Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah`a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah`tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.” (Saff 10-13)
Acı ve elim azaptan kurtulmak istiyor muyuz?
Günahlarımızın bağışlanmasını istiyor muyuz?
Altından ırmaklar akan cennetlere girmek istiyor muyuz?
Adn Cennetlerinde güzel meskenlere yerleşmek istiyor muyuz?
Kurtuluşa ermek istiyor muyuz?
Allah`tan bir müjde olarak hoşumuza gidecek Allah`tan bir yardım ve fetih istiyor muyuz?
Bir mümin olarak elbette ki tüm bu sorulara evet diyeceksiniz. Madem öyle Allah`a ve Resulü`ne imanımızı sağlamlaştıracağız. Kendi imanlarımızı sağlamlaştırırken eşimizi, çoluk çocuğumuzu ve akrabalarımızı da unutmayacağız. Daima okuyacağız ve eğitim programları uygulayacağız. Mallarımız ve canlarımızla Allah yolunda cihad edeceğiz.
Allah yolunda yapacağımız her amel cihad kapsamına girer. Önemli olan bu konuda samimi olmaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus malla cihadın canla cihattan önce gelmesidir. Kur`an`da bir iki yer hariç cihattan bahsedilirken malla cihad canla cihattan önce zikredilmiştir. Malını Allah yolunda harcayamayanlar canla cihattan bahsedemez. Beş on lirasını Allah yolunda vermekten aciz olanlar canlarıyla cihattan bahsetmemelidir.
Gecesini gündüzünü birbirine katarak dünyalık elde etmek için mücadele edenlerin uğrunda savaştıkları şey dünyalıktır. Onlar dünyalık elde etmek için mücadele eder ve İslami bir programdan bahsedildiğinde “zamanımız yok ki” diye cevap verirler. Doğrudur. Allah`ın yolunda harcayacakları zamanları kalmamıştır. Çünkü onlar tüm zamanlarını dünyalığa adamışlardır. Bari kazandıklarından infak etseler. Ancak istemeye istemeye verdikleri üç beş kuruşu fazla görüp başa kakarlar. Allah bizi bu hallerden sakındırsın.
Şayet elim ve acı azaptan kurtulmak, günahlarımızın bağışlanmasını, altından ırmaklar akan cennetlere girmek, Adn cennetlerinde mesken sahibi olmak ve kurtuluşa ermek istiyorsak bunun yolu, sağlam bir imana sahip olmak, mal ve can ile Allah yolunda mücadele etmekten geçer. Bunun yolu birbirimizle dünyalık hususunda yarışa girmek değildir.
Dünyalık emeller biter mi! Bir emele ulaşmadan diğer emel onu takip eder. Kazancımız ne kadar çok olursa olsun, dünyayı elde etmeye yetmez. Bunun için tek çare kanaattir.
Dünyanın boş ve fani olduğundan dem vuran Nasrettin Hoca`nın ayağıyla hamur yoğurduğunu, ağzıyla ücretle Yasin okuduğunu, sırtındaki yayıkla ayran yaptığını ve elleriyle yün ördüğünü gören biri hocaya şaşırarak hoca bu ne hal diye sorar. Hoca “ne yapalım fani dünya işte” diye cevap verir.
Gerçekten bizim halimiz hocanınkinden farlı değildir. Tüm çoluk çocuğumuzla dünyalığın peşine vermişiz. Günün üçte ikisinden fazlası dünyalık ile uğraşmakla geçiyor ve bazen namaz kılmaya bile fırsat bulamıyoruz. Çocuklarımızın hali ise manevi açıdan perişan. Çocuklarımızın çoğu namaz bile kılmıyor. Kötü ahlaklar edinmişler. İddia ettiğimiz ve savunduğumuz çizgiden çok sapmışlar. Belki de kimisi savunduğumuz İslam davasının düşmanı olmuşlar. Ama biz bundan gafiliz. Çünkü uğrunda mücadele ettiğimiz dünyalık çocuklarımızın maneviyatıyla uğraşmamıza müsaade etmiyor.
Acaba neden bu kadar dünyalık peşinde koşuyoruz? Yoksa biz asıl kârlı ticaretin ve kurtuluşun dünyalıkta olduğuna mı inanmışız? Eğer böyle inanıyorsak gerçekten yanılıyoruz. Çünkü dünyalık elde etmek asıl kârlı ticaret değildir. Asıl kârlı ticaret Allah`ın rızasını ve cennetini kazandıracak ameller işlemektir. Öyleyse bizlerde asıl kârlı olan ticarete yönelelim.
Hayırlı ve kârlı bir ticaret temennisiyle Allah`a emanet olun