Abdullah Aslan

Koronavirüs ve değişim

11.04.2020 08:38:51 / Abdullah Aslan

Koronavirüs’ün hızı hala kesilmedi. Özellikle Avrupa ve Amerika’da can kaybı gittikçe artıyor. Bu demek oluyor ki, virüsün tırmanma trendi devam ediyor ve daha inişe geçmedi. Dün gündüz itibariyle açıklanan rakamlara göre, dünya genelinde virüsün bulaştığı insan sayısı, 1 milyon 600 bin civarıydı. İtalya’da hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 279, onu takip eden İspanya’da bu sayı, 15 bin 238’i bulurken, üçüncü sıradaki Amerika’da ise can kayıpları, 14 bin 865’i bulmuştu.

Virüsün yayılım hızına karşılık dünyanın çözüm için gayret ve çabası da devam ediyor. Her gün farklı bir tedavi yönteminde söz edilirken, bunların tam olarak virüsü engelleyecek nitelikteki tedavi yöntemleri olmadıkları da anlaşılıyor. Şu an için koca dünyanın, üst etiketli bilim ve tıp insanlarının önerdikleri tek çözüm; evde kalmak ve maske kullanmak…

Neredeyse bütün televizyonlara katılan uzman ve profesörlerin konuşmalarının özeti; kendinizi izole edin, evden çıkmayın, dışarı çıkarken maskelerinizi takın şeklindedir.

Durum onu gösteriyor ki çaresizlik sürdükçe her alanda ve her yerde değişim ve dönüşüm kaçınılmaz olacaktır. Ekonomik değişimin yanında siyasi nüfuz aktörleri ile, nüfuz alanlarının değişimi de söz konusu olacaktır. Bugün bile Avrupa’nın içine düştüğü çaresizliğin, kendi aralarında parçalanmalara sebebiyet vereceği düşünülüyor. ABD’nin hegemonyasının kırılmasının, virüsün manevra durumuna göre şekilleneceği muhakkaktır.

Başkan, asker, komutan, önemli, az önemli farkı gözetmeyen virüsün, dünyanın dengelerini etkileyeceği konusunda neredeyse herkes hemfikir ki zaten bu açıkça konuşuluyor. Bu değişimin kimden yana ve kimin aleyhine olacağı ise, zamanında alınacak isabetli tedbirlere göre şekillenecektir. Avrupa’nın veya Amerika’nın teknik olarak güçlü olmalarının, zamanında alınmayan tedbirler karşısında bugün bile bir işe yaramadığını bütün dünya görüyor. 

Demek ki bu öyle bir değişim olacak ki; zamanında tedbir alanların kendilerini koruyacağı veya daha iyi şartlarda olacağı bir değişim olacak. Kırılma, alınan tedbirler ölçüsünde etkisini gösterecektir.

14.yüzyılda Avrupa’yı vuran veba, nüfusun yüzde 3’ünü öldürdü. Ancak buna karşı geliştirilen önlemler, maddi olarak dünyanın zengin ülkelerinin Avrupa’da olmasını sağladı. Virüsten en çok etkilenen yerler ekonomik olarak dünyanın zengini oldu.

1801’de, sömürgesine karşı çıkanlar üzerine Fransa’nın Haiti’ye gönderdiği işgal güçlerinden asker, subay, doktor vs.den oluşan 50 bin kişilik ordudan sadece 3 bin işgal gücünün geri dönebildiği sanılıyor. Burada da o zaman sarıhummanın etkisiyle Napolyon’un gücünün kırıldığı ve tedbirsizlik yüzünden savaşın seyrinin değiştiği ifade ediliyor. Afrika kökenli hastalığa, Avrupalıların doğal bağışıklıkları olmadığı gibi, buna yönelik tedbirleri de yoktu. Hatta bunun üzerine Fransa’nın, Kuzey Amerika’daki hedeflerinden vazgeçerek, 2 milyon metrekareden daha fazla toprakları Amerika’ya mecburi satış şeklinde kaptırdığı belirtiliyor.

Neticede, bu gibi salgınların beraberinde değişimi getirdiği, getireceği tarihi gerçeklerle sabittir. Değişimin artık adaletten yana olmasını temenni ederken, ülkeler boyutundaki değişimden tutun da kişisel değişime kadar ki süreçte cüz-i ihtiyar ile mücehhez kılınan asıl aktörün insanın kendisi olduğu unutulmamalıdır. "Onun önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.” (Ra'd, 13/11)

Gayri Müslim diyarlarda değişimin Din-i Mübin-i İslam’dan yana; İslam coğrafyalarında adaletten, hak-hukukun önceliğinden yana; Müminlerin kendi dünyalarında da bu değişimin takvadan, isar’dan, ihlastan, O’nun yolunda infaktan yana olmasını dileriz.

Üstad Bediüzzaman’ın 1910’larda  Câmiü'l-Ezher Reislerinden meşhur Şeyh Bahid Efendinin, Osmanlı ve Avrupa’nın gidişatı ve ileride nasıl bir duruma gelecekleri hakkında sorduğu soruya verdiği cevaptan anladığımız kadarıyla; Osmanlı’nın Avrupa’yı doğurduğu süreç üzerinden 100 yıl geçti; ancak Avrupa’nın İslam ile müşerref olması süreci hala devam ediyor ve bu süreç tamamlanmadı. Bu sürecin hızlanacağı beklentisi bugünlerde biraz daha kendini gösterdi. İspanya’da, Almanya’da ve diğer kimi Avrupa ülkelerinde açıktan okunan ezanların, bu sürecin hızlandığının işareti olmasını dileyelim. Koronavirüs ve alınan/alınacak tedbirler, değişimin haktan ve doğrudan yana olmasına vesile olsun inşaAllah!

Selam ve dua ile.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar