” (Fetih/29)

Bu ayetten de anlaşılıyor ki, müminlerin bu özelliği, diğer bir ifade ile bu yükümlülüğü, Âdem’den günümüze kadar hep olagelmiştir.

Merhamet kavramı sevgi, saygı, muhabbet, sahiplenmek, korumak beslemek ve yaşamanın bütün şartlarını oluşturmak anlamlarını da kapsar. Şiddet ise merhametin doğrultusunda veya karşısında başvurduğumuz bir eylemdir. Dolayısıyla merhametin emrinde ve hizmetinde olan şiddette iyilik, güzellik ve hayat varken, merhametin karşıtı olan ve merhamete isyan eden şiddette de ölüme kadar kötülüğün her türlüsü vardır.

Canlılar arasında merhametini en büyük iyiliğe, en yüce güzelliğe ve en güzel hayata kadar vardırabilen varlık insandır. Bunu da elindeki şiddeti merhametin emrine ve hizmetine vermek suretiyle sağlar. Şiddetini merhametten koparıp heva ve heveslerinin emrine verdiği andan itibaren ise, en ufağından en büyüğüne vahşetlerin, felaketlerin ve tahribatın her türlüsünü hem insanlara, hem canlılara ve hem de tabiata yaşatan da yine insandır. Allah’a isyan edenlerin merhametlerini ve şiddetlerini kötüye kullanmaları ve şahit olduğumuz gibi dünyayı kana bulamaları onların inkârlarına hamledilebilir. Ama Müslümanların da bu derekeye düşmelerinin bir mazereti yoktur! Bu anlamda Müslümanların çoğu inançlarıyla ters düşmektedirler. Çünkü Allahu Teâla biz Müslümanlardan birbirimize merhameti birbirimize ve şiddeti de küffara karşı kullanmamızı emrettiği halde, hâlihazırda tersini yapıyoruz. Mesela yarım asrı geride bırakanlarımız, gözlerimizi açtığımızdan beri küffarın dünyaya, dünyadakilere yaptığı kesintisiz zulümlere hem şahit oluyoruz ve hem de onları bizzat yaşıyoruz. Ve o onların zulümleri yetmiyormuş gibi, bir de Müslümanlar olarak birbirimize zulmediyoruz. Hatta diyebiliriz ki, bizim birbirimize karşı kullanageldiğimiz şiddet, en az küffarın bize karşı kullandığı şiddet kadardır.

Merhametin olmadığı yerde de adalet olmaz. Adalet olmayınca barış, güven ve refah da olmaz. Anlaşılan o ki, birbirimize olan merhametimiz birbirimize uygulayageldiğimiz şiddete galebe çalmadıkça bu zillet halimiz de sürecektir. Öyleyse bu mübarek günleri de vesile kılarak, Allah’a dua edelim ki, bizlere merhametimizi ve şiddetimizi yerli yerine kullanmayı nasip etsin.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar