Dalgın dalgın oturduğu kumlara bir şeyler çiziyordu Gazzeli kız çocuk. Yanına yaklaşan gazeteci kendisine soruyordu. En çok arzuladığın şey nedir? diye. Küçük çocuk; eski günlere dönmek istiyorum, diyordu. Gazeteci yine soruyordu. Eski günlerde ne vardı? Küçük kız çocuk; annem ve babam vardı ve 15 gün önce bombardımanda şehit edildiler. Ben ve kız kardeşim dışında kimsemiz kalmadı. Ramazan ayı geliyor ve soframıza oturacak kimsemiz kalmadı. Artık yemek yapacak kimsemiz kalmadı ve artık bize bayramlık alacak babam da yok…
Bu küçük çocuğun vidosunu izleyeniniz vardır. Aslında bu kızın yaşadığı, Gazze’de yaşanılan acının denizdeki damlası gibiydi. Zira Gazze’de binlerce çocuk yetim kaldı ve şimdi açlıktan ölmeyle karşı karşıyadırlar. Evet, yarın kalkacağımız ilk sahur için market telaşı yaşayan bizler, hatta sahur ve iftar sofralarında israil malını tüketecek olan bazılarımız Ramazan ayının hangi ruhundan bahsedebiliriz? Birkaç saat fazla aç kaldığımız için sofralarımızdan kuş sütünü bile eksik etmediğimiz bu halimizle Gazze’deki Ramazan ayını nasıl anlayabiliriz? Resmi rakamlara göre Gazze şeridinde Ramazan ayı öncesinde açlık ve susuzluktan ölenlerin sayısı 20’ye ulaştı ve bu sayı gittikçe fazlalaşıyor.
Siyonist israil ise İslam âleminin başsızlığı ve iradesizliğiyle alay edercesine kendi uçaklarıyla Gazze semalarından “Ramazan broşürü” atarak “lezzetli iftar yapın” diyordu. Onları açlığa mahkûm eden ve her türlü gıda yardımının içeri girmesine izin vermeyen Siyonistler, tüm dünya Müslüman liderlere net bir mesaj veriyordu. Sizler beş para etmiyorsunuz. Kudüs’ü savunan bir avuç Gazzeli Müslümanı da gözleriniziniz önünde açlıkla öldüreceğiz. Ve sizin kutsal gördüğünüz Ramazan ayında da bu durumu değiştirmeyeceğiz…
Siyonistlerin bu küstahlıklarına karşılık HAMAS, tüm Müslüman liderlere adeta ders vererek, en ağır şartlarda bile israil’e boyun eğmeyeceklerini ve Ramazan ayında da onlara büyük kayıplar verdireceklerini duyuruyorlardı. Bunun yanında tüm Müslüman liderlere ve halklara da Ramazan ayında bir görev veriyorlardı. Bu görevin adı, “Ramazan tufanıydı”. Tüm Müslümanlar Ramazan ayında tüm boykot şekillerini aktif hale getirerek israil’in finans akışının durdurulmasını istiyorlar. Bunun yanında tüm İslam âleminde grev ve toplu gösteriler istiyorlar… Öyleyse hep beraber bu kardeşlerimizin yaptıklarına karşılık bir nebze de olsa sorumluluktan kurtulmak için tüm enstrümanlarımızla bunu gündemde tutalım ki Ramazan ayımız ve orucumuz bir anlam kazansın.
Sonuç olarak; Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde açlıktan kıvranan kardeşlerimizin hangi şartlarda Ramazan ayına girdiklerini bilelim ve bize düşen sorumlulukları yerine getirelim. Başta kendi ülkelerimizin yöneticilerini harekete geçirecek saha hareketliliğini gösterelim. Siyonist israil’i soykırımdan alıkoyacak ve ateşkesi sağlayacak devlet boykotunu tüm yöneticilerimize kabul ettirelim.