Gazzeli bir anne, aç olan çocuklarının karnını doyurmak için, bin bir zorlukla elde ettiği undan pişirdiği iki ekmeği, çocuklarına taşırken, israil’in cani askerleri tarafından vuruldu. Kanı toprağın üzerine aktı. Bir Hâcer misali kendini İsmaillerine feda etti. Çocuklarının, bizlerin ve hatta zerre miktarınca kalbinde merhamet taşıyan tüm insanların yüreğini yaktı. Fakat Rabbi Rahman’ın cennetine gitti. Çünkü Allah Resûlü (salallâhu aleyhi ve sellem): “Cennet annelerin ayakları altındadır” (Nesâî, Cihad, 6) buyuruyor.
Anneleri öldürmek kalpleri kaskatı kesilmiş, hatta taştan da daha çok katılaşmış, Yahudi siyonistin işidir. Onların eskiden beri süre gelen geleneğidir. Çünkü “Nice taşlar vardır ki kalbinden nehirler fışkırır. Niceleri vardır ki yarıldığı zaman içinden su çıkar. Niceleri de vardır ki Allah korkusundan dağlardan aşağı yuvarlanır.” (Bakara, 74)
Elleri öpülmesi gereken, saygıyla hizmet görmesi gereken, kendilerine üf bile denilmemesi gereken anneleri öldürmek, Siyonist Yahudinin işidir. Nice anneleri, çocuklarının gözleri önünde katlettiler. Nice masum bebekler annelerinin cenazelerinin başında gözyaşları içinde beklediler. “Anne, anne, annemi istiyorum” diye feryat ettiler. Kimisi de annesinin cenazesinin başı ucunda sabırla bekledi. Tek bir gözyaşı dahi dökmediler. Gözyaşlarını içlerine döktüler. Onları, İsrail siyonistinden intikam alacakları güne sakladılar. İsrail siyonisti anneleri ile beraber bu bebeklerden nicelerini öldürse de onların ölümü için tuzaklar kursa da, niceleri bir Musa gibi büyüyecek ve Firavun’un sonunu getirdiği gibi siyonistin sonunu getirecek. Annelerinin intikamını alacaklar. Ama onlardan önce mücahitler onların intikamını alacak inşallah.
Zaten bundan dolayı siyonist, bu anneleri öldürmüyor mu?
Siyonist şunu çok iyi biliyor ki kendilerine karşı duran, “7 Ekim Aksa Tufanını” yaşatan mücahitleri yetiştiren bu annelerdir. Yaşasalar, yine mücahitler doğuracak ve mücahitler yetiştirecekler. Çünkü o anneler, Selahattinleri, İzzetin el-Kassamları, Şeyh Ahmet Yasinleri, Rantisileri, Yahya Ayyaşları, Salih Arurileri… yetiştiren annelerdir. Ve daha nicelerini de yetiştirecek olanlardır, inşallah.
Gazzeli anneler, iman ehli, zikir ehli fedakârlık ehlidirler. Çocukları daha karnındayken, beşikteyken, çocukken ve büyürken, kendilerine: “Hasbunallâh ve ni’mel vekil” sloganını öğretenlerdir.
Gazzeli anneler: “Allah’ım bizden razı olman için, şehit olarak evlatlar al, canlar al, kanlar al” diyenlerdir.
Gazzeli anneler: “Bir oğlum değil, yüz oğlum olsa, Allah yoluna feda olsun” diyenlerdir.
Siyonist Gazze’deki annenin kıymetini nereden bilsin ki?
Onlar, annelerine dahi saygısı olmayan, Allah’ın “Biz İsraioğullarından, Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anne babanıza iyilik yapacaksınız diye söz aldık…” (Bakara, 83) misakından yüz çevirenlerdir. Zaten onlar yüz çeviricidirler. Onlar haktan, merhametten, adaletten, hak ve hukuktan yüz çeviren, dünyanın en ahlaksız insanlarıdırlar.
Onlar ne annelerinin ne de Müslüman Gazzeli annelerin kıymetini bilemeyecek ve hatta onları acımasızca çocuklarının gözü önünde öldürecek kadar canileşen vahşilerdir.
Mevlam, Gazzeli anneleri ve bebekleri korusun ve muhafaza etsin. Yetiştirmiş oldukları mücahitleri de korusun ve muzaffer etsin inşallah.
Mevlam, israil siyonistini de kahru perişan etsin. Birliklerini ve dirliklerini bozsun. Onları kanlarını akıttıkları annelerin ve bebeklerin kanında boğsun, tuzaklarını kendilerine çevirsin ve onları birbirine düşürsün inşallah. Amin.