Her geçen gün siyaset sahnesi ısınıyor. Bu sahnede en çok konuşulan noktalardan bir tanesi altılı masanın aday çıkarmamasıdır. Her toplandıklarında “bu sefer aday çıkacak algısı” tamamıyla yıpranmış durumda. Evet, aday çıkacak, ancak tek adaymı, çift aday mı,yoksa daha fazlası mı henüz net değil. Fakat adaylarla birlikte altılı masanın çıkmazlarını şöyle sıralayabiliriz:
-Birincisi: Altılı masanın etrafında toplanan parti liderlerinin bir açık kartı birde saklı kartları var. Açık kartlarını masa etrafında konuşurken kapalı kartlarını masadan kalktıktan sonra konuşuyorlar. Buda birbirlerine olan güvenlerini tümden sarsıyor.
-İkincisi;CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayatması ve bunda ısrar etmesi başka bir çıkmaz olarak ortada duruyor. CHP altılı masada en büyük pastanın kendisi olduğunu ve bu nedenle de Kılıçdaroğlu’nun aday olması gerektiğini dayatıyor. Buda başta İYİ Parti olmak üzere diğer liderlerin gizli kartına uymuyor.
-Üçüncüsü: Toplanıp, toplanıp ortak bir karara varmıyorlar. Vatandaşta bunları izliyor. Ve bu görüntüye takılıyorlar. “Bir aday konusunda ortak bir nokta bulmayanlar ülke yönetiminde nasıl istikrar sağlayabilirler” düşüncesine kapılıyorlar... Yani masa etrafında toplanalardahi kendilerine ne kadar zarar verdiklerinin farkında değiller.
-Dördüncüsü: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gitmesi haricinde hiçbir şeyde ittifak etmemeleridir. “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığıyla bir araya gelen altılı masanın her sandalyesinden farklı sesler çıkmaktadır. Buda halkta ciddi bir güvensizlik oluşturuyor.
Bütün bu olumsuz yönlerle birlikte altılı masanın etrafındaki her biri konuştukça kendilerini dahada batırdıklarını söyleyebiliriz. Örneğin; yeniden Parlamenter Sisteme geçeceklerini söylüyorlar. Fakat bununla birlikte “Cumhurbaşkanını halk seçmeye devam edecek” diyorlar. Peki, böyle bir durumda halkın iradesi nerde kalacaktır. Örneğin yüzde 70 destek alan bir Cumhurbaşkanınyetkileri neden sembolik olsun. Bu durum halk tarafından kabul edilemez.
Ya da altılı masanın iddia ettiği gibi, getirecekleri sistemde Cumhurbaşkanının konumu sembolik olacaksa neden bu durumda adaylar Cumhurbaşkanıolma konusunda bu kadar ısrarcıdırlar. Belki bu konuda Meral Akşener’in “ ben Cumhurbaşkanı olmayacağım, Başbakan olacağım” şeklindeki izahatı anlaşılabilir. Yoksa diğerlerinin Cumhurbaşkanı adayı olma arzuları “parlamenter sistemegeçeceğiz” gerçekliğini yansıtmıyor. Yani şöyle düşünün; altılı masa etrafındaki biri seçimi kazanıp Cumhurbaşkanı olduktan sora kendi yetkilerinden feragat edeceğine inanır mısınız?
Sonuç olarak; Altılı masa etrafında olup bitenlere bakıldığında, halka güven verecek bir yanları gözükmüyor. AK Parti’nin ve Erdoğan’ın en büyük avantajı karşılarındaki altılı masanın görüntüsüdür. AK Parti’nin tüm eksiklerine rağmen son anketlerde trendlerinin yeniden yükselişe geçmesi altılı masa etrafındaki görüntüdür. Hayat pahalılığı, enflasyon ve yüksek faturalar bile bu görüntüyle altılı masaya seçimde bir fayda sağlamayacak.