Cami ve çocuklarla ilgili dikkatinizi çeken anekdotlar olduğuna eminim. Çocuk yaşta camiye gidip hocanın şefkat tornasından geçip ömür boyu hocasını ve camiyi unutmayan şahsiyetleri dinlemişsinizdir. Aynı şekilde camiye gidip sert mizaçlı birine rastlayıp, ya da birileri tarafından azarlanan çocuğun bir daha camiye uğramadığını söyleyenlere de rastlamışsınızdır. Özellikle cami cemaatini oluşturduğu halde cami mahiyetini anlamayan kişiler tarafından azarlanan, hatta tokat atılan çocuklarımızın bu pozisyona düşmemesi için bugünlerde çok dikkatli olmalıyız.
Bu konuyu ele almamın nedeni okulların tatil olmasıyla birlikte camide Kur’an dersi alacak çocuklarımızın hevesleridir. Yine bu konuyu yazmamın nedeni; geçenlerde camide namaz kılarken şahit olduğum bir hadisedir. Hadiseye gelince: Namazı bitirdikten hemen sonra arkada koşuşturan çocuklara yaklaşan cami cemaatinden biri, çocuklara kızmakla birlikte camiyi derhal terk etmelerini istemesiydi. Çocuklardan biri üzgün bir şekilde cami cemaati içeresindeki babasına gelerek “Baba ben bu adamı Peygamber Efendimize şikâyet edeceğim” deyişi tüm cemaatin dikkatini çekmişti. Babası da üzgün bir şekilde çocuklara kızan adama dönerek, “Çocuklara neden kızıyorsun, senin yaşında mı camiye gelsinler” dedi. Kısa bir tartışmadan sonra çocuğun babası kendi çocuğunu alıp camiden çıktı. Bu hadise cami cemaatinin moralini bozmuştu. Cami imamı devreye girip çocukların camiye gelmesinin ne kadar önemli olduğunu, fıtratları gereği koşuşturmalarının gayet normal olduğunu ve Peygamber Efendimizin camilerde çocuklara ne kadar müsamaha gösterdiğini örneklerle anlattı.
Şunu net olarak ifade edelim, Peygamber Efendimizin çocukların cami davranışlarıyla ilgili hassasiyetini anlayan herkes çocukların fıkırdamalarına aldırmadan camide olmasını arzular. Zira hepimizin bildiği gibi Peygamber Efendimiz mescitte namaz kıldığı esnada torunları Hasan ve Hüseyin geliyor ve onun sırtına çıkıyor. Peygamber Efendimiz ayağa kalkarken çocuklar düşmesin diye onu bir eliyle omuzunda tutuyor, secdeye giderken de onu yere bırakıyor ve namazını o şekilde tamamlıyor. Aynı şekilde başka bir gün Peygamber Efendimiz minberden cemaate hitap ederken torunları camiye giriyor, koşa koşa sevgili dedelerine doğru ilerliyorlar. O esnada onları gören Kâinatın Serveri minberden iniyor, torunlarını kucaklıyor, tekrar minbere çıkıp cemaate o şekilde hitap etmeye devam ediyor.
Bunun için diyoruz ki bırakın çocuklar camilerde koşuştursunlar, hoplasın, zıplasın ve oyun oynasınlar. Belki bu ortamda gördükleri güzel bir davranış, okunan Kur’an-ı Kerim hafızalarında yer edinir ve ömürleri boyunca benliklerinde olumlu bir iz bırakır. Bakarsınız ki bu çocuklar büyümüş ve toplumun dinamiklerinde önemli bir yer edinmişler. Zira maneviyatı güçlü bir nesil, camilerden geçmelidir. Gelecek nesillerle ilgili meşhur bir söz olan, “Camide cemaatle namaz kılarken arka saflarda cıvıl cıvıl çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun” tespiti tam da konumuza ışık tutuyor.
Evet, çocukları camilerden ürkütmeyelim. Hele bu tatil günlerinde Kur’an dersi alacak çocukların cami sevgisiyle yoğrulması hayati öneme sahiptir. Başta onlara ders verecek değerli hocalarımız ve onları teşvik edecek ebeveynler bu işin başını çekmekteler. Sonra da camiye gelen cemaati bu konuda bilinçlendirmek cami imamlarımıza düşmektedir. Hatta bu konuda diyanet bir genelge yayınlamalıdır.
Abdullah KAVAN