Öncelikle şu bilinmelidir ki savaşlar işgallerle, soykırımlarla ve askeri zaferlerle kazanılmaz. Bunun en somut örneği; dünyanın en güçlü orduları Afganistan’a girdi ve her yeri tarumar ettiler. Hatta dağlardaki her mağarayı bile bombaladılar. 20 yıl boyunca zorla hâkimiyet kurup orayı yönettiler. Peki, ne oldu? Taliban yenildi mi? Hayır. Afganistan ne oldu? Bugün orayı kim yönetiyor? Demek ki katliam, işgal ve zorbalıkla bir yer ele geçirilmez… İşte Siyonist israil’in anlayamadığı nokta da budur.
Siyonist israil orantısız güç kullanıp tüm Gazze’yi yıksa da kaybetmiştir ve HAMAS’a galip gelmesi imkânsızdır. Çünkü acılar insanı daha da kenetliyor. İsrail ise dünyadaki tüm cephelerde kaybediyor. İç ilişkiler, dış ilişkiler ve uluslararası toplumda ve tüm alanlarda kaybetmiştir. Her şeyden önce çocuk, kadın, yaşlı demeden binlerce katliam yaptığınızda tüm cepheleri kaybetmeye mahkûmsunuz. Siyonist israil’in kaybettiği cephelere bir göz atalım:
Uluslararası kamuoyu: Siyonist israil’in beklemediği uluslararası kamuoyunun tepkisi her geçen gün artıyor. Çünkü müthiş bir orantısızlık var ve tüm dünyadaki vicdan sahibi insanlar bundan rahatsız. Tüm uluslararası hukukta orantılı güç diye bir kavram vardır. Bu sadece hukukta değil vicdanlarda da böyledir. Dolayısıyla Siyonist israil’in en büyük suçu; orantısız güç kullanması ve hiçbir insani değeri tanımamasıdır. Hatta bombaladığı alanlara insani yardımın ulaşmamasını da engelliyor ve tüm dünya bunu izliyor. Hatta birçok israil müttefiki devlet, kendi aç kamuoyunun tepkileri nedeniyle israil’e verdikleri desteği gözden geçireceklerini açıkladılar.
İsrail iç kamuoyu: Netanyahu, büyük bir baskı altındadır. Her hafta çok şiddetli protestolar var. Esirlerle ilgili bir adım atmaması, halkın öfkesini had safhaya çıkarmış ve sokaklar barut fıçısı gibidir. Refah bölgesine yapılan saldırılarla esirlerin kurtulma şansı azalırken halk daha da öfkelenmiştir. Netanyahu’nun istifası sert bir dille talep ediliyor… Diğer taraftan devlet tarafından “ultra Ortodokslara” sağlanan imtiyaz halkı öfkelendiriyor. Vatandaşların çocuklarını askere gönderen devlet, ultra Ortodoksları askerden muaf tutuyor. Hem en aşırı şekilde Filistinlilerin ortadan kalkmasını isteyen ve kışkırtan bu kesimin askere çağrılmaması halkı daha da öfkelendirmiş ve yönetime hiçbir güvenleri kalmamıştır. Bu da her geçen gün israil iç kamuoyunu daha da parçalıyor.
Askeri açıdan: Savaşın başladığı ilk günden bugüne Siyonist israil ordusu iki hedef belirlemişti: HAMAS’ı yok etmek ve rehineleri kurtarmak. Peki, ne oldu? Şimdiye kadar tek bir esiri kurtardılar mı? Hayır. Peki, HAMAS’ı yok edebildiler mi? Bu da hayır ve bu olasılık imkânsızdır. Stratejistler ve savaş uzmanları HAMAS’ın ortadan kalkmasının imkânsız olduğunu belirtiyorlar. Zira bir varlığı yok etmek ayrı şey, bir ideolojiyi ya da fikri yok etmek başka bir şeydir. Hele ayrım yapmadan o şehirdeki insanları katlediyorsanız söz konusu yapıya çok daha güçlü bir halk desteğini sağlıyorsunuz. Bu saatten sonra HAMAS, çok daha fazla halkın desteğini arkasına almıştır. Yani bugün itibariyle yüreği yanan tüm Filistinliler doğal bir HAMAS askeridir.
Sonuç olarak; Siyonist israil her koldan kaybediyor. Hem uluslararası kamuoyu, hem iç kamuoyu hem de askeri olarak kaybetmiştir. Bu savaşın askeri sonucu ne olursa olsun Siyonist israil’in çoktan kaybettiği bir savaştır.