Bakara sûresi 243. âyeti kerimede Allah (c.c.): “Sayıları binler olduğu halde ölüm korkusundan yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi?” buyuruyor. Müfessirler, farklı görüşler ileri sürse de çoğunluğu bunların israiloğulları olduğunu belirtir. Sayıları on bin, otuz üç bin küsur ve bazı görüşlere göre kırk bini bulduğu halde kendilerine karşı yapılan bir saldırıya karşı yaşadıkları beldeleri terk edip kaçmışlar. Allah (c.c.) onlara: “Ölünüz dedi, sonra onları tekrar diriltti.”
Tüm tarih ve dönemlerde israiloğullarının yapı ve karakteri birdir. Onlar kendilerine karşı ciddi bir saldırı olduğunda, ölüm korkusundan yaşadıkları yerleri terk edip giderler. Kendilerince güvenli zannettikleri yerlere kaçıp sığınırlar. Şu anda israilde yaşananlar bundan farksız değildir. İsrail siyonistleri gerek Gazze tarafında, gerek Lübnan tarafında zorla gasp edip yerleştikleri yerlerde kendilerine yönelik ciddi bir saldırı hissettikten sonra zorla yerleştikleri o yerleri terk edip Tel Aviv gibi kendilerince daha güvenli zannettikleri yerlere sığındılar. Sayıları binleri bulduğu halde en ufak bir direniş göstermediler.
Kendilerince güvenli hissettikleri Tel Aviv gibi yerlere de artık füzeler, dronlar vb. saldırı araçları isabet ediyor. Şimdi nasıl olacak ve nereye kaçacaklar? Canlarını kurtarmak için nereye sığınacaklar. Tel Aviv de artık güvenli bir yer değil, demir kubbe de artık kimi saldırıları engelleyemiyor. Siyonistler demir kubbe ve omuzlarına taktıkları silahlara bir nebze güvense de Tel Aviv gibi yerleşim yerlerine -ki burası israilin en derin noktası ve kalbi sayılır- saldırılar arttığında siyonistlerin çok büyük çoğunluğu farklı ülkelere ve özellikle Avrupa’ya göç edeceklerdir. Zor ve zorbalıkla edindikleri o beldeleri terk edeceklerdir.
İsrailin siyonist sözde hükümetinin daha evvel hiç olmadığı kadar etrafındaki herkese saldırması bundandır. israil, Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve İran’a saldırıyor. Sadece HAMAS veya Lübnan Hizbullah’ı değil, Batı Şeria’da el-Fetih ve Lübnan’da Emel gibi hareket ve yapılara da saldırıyor. Bu saldırganlığın sebebi güçlü ve yenilmez olmasından değil, artık bir sona doğru yaklaşmasının, halkın can korkusundan zorla yerleştikleri yerleri terk etmesinin ve artık sığınacak yerlerinin olmadığını düşünmelerindendir. Bu çırpınışlar, ABD’nin de desteği ile biraz uzasa da nihai son olmaya engel olamayacaktır.
Siyonist yerleşimcilerin aksine Filistin ve Gazze halkına karadan, denizden ve havadan sürekli bir saldırı olduğu halde, binlercesi şehit edilmekte, yaralanmakta veya yakalanıp hapislere atıldığı halde, yemek, su, tıbbi malzeme, en asli ihtiyaç malzemeleri ve kafasını sokacağı bir barınaktan yoksun kaldıkları halde asli vatanlarını terk etmemekte, kaçmamakta ve direnmektedirler.
Onlar savaşlarının Allah için olduğunu, Allah’ın kendilerini görüp, işitip her hallerinden haberdar olduğuna hakkıyla inanmaktadırlar. Çünkü onlar Kur’an’ın âyetlerini anlayarak okuyup anlamakta ve üzerinde tedebbür etmektedirler.
Onlar öldürülmenin şehâdet, yaralanmanın Allah’ın yolunda gazilik, ev ve barkından olmanın hicret, can ve maldan her neyi zahiren kaybettilerse Allah’a verilen güzel bir borç olduğunu bilmektedirler. Daraltanın da genişletenin de Allah olduğunu, dönüşün ancak O’na olduğunu bilmektedirler. Bu sebeple mükâfatlarını Allah’tan beklemekte ve O’na sığınmaktadırlar.
Allah (c.c.) onları hallerine terk etmeyecek, yaptıklarının karşılığını fazlasıyla bu dünyada da Ahirette de verecektir inşallah. Allah sabredenlerle beraberdir.