Abdullah Kavan

Hoş Geldin Ey Mübarek Ay!

02.04.2022 07:00:00 / Abdullah Kavan

Bugün Ramazan ayının birinci günü… Dün akşam ilk teravih namazımızı kıldık.  Bugüne hazırlık yaptık. Oruca hazırlandık. Ve bugün oruçluyuz.  Bugün müthiş bir sükûnet var. Özlenen zaman diliminde mest olma hali. Manevi atmosferi her tarafa yayılmış zaman dilimi. Bu hoşnutluğu doya doya yaşayın. Sakın bunu kaçırmayın. Gelecek yıl da bu mübarek aya ulaşır mıyız bilemeyiz. Fakat bugün bu iklimin içerisindesiniz.

Genelde ırmakların ilk membalarından çıkan sular berrak olur. Fakat ırmağın geçtiği yerlerin toprak şekline ve buna karışan maddelerin türüne göre suyun renginde ve kokusunda değişimler olur. Hatta dere ve nehirlerde de çıkış membaından sonra suyun geçtiği zeminden aldığı renge göre şekil alır… Tıpkı bunun gibi bu ayda tutulan oruç ve manevi atmosfer, kişinin rengi ve önemsediği kadar değişimler yaratır. Kimisinde koyu değişimler olurken kimisinde soluk değişimler şeklinde görünür. Hatta bazılarında hiç değişim olmaz.  Zaten orucun atmosferi ve manevi iklimi, insan hayatında ki manevi derinliği kadar değer kazanır. Allah katındaki tuttuğumuz oruçların değeri, mana dünyamızla direk alakalıdır. Bu rahmet ayından içmek, insanın kendi iç dinamikleriyle orantılıdır. Üzerimizden geçecek oruç, manevi rengimiz kadar bize renk verecek.

Evet, her köşesinde bir ibadet türü olan “Ramazan iklimi” gönülden gelen iştiyakla hem maddi hem de manevi bir arınmadır. Bu arınmayı sadece şahsımızla sınırlandırmayıp aile fertlerimizle birlikte ihya etmeliyiz. Evlerimizi bir ibadetgâh ve Kur’an ziyafetiyle doldurmalıyız. Aile fertlerimizle birlikte sohbet halkası oluşturmak çocuklarımızın ruh dünyasında güller açacaktır. Peygamber Efendimizin kutlu veladetine denk gelen bu mübarek zaman diliminde salavatlarla süsleyelim. Unutmayalım ki rahmet pınarı olan bu ay, kalplerimizi kirden arındıracak ve ilahi muhabbetle nakşedecek bir fırsattır.

Bir aylık manevi iklimin insanı kendine getiren yönü çok derindir.  Kişi oruç tuttuğunda insan olduğunu, kul olduğunu, dünyada bir başına olmadığını, dünyayı başka insanlarla paylaştığının farkına varır. Yeniden var olma bilinci verir.   İnsan oruç tutmakla kendini kontrol etme ve muhasebe etme süreci yaşar. Farklı bir ruh haliyle bazı farkındalıklar yaşar. Bir yönüyle bulunduğu hali, geçmişini ve geleceğini gözden geçirir. Yani kişi yenilenir ve bu yenilikte geçmişten ders alarak yeni bir rota çizer. Bu rotada meselelere daha anlamlı bakar. Kişinin, kendini, varlığı, yaratıcıyı, bütün bir kâinatı yeniden okumayı öğretir.

Sonuç olarak; bugün bu engin deryaya kavuşmuş bulunuyoruz. Ve herkes kendi heybesinin büyüklüğüne göre bir şeyler alacaktır. Bu heybeye alınacaklar hep bizimle olacaktır. Ta ki ahiret yurduna gidene kadar. Orada değerini sadece O’nun (cc) belirlediği orucumuzu hakkıyla tutalım. Onu tutalım ki oda bizi tutsun. Ve bizi tüm zahiri ve batini tehlikelerden korusun.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar