Emeklilere maaşlara ilaveten promosyon ödemesi 1 Mart'tan itibaren yapılacak. Ödemeler üç ay boyunca sürecek.
Maaşa ilave promosyon 300-450 lira arasında olacak. Maaşı 1000 liranın altında olan 2.3 milyon emekliye 300 lira, 1000-2000 lira arası olan 8.5 milyon emekliye 375 lira, 2000 lira üzerinde olan 791 bin emekliye 450 lira promosyon ödenecek. Emekliler en fazla promosyon veren bankayı tercih edecek. Bankalara gidip promosyon sözleşmesi imzalamayana promosyon verilmeyecek.
Kurum çalışanına vereceği maaşı yasal veya çalışanının eline daha fazla para geçebilmesi gibi çeşitli nedenlerle bankalar aracılığıyla vermektedir. Diyelim ki kurumun beş yüz çalışanı var. Bu kadar kişinin maaşı epey bir yekun tutacağı için bu toplu para bankalar için fon kaynağı manasına gelmektedir. Dolayısıyla kurumun bu maaşları kendi hesaplarına yatırmaları için bankalar arasında bir rekabet meydana gelmektedir. Bu rekabetin sonucu da bankalar çeşitli teklifler sunmaktadır. Yatırılan paraya karşılık bir fazlalık promosyon adıyla verilmektedir.
İşte bu promosyon banka ile kurum arasında bir anlaşma ve pazarlığa dayalı olduğu için faizdir. Burada bir şüphe yoktur. Öyleyse kurumlar anlaşma yaparken faizsiz banka tercih etme yoluna gitmelidir. Kurum çalışanları kurumu zorlamalıdır.
Çalışan yani maaşını alan kimse bu meselenin neresindedir?
Kurum maaşını bankaya yatırmak ve karşılığında daha fazla bir para almasını sağlamak için çalışanıyla pazarlık ve anlaşma yapmış mıdır? Yani kişi bizzat bu anlaşmaya taraf olmuş mudur?
Kişi bu anlaşmaya taraf olmasa da rıza göstermemeye hakkı var mıdır? Yani kişi isterse bu anlaşma dışında kalabilir mi? Diğerleri kendi rızalarıyla bankadan promosyonlu maaş çekebilirken kişinin kendi rızasıyla maaşını normal olarak almaya hakkı var mıdır?
Eğer kurum çalışanlarına böyle bir irade göstermelerine müsaade etmiyor ve ayrı davranmalarına imkân vermiyorsa, bu halde kişi bu anlaşmanın bir tarafı olmamaktadır. Dolayısıyla ortaya çıkan promosyon, (faiz) fazlalıkta kişinin bir müdahalesi bulunmamaktadır.
Yani kurum çalışanına sormadan, rızasını almadan hareket etmekte, yine kendi belirlediği, bölüştürdüğü bir fazlalığı çalışanın maaşına ek olarak vermektedir.
O halde kurum ile banka arasında bu fazlalık faiz iken, çalışan için faiz olmaz. Çünkü faiz bir akdin, anlaşmanın içinde yer alır. Kişi ile çalıştığı kurum arasında böyle bir anlaşma söz konusu değildir. Ancak kişi bunun bankada faizde işletilerek verildiğini net olarak bilmektedir. Faizde işletilerek kazanılan bu paranın bile bile kullanılması caiz değildir. Öyleyse bu para alınmalı ancak mutlaka sadaka olarak verilmelidir. Çünkü:
Faizcilik yaparak para kazanan bankalar, maaşlarınız onlara yatırıldığında, orada kaldığı sürece, sizin paralarınızla faizcilik yapar ve bundan para kazanırlar. Promosyon adıyla size verdikleri de bu faiz gelirinin küçük bir kısmıdır. Bu sebeple haram-helal kaygısı taşıyan Müslümanların maaşlarını, faizcilik yapmayan bankalara yatırmaları gerekir.
Bilindiği gibi İslam faizin azını ve çoğunu ve bu arada faizli işlem ve akitleri haram kılmıştır.
Maaşlar faiz sistemiyle çalışan bankalardan alındığı takdirde iki sakınca doğuyor:
1. Bankaya paranızla faizcilik yapma imkanı vermiş oluyorsunuz.
2. Bankanın bir müşterisi oluyorsunuz ve kredi kartı gibi işlemleri buradan yürütüyorsunuz.
Şayet veilen promosyonu bir hediye olarak kabul edersek, bu banka faizsiz bir banka olsaydı, bunda bir sakınca yoktu. Ancak maaşımızın yatacağı banka faiz bankası olduğundan, alenen bellidir ki bu para faizde işletilerek kazanılmaktadır. Bankanın helal yollardan alışveriş yaparak kazandığı bir kazancı var mıdır da ondan bu parayı veriyor. Elbbette ki hayır. Bu para faizden kazanılarak verilen küçük bir meblağdır. Size hediye olarak verilen faizden küçük bir parçadır.
Ben yoksulum, bu parayı alıp kendime kullanırım fikri ve açıklaması yanlıştır. Faiz zengine haram, fakire helal midir? Faizin haram olduğu sınıflarda bir ayırıma gidilemeyeceğinden "kişi yoksul, dilerse kendisine alabilir" açıklamasını kesinlikle doğru değildir.
En doğrusunu Allah bilir.