İşgalci siyonist rejimin 2008 yılında Gazze'ye yönelik başlattığı dökme kurşun saldırısı sonrası 2012 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından Gazze'ye gönderilen sağlık ekibi arasında Savaş Cerrahisi olarak bulunan ve orada başta Şifa Hastanesi olmak üzere birçok hastanede görev yapan İnönü Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Ortopedik Onkolog Doç. Dr. Reşit Sevimli, yaşanan soykırımın o dönem ile kıyaslanması, sağlık açısından yaşanan sıkıntılar, ortopedik hastalara zamanında müdahale edilemediğinde ne tür sonuçların ortaya çıkacağı, Gazzelilerin hayata olan bakışı, Allah'a olan tevekkülleri ve yaşanan soykırımın sona ermesi için neler yapılması gerektiği ile ilgili İLKHA'ya önemli açıklamalarda bulundu.
"O zaman bile hem personel hem medikal malzeme eksikliği vardı ve her ameliyat yapılamıyordu"
2012 yılında TİKA aracılığı ve Sağlık Bakanlığı'nın görevlendirmesiyle ortopedist olarak Gazze'de görev yaptığını anımsatan Doç. Dr. Reşit Sevimli, "Oradaki yaralılara rehabilitasyon anlamında, ortopedik ve travmatoloji problemleri alanında bir aylık bir görevlendirme sürecinde çalışmalara dahil olduk. Tabii kadın doğum ve pediatri doktorlarından 15-20 kişilik bir heyet ile gitmiştik. O zaman bile hastanelerde hem personel eksikliği hem medikal malzeme eksikliği anlamda bir sürü eksiklikler vardı. Her ameliyat yapılamıyordu. Kanser hastaları özellikle ilaçtan bazen mahrum kalıyordu. Birleşmiş Milletler merkezlerini de ziyarette bulunduk. Oralarda da kısmen bir tedavi yapılmaya çalışılsa da ne yazık ki onlar da yeterli materyal elde edemiyorlardı." diye anlattı.
"Şifa Hastanesi ve çeşitli merkezlerdeki hastanelerde görev yaptım"
Eksikliklere rağmen ağır aksak da olsa bazı ameliyatları yapabildiklerini aktaran Sevimli, "Ben Şifa Hastanesi'nden tutun da Gazze'nin çeşitli merkezlerindeki hastanelerde görev yaptım ve çeşitli ameliyatlara iştirak ettik. Poliklinikler yaptık, hastaların rehabilitasyonlarıyla ilgili iletişimlerde bulunduk. Dilleri Arapça idi ama İngilizce anlamında epey kendilerini geliştirdikleri için biz de kendileri ile İngilizce iletişim kurduk. Oradaki gördüğümüz manzara ne yazık ki bir hapishane ortamı gibiydi." dedi.
"Hastanelerin yüzde 80'i imha edilmiş, çoğu ameliyatlar da ne yazık ki anestezi olmadan yapılmaya çalışılmakta!"
Şimdi yapılan vahşetin o zaman ki ile hiç kıyaslanmanın mümkün olamayacağına vurgu yapan Sevimli, "En azından Refah Kapısı'ndan kısmen de olsa yardımlar girebiliyor idi. Şimdi öyle değil. Gazze'nin etrafı dört taraftan sarılmış. İnsanlar Gazze'nin güneyine sıkıştırılmış. Hastanelerin yüzde 80'i imha edilmiş, belli bir noktada hastanelerde meslektaşlarımız, sağlık personelleri görev yapmak için mücadele etmekte. Ve çoğu ameliyatlar da gördüğümüz kadarıyla anestezi olmadan ne yazık ki yapılmaya çalışılmaktadır." diyerek yaşanan drama dikkat çekti.
"Gazze'deki insanlar her anlamda dünyaya örnek olacak insanlar"
Gazze'deki Müslümanların duruşları ve sabırlarıyla dünyaya örnek olacak insanlar olduğunu dile getiren Sevimli, "Birçok acılar çekmişlerdi fakat isyan etmiyorlardı. Bunun her iki dünyada da bir karşılığının olduğuna inandıkları için hem hastalık anlamında hem insanlık anlamında iradeleri kuvvetli insanlar olarak tahayyül ettik. Bizler en ufak bir sıkıntıda bir problemde 'Ne yapacağız? Öldük bittik' diye düşünürken, onlar ise ellerinde hiçbir maddi imkân olmamalarına rağmen çocuklarıyla, eşleriyle hayata pozitif bakıyorlardı. Orada bir düğüne şahit olduk. Yokluk içinde ama mutlu bir şekilde düğünlerini yapabiliyorlardı. Çocukları güleç, hayata pozitif bakan insanlardı." dedi.
"Birkaç arkadaşımızla birlikte ihtiyaç olduğu takdirde ortopedik anlamda yardımcı olacağımızı belirttik"
Şu an yoğun bombardıman nedeniyle bir belirsizliğin, bir kaygının ve bir korkunun hâkim olduğunu kaydeden Sevimli, "Çünkü her gün bir bombardıman söz konusu. İnşallah bu süreç en kısa zamanda çözülür. Meslektaşlarımız en kısa sürede kendi işlerini yeterli materyal ile yapabilirler diye ümit ediyoruz. Sağlık Bakanlığımız bununla ilgili sağ olsun epey çalışmalar yapmakta, oradaki hastaları buraya getirmektedir. İmkanlar dahilinde sahra hastaneleri kurmak için çalışmalarda bulunmaktadır. Birkaç arkadaşımızla birlikte ihtiyaç olduğu takdirde ortopedik anlamda yardımcı olacağımızı belirttik." diye konuştu.
"Fosfor bombası kullanıldığı için bacaklarında yanık ve eğrilikler olan çocukların tedavisine yardımcı olduk"
Savaş Cerrahisi'ne ilişkin bilgiler aktaran Sevimli, "Bizim meslek, ne yazık ki ateşli silah yaralanmaları, derin kemik ve yumuşak doku dediğimiz kol ve bacaklarda hasar bırakan yanıcı, yakıcı ve geri dönüşümü bazen imkânsız olan hasarlar bırakan bir alan. Kendim de bu alanla ilgili özellikle birkaç hastanın tedavisinde bulundum. Bacağı kırık olan ya da o zaman fosfor bombası kullanıldığı için bacaklarında yanık ve eğrilikler söz konusu olan çocuklara tedavi ve muayene anlamında yardımcı olmaya çalıştık." dedi.
"Erken müdahale edilmediğinde kol ve bacaklarında kangrene giden ve kesilmesine varan durumlar söz konusu"
Ortopedik anlamda hastalara erken müdahale yapılmadığında geri dönüşsüz sonuçların meydana geldiğine vurgu yapan Sevimli, şöyle devam etti:
"Erken müdahale yapılamadığında Osteomyelit dediğimiz kemik iltihabı oluşuyor. Açık yaralar sonrası kol ve bacağın kesilmesine varabilecek problemler oluşabilmektedir. Bu hastalar yeterince ve zamanında tedavi edilmezse ne yazık ki uzuvlarını yani bacak kollarını kaybedebilmekteler. Bunu biz depremde yaşadık. İlk 24, 48 saat içinde enkazda kalması sonucu hasar alan kol ve bacaklarında yaralanan insanları erken tedaviye diyalize alıp kol bacaklarında varsa bir kangren, kesmediğimiz zaman ne yazık ki hastada böbrek yetmezliği, şuur bulanıklığı ve emboli dediğimiz neticeler verebilmektedir. Ve hatta hayatına mal olabilmektedir. Ama Gazze'de aylardır bu zulüm devam etmekte! Orada insan eliyle meydana gelen bir afet söz konusu. Yani binalar yıkılmakta, insanlar enkaz altında kalmaktadır."
"Binlerce insan enkaz altında en kısa sürede insanlık adına müdahale edilmesi gerekir"
Şu an Gazze'den yeteri kadar bilgi alamadıklarını ifade eden Sevimli, "Enkaz altında binlerce insandan bahsediliyor. Bunlar ne durumda bilemiyoruz? Sağ olanlarla ilgili tedaviler kısmen ufak tefek Refah Kapısı'ndan çıkışlar söz konusu olsa da bunlar hiçbir zaman yeterli değil. Teknik ekipman ve diyaliz üniteleri, kanser hastaları, şeker hastaları, gebe hastalarda ilgili o bölgeye acil BM olsun, dünya ulusları olsun, en kısa sürede insanlık adına müdahale edilmesi gerekir." dedi.
"Tüm bölgeyi saran bir ateş söz konusu"
Savaşların acımasız olduğunu ve ne yazık ki her zaman en çok çocukları, kadınları ve yaşlıları etkilediğine dikkat çeken Sevimli, "Bunun dünya halklarının bilmesini temenni ediyoruz. Tüm bölgeyi saran bir ateş söz konusu ve bunun kazananı olmaz... Savaşın kazananı ne Birinci Dünya Savaşı'nda ne de İkinci Dünya Savaşı'nda söz konusu değildi. Bir hekim olarak bunlara şahidiz ve bunların olumsuz taraflarını görebilmekteyiz." ifadelerine yer verdi.
"Artık dünya insanlarının vicdanının ortaya çıkmasını bekliyoruz"
Bir hekim ve bir insan olarak bu yaşatılan zulme çok üzüldüklerini ve sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Sevimli, "Oradaki meslektaşlarımızın çalışamaması adına üzüntü duyuyoruz. Bu dinler arası bir problem değil, dünyanın sorunu. İnsanlık öldüğü zaman ne yazık ki dünyada hiçbir toplum için artık refah, huzur, vicdan rahatlığı söz konusu değil. Bunlara şahitlik ettiğimiz için üzülüyoruz. Problemin çözülmesi anlamında en kısa sürede inşallah dünya insanlarının vicdanının ortaya çıkmasını ve vuku bulması bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
"Yaradan her bir karanlığın ardından bir aydınlık, bir güneş doğuracaktır"
Sevimli son olarak, "Oradaki meslektaşlarıma kolaylıklar diliyorum ve oradaki insanlara selam gönderiyorum. Bu sıkıntıların en kısa sürede giderileceğini ümit ediyorum. Yaradan her bir karanlığın ardından bir aydınlık, bir güneş doğuracaktır. İnşallah o memlekete de tüm dünyaya da bu güneş doğar ve bu sıkıntılı süreçler en kısa sürede sona erer diye temenni ediyorum." dedi.
Dökme kurşun saldırısı nedir?
İşgalci siyonist rejim havadan ve denizden abluka altında bulundurduğu Gazze Şeridi’ne yönelik sivil ve askerî hedef ayırt etmeksizin 27 Aralık 2008'de bir hava saldırısı başlatmıştı. 3 Ocak 2009'da Gazze sınırını geçen tankların da katıldığı saldırı, 18 Ocak'ta son bulmuştu.
22 gün süren işgal ve bombardıman sonucunda Gazze Şeridi'nde 355'i çocuk bin 436 kişi şehit olurken 5 bin 400 kişi de yaralanmıştı. İşgalci siyonist rejimin yaklaşık bin ton patlayıcı kullandığını açıkladığı saldırılarda ayrıca Gazze Şeridi'nde 4 bin 100'den fazla ev tamamen kullanılamaz hale gelmiş, 17 bin ev ise hasar görmüştü.
İş merkezleri, tarım alanları, seralar, hayvan barınakları, sulama kanalları, kuyular ve su pompaları gibi sivil hedefler füzeler, tanklar ve kullanımı Cenevre Sözleşmesi ile yasaklanmış misket ve fosfor bombalarıyla yerle bir edilmişti.
Sağlık hizmeti veren kuruluşların yüzde 48'i saldırılar sırasında yıkılmış 8'i çocuk yuvası olmak üzere toplam 18 okul kullanılamaz hâle getirilmiş ve en az 280 okulda da çeşitli hasarlar oluşmuştu. (İLKHA)