Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası ülkeden göç eden yabancılarla ilgili ırkçı ve insanlık dışı görüntüler yayınlandı. Ukrayna vatandaşları kadın ve çocuklar ülkeden otobüs ve trenlerle ayrılıyorken, orada bulunan özellikle Afrikalı öğrenci ve diğer ‘tenleri’ veya ‘göz renkleri farklı’ insanlar ayrımcılığa maruz bırakılıyor ve tren vagonlarından dışarı atılıyorlardı.
Gerçek barış ve adaleti tesis etmek uğruna yapılması kaçınılmaz olan harekâtın dışındaki bütün savaşları insanlık için felaket diye tanımlarız. Çünkü bu şartlar dışındaki savaşlar insanlığa ölüm, acı ve gözyaşından başka bir şey getirmedi, getirmiyor.
Savaşlar tahrip ediyor. Savaşlarda kirli geçmişleri olanların çıkardıkları bütün mübarezeler, insanlık için facia olmakla beraber doğayı da yaşanılmaz kılıyor.
Genel manada savaşlar için bu böyle. Ancak gerek Batı gerekse de Doğu Emperyalizminin İslam topraklarında açtıkları savaş ile, birbirlerine karşı kendi topraklarında başlattıkları savaşın arasında fark görülüyor. Emperyalistlerin savaşlarının şiddeti, dozajı, taraflara tanıdıkları haklar, yere göre farklı oluyor.
Ukrayna’dan çıkan göçmenlerin sayısı belki bir milyonu geçti. Bu göçmenlerin dışarı çıkış şekilleri ile Rusya’nın, ABD’nin veya diğer Batılı müttefiklerin Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da çıkardıkları savaş nedeniyle kaçanların çıkış/kaçış şekilleri de birbirinden çok farklı oldu.
Bir tarafın göçmenleri; otobüs ve trenlerle Avrupa’nın diğer ülkelerine taşınırlarken ve onlar için devasa ekonomik yardım paketleri vs. devreye sokulurken, diğer tarafın savaştan kaçanlarının ise kaçak yollarla günlerce dağ-taş, nehir-deniz demeden kar-yağmur altında soğuktan donmayı göze alarak göç etmeye çalıştıklarını görürsünüz. Sonda bahsini ettiğimiz göçmenlerin birçoğu da fark edildikleri takdirde ölüm ve işkenceyle karşılık bulmakta ve yeniden geldiği yere adeta ölüme itilmektedirler.
Sadece yaşamak için kaçan insanların bu iki farklı görüntüleri bile çifte standartlı dünyanın gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyması açısından önemli.
Bunları söylerken kesinlikle yanlış anlaşılmasın! Buradan, Ukrayna’daki çocuk ve kadınların bu şartlarda çıkışlarını yerdiğim anlamı çıkarılmasın! Ukrayna’daki insanlar için dünyanın veya Batı’nın tanıdığı imkânlar neden Suriye’den, Iraktan, Afganistan’dan kaçan insanlar için tanınmadı, tanınmıyor?! Bunu ifade etmeye çalışıyorum.
Biliyorsunuz, Aylan bebeğin sahile vuran cansız bedeni hafızalardaki yerini hala koruyor. Malumunuz Muğla’nın Bodrum ilçesinde 2 Eylül 2015'te Yunanistan'a geçmeye çalışan ve Suriyelileri taşıyan, içinde 14 kişinin bulunduğu botun batması sonucu 5 kişi hayatını kaybetmiş, Aylan Kürdi bebek de kıyıya vuran cansız bedeniyle dünya gündemine oturmuştu.
Daha geçenlerde Edirne'nin İpsala ilçesinde Yunan askerleri tarafından giysileri çıkarılıp dondurucu soğukta ölüme terk edilen göçmenlerin 19'u hayatını kaybetti.
Yunanistan’ın iki yıl içerisinde 35 bin göçmeni geri ittiği ifade ediliyor. Bir tarafta mağdur olan insanlara tanınan imkânlar –ki tanınmalıdır bu imkânlar- öbür taraftaki insanlara neden tanınmıyor?
Bir taraftaki insanların otobüs ve trenlerle daha sakin yerlere taşınmaları, diğer tarafta da Ege Denizi’ni kendi imkânlarıyla aşmaya çalışan insanların denizde boğulmaya terk edilmeleri ve Meriç kâbusuna itilmeleri!
Bunları ifade ederken İslam ülkelerinin de ayıbını unutmuyorum! Ocak ayı başında, Türkiye'ye İran üzerinden iki çocuğu ile birlikte geçmeye çalışan Afganlı bir göçmen kadın, dondurucu soğuğa dayanamayıp yaşamını yitirdi. Annenin ölmeden önce çocuklarının ellerine kendi çoraplarını geçirdiği, kendi ayaklarına da poşet sardığı görülmüştü. Bu görüntüler vicdan sahibi herkesi kahrediyor!
Genel manada emperyalist güçlerin, Batı’nın savaş mağdurları ile ilgili çifte standardından söz ederken Bilge Kral Aliya’nın o meşhur sözünü arz etmeden geçemeyeceğim: “Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur"
Evet, Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır; medeni olmayandan da her şey beklenir. Bu böyle biline!
Selam ve dua ile.