Aynur Sülün

Takdir açlığı

02.07.2011 10:37:24 / Aynur Sülün

İnsanoğlunda eşi tarafından beğenilmeği duygusu onu yıkan en önemli unsurlardan bir tanesidir. Kişi emek verdiği işin her zaman eşi tarafından takdir edilmesini arzu eder. Sürekli yaptığı işler irdelenen, bir türlü beğenilmeyen bireylerde mutsuzluk hormonları salgılanır, bireyi asık suratlı ve bunalımlı bir kişi haline getirir. Kişi imtihanlar karşısında cesaretini yitirip, sorunların içerisinde bocalar ve bir türlü üstesinden gelemez. Kendisini başarısız ilan ettiğinden başaramayacağı düşüncesiyle tedirgin adımlar atar ve başarısızlık her yanını kuşatıverir.

Fakat yaptığı işlerde takdir olan bireylerde mutluluk hormonları salgılanıp motive eder ve karşılaştığı sorunlar karşısında dimdik durmasını sağlar. İçindeki yeşeren ümit ve cesaretle başarılı adımlar atar. Allah`ın kendisine vermiş olduğu yeteneklerini geliştirebilir. Takdir edilme adeta şarj gibidir.

Şarjı azalan bir çocuğa ebeveynleri zamanında şarj yüklemezse çocukta sakarlık, cesaretsizlik ve ümitsizlik gibi duyguların hâkim olmasına neden olur. Çocuğu içine kapanık ve sinirli bir kişiliğe büründürebilir.

Ailenin öğretmeni olan kadınların da kocaları tarafından takdir edilmeye ihtiyaçları vardır. Emek vererek yaptıkları bir yemeğin veya tatlının dahi yorumunu kocalarından dinlerken ufacık bir takdir beklentisi içinde dinlerler. Eğer eleştiri alırlarsa hayal kırıklığına uğrayıp dünyaları yıkılır. Hâlbuki ufacık bir takdir kelimesinin iki dudak arasından çıkması o kadarda zor değilken birçok koca o iki kelimeye hanımı hasret bırakır. Böylece ruhu takdire aç kalan kadın mutsuzlaşıp yuvasını cehenneme çevirir. Erkek farkında olmadan devamlı irdelediği hanımını asık suratlı ve şerci bir kimliğe büründürür.

Hâlbuki hanımının eksiğini söyleyip eleştirmek yerine önce yaptığı şeyi övüp beğendiğini belirtmeli sonra da eksiği için “Çok güzel olmuş ama bir dahaki sefer şunu da eklersen veya şöyle yaparsan daha iyi olur” demelidir.

Hakarete uğrayan ve yaptığı işi beğenilmeyen kadın, kocası işe gitse bile o sabahtan akşama kadar sorunları kafasında bitirmez ve bir türlü sakinleşmez. Birçok olayları ve olumsuzlukları kafasında birleştirip senaryo yazmaya başlar. Ve şöyle düşünür “Ben bu adama ne yaparsam yapayım asla yaranamam. Hiçbir fedakârlığımı görmüyor. Her hareketimde bir bahane arıyor ve hiçbir yemeğimi beğenmiyor. Komşunun gönderdiği yemeği ganimet bulmuş gibi yerken benimkini eleştiriyor. Ancak aşağılanıyorum.

Dünyası başına yıkılan kadının tek ilacı aslında iki çift güzel sözdür. Ama erkek hanımını mahrum ederek akşam eve döndüğünde intikamcı bir kadınla karşılaşıyor. İşte al başına belayı. Bir bakıyoruz ki incir çekirdeğini doldurmayan şeylerden aile faciaları çıkıvermiş.

Yine erkeklerin de hanımlarının takdirlerine ihtiyaçları vardır. Onlar da beğenilmeyi ve takdir görmeyi isterler. Bir gün Mısır Çarşısı`nda çalışan bir ibrik ustasının devamlı asık suratı bir adamın dikkatini çekmiş ve asık suratının nedenini sorunca ibrik ustası “Herkes benim çok iyi bir usta olduğumu söylüyor. Yaptıklarım çok pahalıya satılıyor. Herkes benim Türkiye`de tek olduğumu söylüyor. Ama hanımım beni hiçbir zaman takdir etmedi. Bana “başka bir iş bulamadın mı ibrikçilik yapıyorsun” diyor.

İşte bu hanımı tarafından beğenilmeme duygusu adamın ruh halini etkileyip onu mutsuz bir insan haline getirmiş. Ruhu iki çift güzel söze hep aç kalmış. İşte birçok ailede karıkoca hem birbirlerini hem de çocuklarını takdir etmeyerek sevgi kredilerini bitirmekle ve kalp kırıklarıyla, kavga ve küslüklerle evliliklerini heder etmekte ve yuvalarını cehenneme çevirmektedirler.

Hâlbuki Rabbimiz Rum Suresi`nde “Onun varlığına işaret eden delillerden bir tanesi de size mutluluk ve huzur vererek eşler yaratmasıdır” buyurmaktadırlar.

Eşler huzur ve mutluluk yollarını kendilerine rehber edinmeli ve birbirlerini takdir ederek şarjlamalıdırlar.

Yuvanızı cennete çevirmeniz dileği ile.

Allaha emanet olunuz.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar