Dr. Abdulkadir Turan

Hedef İslami hizmetlerdir

23.03.2012 13:20:00 / Dr. Abdulkadir Turan

Şeyh Ahmed-i Hani`nin “Ne zaman Acem ve Anadolu denizleri çalkalansa orada boğulan biz oluruz” anlamında bir beyti vardır.

Yazıldığı günlerden önce yaşananları, tecrübe enerjisine dönüştüren; bu enerjiyle çağından sonrasına ışık tutan bir beyittir bu.

İslam öncesi karanlık çağ bir yana, Osmanlı-İran ilişkilerinden bugüne, beyitte ifade edilen tarihi gerçek her sorunlu süreçte tekrarlanıyor.

Miladi 16. Yüzyılın başında, 1515 öncesi, Şah İsmail önderliğindeki Safevilerin yöreye gelişi yörede neredeyse zoraki bir mezhep değişikliğine yol açıyordu.

Miladi 17. Yüzyılda yörede Şeyh Said`in dedelerinden Şeyh Mahmud önderliğinde büyük bir İslami hareketlilik yaşandı. O sırada Bağdat, İranlılar tarafından ele geçirildi. Osmanlı Padişahı I. Murat, kendisiyle birlikte sefere katılmak istemeyen Şeyh Mahmud`u Bağdat Seferi dönüşünde, Türkiye-İran sınırlarının belirlendiği Kasr-ı Şirin Anlaşması sürecinde idam etti.

Miladi 19. Yüzyılın sonlarında nehri Sadatlarından Şeyh Ubeydullah önderliğinde yörede büyük bir güce dönüşen İslami birikim, Osmanlı-İran-İngiliz görüşmeleri neticesinde imha edildi.

Miladi 20. Yüzyılın sonlarında, İran İslam Devriminden sonra, yöredeki İslami hizmetler, İran`la yakınlık iddiasıyla ağır bir propaganda bombardımanına tabi tutuldu, zaman zaman müdahaleye uğradı.

Bugün yöre, Selahaddin-i Eyyubi ile savaşlarını, onun torunlarını İslam`dan uzaklaştırarak sürdüren Batılı güçlerin ağır modernizm saldırısı altındadır.

Amerika ve israil`in ön saflarda yer aldığı uluslararası güçler için, yöreyi İslam tarihinin dışına çıkarmaktan İslami akıştan koparmaktan daha büyük bir hedef, daha büyük bir zafer yoktur.

Yörenin İslami camiası için ise, ön cephesinde birbiriyle çatışan güçlerin ittifak ettikleri bu modernizm saldırısına karşı koymak, yöreyi üzerinde geliştiği İslami çizgi üzerinde tutmak, bu çizgiyi günün koşulları içinde bir ihya, bir şuur dalgasıyla geliştirmek, yöreye dayatılan zorbalıktan İslami bir kurtuluşla kurtulmak en büyük hedef, en büyük zaferdir.

Yöre insanının bölge sorunlarıyla ilgili tutumu, önemli olmakla birlikte, tek başına, bölgedeki uluslararası güç denklemlerini sarsacak kadar etkili değildir. Aksine bu yöndeki bir tutum, yöre insanını uluslararası güçlerin hedefi haline getirmekten başka bir iş görmez. Tarihi tecrübe, Bölgedeki hiçbir gelişmeyle ilgili tutumun, yörenin İslami geleceğini koruma gayretinin önüne geçememesi gerektiğini göstermektedir.

Yöre insanı, coğrafya olarak o bölgeye aittir, insan olarak o bölgededir, Müslüman olarak o bölgededir. Gerek coğrafik yakınlık, gerek insani duygular, gerek İslami sorumluluk, yöre insanının Bölgedeki gelişmelere ilgi duymasını kaçınılmaz kılmaktadır.

Bu ilgiye hayali anlamlar yüklemek, yörede ne zaman İslami bir hareketlilik görülse tarihi kuşkuları harekete geçirmek, onun akabinde tarihi baskıları tekrarlamak, hele hele bunu uluslararası güçlerden “Aferin!” almak için bir fırsat olarak kullanmak, en hafif ifadeyle vicdansızlıktır. İngiliz-Fransız-Rus baskısıyla yöreye yapılan hiçbir müdahale Osmanlı`yı daha güçlü bir devlet yapmadı. Bu müdahaleler için Mason mahzenlerinde, Paris saraylarında, Londra kulislerinde madalya arayanlar toplumlarına zarar vermiş olarak ağır depresyonlar içinde tarih müzesine atıldı.

Bir iki yıl önce kimi, “malum” internet sitelerinde yöredeki İslami hizmetleri “kendi gerçeği” dışında gösterip Amerika ve israil`e ispiyonlayan yazılar kaleme alındı. O yazıların tek amacı, yöredeki İslami hizmetleri bu güçlerden “Aferin!” almak için engellemekti. Bürokrasinin tarihi kuşkuları sadece buna alet edildi.

Bugün de öyle görünüyor ki, Batılıların Ortadoğu dedikleri merkezi İslam aleminde kazanların kaynatıldığı bir süreçte, yöre ve İran konusunda bürokrasiye sinmiş tarihi kuşku ve baskı alışkanlığı uluslararası güçleri memnun etme gayretine alet edilmek isteniyor.

Türkiye`den pek çok kişi İran`daki Şubat etkinliklerini izlemek üzere İran`a gidiyor. Ama Mehmed Göktaş Hocamız ve arkadaşları bu etkinlik izleme dönüşü gözaltına alınıyor. Bunun izahı, ancak Hocamızın yöre halkının İslami hizmetlerine katkısıyla yapılır. Belli ki bu büyük hizmet birilerini rahatsız ediyor. O yörede hizmet, yöreyi İslam`dan soyutlayarak kendi taraflarına geçirmek isteyen uluslararası güçlerin planını bozuyor ve birileri bu güçlere hizmet etmeyi borç biliyor.

Rabbimden Hocamıza ve arkadaşlarına sıhhat ve selamet diliyorum.

Şeytan ve dostlarının hilesi elbette zayıftır.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar