İttifakların çok yoğun konuşulduğu bugünlerde kutuplaştırıcı dil ve nefret söylemlerin tüm topluma zarar verdiğini bilmeliyiz. Toplumu “dil” ve “etnik köken” üzerinden germek ve bunlar üzerinden fay hatlarını oluşturmak ise siyasi ferasetin körelme halidir. Türkiye siyasetinde ittifaklar üzerinden birbirini alt etmek için kullanılan dil ciddi manada toplumu geriyor. Bu konuyla ilgili son dönemlerde CHP sözcüsü Özgür Özel’in ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın HÜDA PAR üzerinden Kürtlere ve Kürt diline saldırması bu konunun özetidir. Özellikle HÜDA PAR Parti Programında “Kürtçe ikinci resmi dil olsun” vurgusunu kabul etmemekle birlikte bunu söyleyen kişilerle görüşmeyi dahi kabahat gören bir anlayışla basın açıklaması yaptılar. Bunlar siyaset adına toplumun dinamiklerinden kopuk yaşayan ve mimsiz medeniyetin yılmaz bekçileridirler. Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu köhnemiş zihniyeti birbirine devretmişlerdir.
Şu bir gerçek ki toplumun değerlerini bilmeyenler ve toplumsal gerçeklerden kopuk yaşayanlar toplumu selamet limanına çıkarmaları imkânsızdır. Yıllardır siyasi saiklerle kullandıkları dil Türkiye halkını kutuplaştırmış ve herkes kendi cephesinden kamplaşmıştır. Buda toplumları parçalamakta ve içerden zayıf hale getirmektedir. Aşırı derecede kutuplaşma bir ülkenin başına gelebilecek en büyük musibettir. Zira böyle bir durum içerde uzlaşma yerine öfke, yakınlaşma yerine nefret üretir. Bu da aklıselimi devre dışı bırakır ve kontrol kaybolur. Bu havaya kapılan ve istikameti kaybeden siyasilerde beslendiği duyguların etkisiyle etrafa nefret saçar.
İşte böyle bir durumda misyonu sağlam siyasetçilere ihtiyaç vardır. Kendilerinden emin olan, memleketin hasret kaldığı kuşatıcı dili ve sükûneti sağlayan birilerine ihtiyaç vardır. Memleketin sorunlarına sükûnetle yaklaşabilecek ve derin nefes alarak anlamlandırabilecek birilerinin sesine ihtiyaç vardır. Halkı etnik köken ve inanç üzerinden kamplaştıran kişilerden kurtaracak ve halka soğukkanlılıkla çözüm üretecek bir siyasi harekete ihtiyaç vardır. Toplumu birleştirecek öz değerlerimiz olan Kur’an ve Sünnetten beslenen bir kadroya ihtiyaç vardır.
Tam bu noktada insan merkezli bir partiden bahsediyorum. Bugünlerde sol cenahtan yoğun bir şekilde sözlü saldırıya maruz kalan HÜDA PAR’dan söz ediyorum. Özellikle iktidarla ittifak söylemleri onları hedef tahtasına koymuş bile. Oysa insan merkezli HÜDA PAR’ın siyaseti sadece iktidara değil, muhalefete de farklı ve kuşatıcı bir bakış kazandıracağını söyleyebiliriz. Memleketin meselelerine sükûnetle, aklıselimle yaklaşan ve uzun soluklu perspektifle çözüm üreten HÜDA PAR’ın mana dünyasını anlamak tüm siyasilerin ve toplumun faydasına olacaktır. HÜDA PAR’ın kuruluş yılı 2012 yılından beri Parti Programlarında beyan ettikleri “kuşatıcı dilin” memleketimize bir soluk nefes olacaktır. Nefes almakta zorlanan siyasetin HÜDA PAR’ın soluğuna ihtiyacı vardır. Bu nefes için hep beraber HÜDA PAR’ı Meclise taşımamız gerekir.