Türkiye’nin ekonomik durumu enflasyon bazlı bakıldığında iyi değil. Hayat pahalılığı ve ürünlerdeki fiyat artışı korkutuyor.
Türkiye’nin faiz ile imtihanı da devam ediyor. Türkiye, faiz oranlarında dünyanın 11’ncisi, Avrupa’nın birincisi. Yüksek faizde Venezuela yüzde 54.06 ile dünya birincisi. İsviçre, Danimarka, Japonya’da eksi faiz uygulanıyor. Avrupa’da faizler sıfır veya sıfırın altındayken Türkiye’ye neden Venezuela modeli reva görülüyor, gerçekten anlamak güç! Parası olan, var olan parası üzerinden parası olmayandan para kazanıyor! Ne kadar yanlış bir yöntem!
Gündem tabiki sadece bunlar değil…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme ile ilgili açıklamalarının iyi bir danışmanlık ürünü olduğu görülüyordu, ancak sonraki ‘geçmişe değil geleceğe bakın’ anlamındaki beyanları helalleşmeden amaçlananın kafa karışıklığı olduğu hemen anlaşılıverdi. Bugün özellikle bu konuyu ele alalım istedim.
Malumunuz geçenlerde Kılıçdaroğlu yayınladığı 4,5 dakikalık videoda helalleşmeye ihtiyaç olduğunu, helalleşmenin geçmişi değiştirmeyeceğini ama geleceği kurtaracağını söylemekle beraber “Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım...” cümlesini kurmuştu.
Tek partili dönemden bu yana gerek Kürtler, gerek Aleviler, gerekse de ülkenin kahir ekseriyetini teşkil eden Müslüman ahalinin inancı, kitabı, kıyafeti, eğitimi ve camisi ile ilgili CHP zihniyetinin olumlanacak neredeyse hiçbir icraatı yoktur. İstiklal mahkemeleri ve diğer katliamlar ile tehcir olayları dünya var oldukça herhalde unutulmayacak.
Helalleşme çağrısında ‘bir samimiyet göstergesi vardır’ diye insanlar düşünmeye başlamışken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu perşembe günü katıldığı bir TV programında “Geçmişe takılmamalıyız. Helalleşmenin özünde gelecek var” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Helalleşme ile hukuku da karıştırdılar. Hukuk ayrı ama helalleşme biraz daha farklı. Helalleşme kucaklaşma, sevgiyi egemen kılmadır" diyerek adeta söylediklerinden dönüş yolunu denedi gibi.
Milletin aklıyla alay etmek değilse amaç, helalleşmenin, geçmişte yapılanların dillendirilerek, onlardan pişmanlık duyulduğu ifade edilerek mümkün olabileceğini herkes bilir.
CHP başkanı, son yaptığı açıklamayla ileriye yönelik helalleşme düşünde olduğunu ifade etti. Bu her nasıl oluyorsa/olacaksa?!! Benim ve herkesin bildiği helalleşme veya pişmanlık, geçmişte yapılanlar üzerine yapılabilir. Gelecekler üzerine pişmanlık nasıl bir aklın ve mantığın ürünüdür, bu yine ilgili kişi tarafından açıklanmalıdır.
Hadi diyelim ki Kılıçdaroğlu partisinin geçmişini sorgulamaktan uzak gelecekle ilgili ‘sevgiyi, kucaklaşmayı egemen kılmak istiyor.’ Gelecekle ilgili ümit vermek istiyor. O zaman da kuru bir laftan yola çıkarak bu yapılmamalı, somut kimi adımlar atılmalı. Samimiyet testi olarak geçmişteki yanlışların aksine herkesin kabul edebileceği bir yöntemle örnek adımlar atılmalı.
Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin samimiyet ölçüsü olacak o adımlardan sadece birini atmaları, ortaya koydukları bu stratejilerindeki samimiyetlerini ortaya koyması açısından çok yararlı olacaktır.
Mesela yakın geçmişte başörtüsüne karşı yaptıkları hadsizliğin telafisi anlamına gelebilecek anayasal bir adım atmaları, geleceğe dair neyi düşündüklerinin göstergesi olacaktır. “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz” diyen Kılıçdaroğlu ve ekibi, hemen bir yazılı teklifle işe koyulabilirler örneğin.
Öyle ya, ‘geçmişte hatalar oldu ve geleceği sevgiye(!) boğmak istiyorsunuz.’ Buna inanmak için bütün var gücünüzle saldırdığınız başörtüsü ile ilgili bir anayasal teklifiniz olsun mesela! Başörtüsü sizin teklifinizle anayasal güvenceye kavuşsun! Böylece bu adımınız, geleceğe hangi pencereden baktığınızın, bakacağınızın göstergesi olsun!
Şeyh Said’i, Dersim’i, Diyarbakır Cezaevi’ni şimdilik konuşmaya gerek yok. Hadi buyurun yapın, geleceğe yönelik böyle bir adımı atın bakalım!
Yoksa öyle ‘helalleşme’ deyip ardından ‘bu işten nasıl sıyrılırım’ uğraşı, asıl niyetinizi ortaya koymaya yeter de artar, bilesiniz!
Kuru laflar asıl niyeti örtmeye yetmeyecektir. Bizi aldatan bizden değildir. Bu halkın makul çoğunluğu da kendilerini aldatanlardan yana olmayacaktır.
Sonuç olarak; helalleşme talebi müspet ve iyi bir adım, ancak amacın gerçekten helalleşme olduğu, atılacak adımlarla kanıtlanmalı, aksi takdirde mesele siyasi bir aldatmadan öte değerlendirilmeyecektir. Bu böyle bilinsin!
Selam ve dua ile.