Yağmur yağmıyor. Yağmayınca da ziraatçıyı, hayvancılık yapanı bir endişe sarıyor. Zira ekinin bitmesi, yeşermesi ve büyümesi yağmurun yağmasına bağlıdır. Yağmur yağmazsa, ağaçlar yeşermez, çiçek vermez ve meyve vermez. Otlar yeşermez, hayvanlar susuz kalır, aç kalır.
Herkesin ekonomisi vardır. Çifçinin ekonomisi ekini, hayvancıların ekonomisi hayvanının doyması, süt vermesi ve semizleşmesidir. Yağmurun yağmaması ekonomilerinin çökmesi demektir. Bu yüzden yağmurun yağmaması uykusunu kaçırır. Onu endişeye boğar.
Esasında yağmurun yağmaması zincirleme herkesi etkiler. Dağdaki kuşları, haşereleri ve her türlü canlıyı etkiler. Bu yüzden yağmurun yağması önemlidir.
Su hayattır. Suyun olmadığı yerde hayatı sürdürmek imkânsızdır. Bu yüzden tarihten beri insanlar yerleşimlerini sulak yerlere, nehir ve göl kenarlarına kurmuşlardır. Bedeviler hayvanlarını sulak ve yeşil alanlara doğru sürmüşlerdir. Sulak ve yeşil alanlar onları gayri ihtiyari kendine çekmiştir.
Su, Allah'ın en büyük nimetlerindendir. Allah'ın nimetlerini saymaya kalkışsak bitiremeyiz. Bu nimetlerden en büyük bir tanesidir sudur. İnsan, su var oldukça kıymetini bilmez. Akıttıkça akıtır. Çoğu zaman boşa akıtır. Asıl önemlisi suyu kimin verdiğini hiç düşünmez.
İnsan, suyu, yağmuru kimin verdiğini düşünmediğinden, suyun sahibi, bazen kendisini unutan bu kuluna elindeki nimetleri eksiltmek suretiyle kendisini hatırlatır. Bu nimetin ve diğer bütün nimetlerin sahibi benim diye kendisini uyarır ve bu nimetin şükrünü ister.
Öyle ya, ondan başka yağmuru yağdırabilecek kim vardır. Bütün güç odakları, bir araya gelse Allah dilemedikçe tek bir damla su gökten düşebilir mi? Elbette ki düşmez. Üstelik bu yağmur denizlerden buharlaşıp bulutlar üzerinden yağdığı halde ve bütün denizler tuzlu olmasına rağmen tatlı yağıyor. Buharlaşma esnasında bütün tuzlar ve zararlı minarellerin tümü yerinde kalırken saf, temiz ve tatlı bir buhar göğe yükseliyor ve tertemiz tatlı bir su olarak üzerimize, bağ ve bahçemize yağıyor. Öyleya, bu su tuzlu olsaydı ne olurdu? Ne olacağını görmek için bir kaşık tuzu çayımıza karıştırıp içelim. Çiçeğimizi bir kaç kez tuzlu suyla sulayalım. Hayvanlarımıza tuzlu su verelim. Bakalım neticesi ne olacak?
" İçtiğiniz suya baktınız mı? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!" (Vakıa 68-70)
"De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?" (Mülk 30)
Öyleyse, Allah'ın en büyük nimetlerinden olan bu nimet için Allah'a şükretmek lazımdır. Yağmursuz geçen şu günlerde, tövbe, takva ve istiğfarı elden bırakmamak, duayı eksiltmemek lazım gelir ki göğün ve yerin rahmet kapıları üzerimize açılsın. Allah bizi hem dünyada hem de Ahirette rahmete boğsun.
"Eğer o ülkelerin halkları iman edip kötülüklerden sakınsalardı, göğün ve yerin bereket kapılarını yüzlerine açardık. Fakat yalanladılar, biz de onları işlediklerinin cezasına çarptırdık." ( Araf 96)
Hud (a.s.) kavmine: "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bolca yağmur göndersin ve sizin gücünüze güç katsın. Suçlular olarak yüz çevirmeyin." (Hud 52)
Nuh (a.s.) kavmine: “Bundan böyle” dedim. “Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. (Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın. Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin.” ( Nuh 10-12)
Hayırlı, bereketli ve bol yağmurlu bir yıl temennisiyle Allah'a emanet olun.