Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 16 Ekim'de sunulan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifi yasalaştı. Bunun içinde partilere yapılacak hazine yardımı da var. Her yıl bütçe tasarısında bu madde var.
Siyasi faaliyet yürüten partiler bu çalışmalarını yürütmek için bağış, aidat, gayrimenkul gelirleri ve parti etkinliklerinden elde edilen gelirleri kullanabiliyor. Bu gelirler yetmiyor gerekçesiyle 1965 yılından beri hazine tarafından siyasi partilere ayrıca destek veriliyor.
Siyasi partiler kanununa göre en son parlamento seçimlerime katılmış ve genel barajı aşmış partilere toplamda her yıl o yılki genel bütçe gelirlerinin 5 binde ikisi oranında ödeme yapılıyor. Bunun haricinde barajın altında kalmasına rağmen yüzde 3'ten fazla oy alan partilere de en düşük yardımı alan partiyle orantılı olarak destek veriliyor.
Seçim yıllarında, yerel seçimlerin olduğu yılda bu miktar normal tutarın 2 katına, milletvekili seçimlerinin olduğu yılda ise bu yardım miktarı 3 katına çıkarılıyor.
Bu yıl kanunlaşan bütçe kanununa göre son seçimlerde yüzde 3’ün üstünde oy alan partilere verilecek hazine yardımının toplamı 4.5 milyar lira oldu. Bunun 1.5 milyar liralık kısmı ocak ayında partilerin hesaplarına yatırılacak. Ocak ayında AK Parti’ye 653.8 milyon, CHP’ye 348 milyon, HDP’ye 179.8 milyon, MHP’ye 170.5 milyon, İYİ Parti’ye ise 153.1 milyon lira hazine yardımı yapılacak.
Seçim kararının ilan edilmesiyle AK Parti’ye 1.3 milyar, CHP’ye 695.9 milyon, HDP’ye 359.7 milyon, MHP’ye 341 milyon, İYİ Parti’ye ise 306.1 milyon lira ilave hazine yardımı yapılacak. Böylece gelecek yıl AK Parti’ye toplam 1 milyar 961.3 milyon lira, CHP’ye 1 milyar 43,9 milyon TL, HDP’ye 539.5 milyon TL, MHP’ye 511.5 milyon TL, İYİ Parti’ye de 459.2 milyon TL hazine yardımı yapılacak.
Şu bir gerçek ki siyasi partilere ayrıca yapılan bağışların oranı da partilerin nüfuz düzeyine göre değişiyor. Milletvekili almış, TBMM’de temsil edilmiş partilerin elbette ki topladıkları bağışların miktarı, hatta iktidar gücünü elinde bulunduran partinin aldığı desteklerin miktarı, tahmin edilenin çok çok üzerindedir. Böylece şunu da anlamış oluyoruz ki, hazineden destek alan partiler, bağış tutarları da yüksek olan partilerdir.
Partilerin siyaset yapmak için aldıkları hazine desteğini kanalize ettikleri harcama yerleri de bir muamma tabi ki. Siyasi faaliyet yürütmek, siyasi çözümleri halka aktarmak adına elbette ki paraya ihtiyaç duyulur. Bu konuda kadrolara, parti örgütlerine, teşkilat yerlerine ihtiyaç vardır. Bu da doğal olarak maliyetli bir durumdur. Fakat günümüz siyasi dünyada paranın salt buraya harcandığı söylenemez.
Bugün siyasi çözümleri halkla buluşturma adına paranın ihtiyaç duyulduğu argümanların çok ötesinde kaynakların en çok seferber edildiği yerler kamuoyu şirketleri, siyasi danışman etiketli ‘yakınlar’, doğru-yanlış partiyi her zaman parlatmakla görevli medya patronlarının kanalları olmuştur. Bunlara da para yetiştirmek her babayiğidin kârı değil tabi. Buna ihtiyaç duyuluyor, çünkü maalesef siyaset yapmak, kitleleri manipüle etmek halini almış durumda. Hazine yardımı, partilerin güçlü sermaye güçleri karşısında daha bağımsız durmasını sağlamalı iken maalesef bu da gerçekleşmiş olmuyor.
Seçimlerde kazanmanın yolu maalesef artık seçmene sağlıklı çözümler sunmak suretiyle onun desteğini almaktan çok, daha çok para harcayarak daha fazla medyada görünmek, daha çok para harcayarak araştırma şirketleri anketlerinde yukarı sıralarda yer almak, maddi kaynakları seferber ederek ihtişam ve güç gösterisi ile seçmeni manipüle etmekten geçiyor. Partinin aslında halkın huzuruna çıkaracak yüksek değerde çözüm önerileri yok, ama parayla seçmeni manipüle ederek hakketmediği yere ulaşabilmesi vardır. Bunun parasını da hazine veriyor, yani siz biz veriyoruz.
Hazineden aktarılan paraların en çok neye harcandığından söz etmişken çok önemli bir ayrıntı daha da bu yardımın adilane yapılıp yapılmadığı hususudur. Bu yardım gerçekten adilane dağıtılıyor mu? Maalesef ki hayır! Konulan barajlarla temsilde adaletin önü alınmışken yarışta da bırakın eşitliğin adaletin canına okunmuştur. Eşitlik diyorum, çünkü her seçim, seçim şartlarını yerine getirmiş ve seçime girmeye hak kazanmış bütün partiler için bir test yarışıdır. Ve herkes aynı şartlarda bu yarışa girmelidir. Maratonda yer alan kimi atletleri öne geçirerek yarışı öyle başlatmak ne adaletle ne de eşitlikle izah edilebilir.
Sandık karşısında eşit tutulan partilerin seçim çalışmalarında ayrı muameleye tabi tutulmaları, kimisine bütün kaynakları seferber ederken kimileri için bunun tamamen görmezden gelinmesi yarışın ruhuna ve şartlarına aykırıdır. Bu tutum yarışı yarış olmaktan çıkarır.
Bugün Türkiye’de birçok parti var ancak seçime girme yeterliliği olan partilerin kesinlikle bu yardımdan istifade ettirilmeleri gerekir ki az da adaletten söz edilebilsin. On yıldır seçime girme yeterliliği olan, siyasi söylemleriyle gündem oluşturan bir partiyi bu haktan mahrum etmek adaletsizliktir, eşitsizliktir.
Mevzuata göre seçime girme yeterliliği için, 41 ilde teşkilatlanmalarını tamamlayan partilerin ayrıca büyük kongrelerini yapmış olmaları ve bunun üzerinden 6 ay geçmiş olması şartı aranıyor. YSK’nin açıkladığı en son listeye göre de şu an bu hakkı elde edebilen 27 parti var. Bu ayın 17’si itibariyle Türkiye’de 119 siyasi parti varken bunlardan sadece 27’sinin seçime girme hakkı bulunuyor olması görmezden gelinmemeli. Seçime girme hakkı kazanmak kolay olmadığına göre bu konuda irade ortaya koyan partilerin hazine yardımından mahrum bırakılmaları doğru olmasa gerek.
Son olarak demem o ki; temsilde adalet yok, bari yarışta eşitlik olsun, olur ki bu, bizi temsilde de adalete götürür.
Kalın selamette.