Yarınki seçimin oranlamasını belirleyecek temel öğe, seçmenlerdeki motivasyondur. Bu motivasyonu sandıklara taşıyan ve sandıklara sahiplenen taraf seçim oranlamasını belirleyecektir. Millet İttifakı’nda “Kırılma” handikabı, Cumhur İttifakı’nda “Rehavet” handikabı yârinki seçimde etkili olacaktır. Bu konuda Cumhur İttifakı bileşenlerini bekleyen en büyük tehlikenin “Rehavet” olduğunu söyleyebilirim.
Aynı şekilde hem Cumhur İttifakı, hem de Millet İttifakı içerisindeki tüm partilerde aynı denklemde seçmenlerini motive etmeye çalışıyor. Bu konuda hangi taraf gevşeklik gösterirse sandıklara yansıyacağı kesindir. 14 Mayıs’taki ilk turdaki gibi Erdoğan’ın kazanma sonucu değişmese bile sayısal oranlamaya etki edeceği kesindir. Yüzdelik olarak da yârinki seçim önem arz ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi az bir farkla kazanırsa, muhalefet meşhur jargonu olan “hile yapıldı” söylemleriyle kalkıp oturacağız. Hatta CHP zihniyeti beş yıl boyunca içinde bir umut besleyerek hayaller kuracaktır. Fakat 14 Mayıs seçiminden daha fazla bir fark çıkarsa öz güvenlerini tamamıyla kaybedecekleri kesindir. Bu yönüyle meseleye baktığımızda, Erdoğan’ı destekleyen seçmenin çok daha motive olması ve rehaveti bir tarafa atması gerektiğidir.
Yârinki seçimin seçmen açısından katılım oranı da önemlidir. 14 Mayıs’taki seçime rekor düzeyde katılım vardı. Bu konuda hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı seçmenleri açısından katılım hayati önem taşımaktadır. Oranlamaya etki edecek en büyük etkenlerden bir tanesidir. İki taraf da bunun farkındadır ve kendi seçmenlerinin sandığa gitme konusunda çağrılar yapmaktadırlar. Kanaatimce bu seçimde de rekor bir katılım olacaktır. Bunu Avrupa’daki ikinci turla ilgili seçmenin katılımından biliyoruz. Hatta 14 Mayıs seçiminden daha fazla bir katılım oldu. Bu katılıma binaen, “Avrupa’daki sandığa giden fazla seçmenin kitlesi, hangi tarafın kitlesidir?” diye bir soru da sorulabilir. Ya da hangi tarafın çağrıları daha çok seçmenin üzerinde etki ettiği ve Avrupa’da kullanılan oylarının fazlalaşmasına vesile olduğu muammadır. Gerçi ilk turda Erdoğan’ın oyları çoğunluktaydı fakat bu var olan riski tamamıyla bertaraf etmiyor.
Aynı şekilde ilk turda sandığa gitmeyen sekiz milyonun üzerinde seçmen vardır. Her iki taraf da ikinci turda sandığa gitmeyen kendi seçmeninin sandığa gitmesi için çaba gösteriyor. Hangi tarafın seçmeni bu konuda gayrete gelirse ikinci turun oranlamasına büyük etki edecektir. Özellikle Cumhur İttifakı bileşenleri bu konuda kendi seçmenindeki “rehaveti” risk olarak görüyor.
Bununla birlikte her iki taraf da sandıklar konusunda özel açıklamalarda bulunuyorlar. Çünkü sandık güvenliği, seçimin en önemli ayaklarındandır. İki taraf da, “Kesin sonuçlar gelmeden görev yerlerinin terk edilmemesi” gerektiğini söylüyorlar. Bu konuda CHP, hile konusunda İstanbul ve Ankara seçimlerinde sabıkalıdır. Aynı tezgâhı özelde Güneydoğu bölgesi, genelde tüm yerlerde kurma peşinde olduğu gelen bilgiler arasında. Bu konuda Cumhur İttifakı bileşenleri iyi bir sınav vermelidirler. Bu konuda da sandık görevlileri ve müşahitlerinin motivasyonu üst seviyede olmalıdır. Kısacası, taraflarca hem seçmeni sandıklara taşıma, hem de sandıkları sahiplenme motivasyonu yârinki seçim sonuçlarının oranlamasını belirleyecek en büyük etkenlerden olacaktır.
Abdullah KAVAN