Adalet hiçbir şeye feda edilemeyecek kadar değerlidir. Adaletin sahibi herkestir! Herkes kendi cihetiyle adalet ayakta kalsın diye uğraş vermelidir. İnsan hakkını da insan onurunu da tesis edecek, koruyacak yegâne unsur adalettir!
Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır, istibdat vardır, haksızlık vardır. İnsan hakkına, insan onuruna saldırı vardır. Adaletle toplumlar ayakta kalır. Adaletin olmadığı yerde sağlıklı bir toplumdan söz etmek zaten mümkün değildir.
Ülkeyi kalkındıracak sanayiden, karnı doyuracak ekmekten, işi kolaylaştıracak icattan çok daha değerli ve önceliklidir adalet!
İnsanların hakkını teslim edecek, hayvanları koruyacak, bütün nebatatın cennet ortamını andıran güzelliğini sağlayacak yegâne değerdir adalet!
Bir öncekinin yaptığı zulmün izlerini ortadan kaldırmanın yanında, yeni zulümlerin önüne geçmenin adıdır adalet!
Kişilerin nüfuzuna göre değil, hakikate göre hareket etmenin adıdır, adalet! Kimsenin etkisinde kalmadan, meşru değerler ve ilkeler doğrultusunda vicdani kanaatin ortaya koyduğu kararlara bağlı kalmaktır, adalet!
İnsan hakkını korumanın adıdır, adalet! Adalet yoksa insan hakkı da insana saygı da yoktur demektir!
Bütün bunları niye mi söylüyorum? Hiçbir an ve zaman adaletten sapma veya cayma gibi bir hakkımızın olmadığına ve küçük-büyük farkına varılan bütün meselelerin adalet eksenli çözülmesi gerektiğine inandığımıza bir kaz daha vurgu yapmak için söylüyorum.
Bu kapsamda hafta içerisinde Ankara’da kendi eşinin ziyaretine giden bir kadının ortaya koyduğu şikayetlerle ilgili de birkaç kelam etmek istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada epey gündem oldu. Ankara Sincan 1.Nolu L Tipi Cezaevine girerken 15 aylık ve 10 yaşındaki kız çocuklarının çıplak arandığını söyleyen Ferda Öztürk ismindeki bir vatandaş, konuyla ilgili savcılığa iki sefer ifade verdiğini, ilk ifadesinde çıplak aramanın kayıtlara geçmediğini, savcının “dikkatten kaçtı” cevabını verdiğini söylüyordu.
Kadın, gardiyanların çocuklarını çıplak aradıklarını ifade ederek konuyla ilgili kamera kayıtlarının dosyaya konmasını istediğini, ancak bunun üzerinden 15 gün geçtiği halde hala kayıtların konmadığını, ama öte tarafta kocasının 6 aylık görüşmeme, telefonla konuşmama cezası aldığını, hatta bir mesajında kadın, kocasının kaldığı yerden sürgün edilebileceği konusunu da dile getiriyordu.
Tabi tüm bunlar karşısında yetkililer de hep sessiz kaldı. Varsa bir yanlışlık, üzerine üzerine gideceğinizi söyleyin ve gereğini yaptıktan sonra da sonucunu kamuoyuyla paylaşın. Şeffaflık, adalet ve insan hakları konusundaki tavizsizlik de bunu gerektiriyor.
Kadının kocasının hangi suçtan yattığını bilmiyorum, ancak bu tarz şikâyeti olan bir vatandaşı tabir yerindeyse 9 köyden mi kovmak gerek, yoksa şikayetlerini dikkate alarak insan onur ve şerefine yakışmayan davranışlarda bulunanlarla ilgili işlem yapmak mı?
Ne kötü bir durum… Ya görülen muameleye, rezalete göz yumup geçeceksin, ya da bu çirkefliklere ve haksızlıklara ses çıkardın diye başka zulüm ve usulsüzlüklerle karşı karşıya kalacaksın! Olacak şey değil!
Şu çıplak arama konusu daha önce de gündem olmuştu. Karşı çıkanların başka mağduriyetlerle karşıya karşıya kalması insan haklarına suikasttır!
‘Detaylı arama’ adı altında çıplak arama insanlık suçudur, kabul edilmemelidir! Günümüz şartlarında geliştirilen cihazlarla detaylı aramanın alası yapılıyor zaten.
Arama adı altında taciz boyutuna varacak muamelelerde bulunmak, insan haklarına aykırıdır. Buna tepki gösterenlere ayrı müeyyidelerde bulunmak da adaletin canına okumaktır!
İnsan hakları, ‘insan kişisinin özündeki onur’dan kaynaklanır. İnsanı Ahsen-i takvimde yaratan Yüce Allah, onu mükerrem kılmıştır. Bunu görmezden gelerek çiğnediniz mi ortada insanlık diye bir değer, adalet diye bir kavram kalmaz!
Yazıyı Yüce Rabbimizin uyarısıyla bitirelim: “Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Maide Süresi-8)
Daha adil bir dünyada daha onurlu yaşamak dileğiyle…