Verem hastalığının solunum yoluyla bulaştığına dikkat çeken Verem Savaş Dispanser Hekimi Emel Çelik, özellikle uzun süren öksürük, ateş, balgam, gece terlemesi, kilo kaybı gibi belirtileri olan kişilerin derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak detaylı bir muayene ve tedavi almalarını önerdi.
Çelik, "Önemli bir halk sağlığı sorunu olan verem, solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Bu hafta, toplumu bilinçlendirmek ve koruyucu önlemleri vurgulamak için önemli bir fırsat." dedi.
"Verem hastalığı dünyada halen çok ciddi bir problem olarak devam etmektedir"
Verem Savaş Dispanser Hekimi Emel Çelik
Okullarda ve yurtlarda gerçekleştirilen eğitim çalışmalarıyla toplumu bilinçlendiren Çelik, özellikle uzun süren öksürük, ateş, balgam, gece terlemesi gibi belirtiler gösterenleri sağlık kuruluşlarına başvurmaya çağırdı.
Çelik, "Bu hafta verem eğitimi ve farkındalık haftası olarak geçiyor. Biz de okullarda, yurtlarda birçok eğitim çalışması yapıyoruz. Verem hastalığı dünyada halen çok ciddi bir problem olarak devam etmektedir. Önemli bir halk sağlığı sorunudur. Verem hastalığı solunum yoluyla bulaştığı için birtakım önlemler alınması gerekmektedir. Özellikle 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, balgam, gece terlemesi, kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik şikâyeti olanlar muhakkak bir sağlık kuruluşuna başvurarak hastalığı hakkında detaylı bilgi ve tedaviye başvurmalıdır." uyarısında bulundu.
Verem nasıl teşhis edilir ve nasıl bir süreç başlar?
Hekimlerin verem hastalığından şüphelenmesi durumunda gerekli tetkikleri yapacağını ifade eden Çelik, "Öncelikle kişinin şikayetlerinin değerlendirilmesi, akciğer filminin değerlendirilmesi sonrası gerekli balgam incelemelerinin yapılması ve PPD dediğimiz verem testi ile genel bir değerlendirme yapıp kişinin verem hastası olup olmadığı teşhis edilir. Sonra tedavi için verem savaş dispanserlerine yönlendirilir, tedavi 6 ay boyunca ücretsiz olarak sağlanır. Verem savaş dispanserlerinde takipleri yapılır, kan tahlilleri ve yan etki gibi durumlar takip edilir. Daha sonra bu kişilerin aynı evde yaşayan, aynı yurtta kalan, ceza evindeyse aynı koğuşta kalan kişiler taramadan geçirilir. Onlarda da verem hastalığı olup olmadığına bakılır. Eğer verem hastalığı yoksa bu kişilere koruyucu tedavi verilir. Hayatının ilerleyen dönemlerinde verem geçirmesin diye koruma tedavisi verilir. Bu koruma tedavisi de 6 ay süreyledir. " bilgisini paylaştı.
Verem hastalığında kişisel koruyucu önlemler nelerdir?
Verem hastalığında kişisel koruyucu önlemlerin bulunduğunu ifade eden Çelik, "2 aylık bebeklere verem aşısı yapılmaktadır, muhakkak çocuklarımızın verem aşısını yaptırmamız gerekiyor. Öksüren kişilerin ağzını, burnunu mendille kapatarak öksürmesi, mümkünse kalabalık ortamlarda maskeyle dolaşması, ellerini sık sık yıkaması, kaldıkları odaları sık sık havalandırması ve güneşlendirmesi gerekmektedir." önerisinde bulundu.
"Verem hastalığı, ilaçlarını düzenli kullanmasıyla tamamen tedavi edilebilir bir hastalıktır"
Verem hastalığının tedavisinin eskiden çok zor olduğunu ifade eden Çelik, "Düzenli tedaviyle hastaların günlük olarak ilaçlarını düzenli kullanmasıyla tamamen tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu hastaların ilaçlarını kullanıp kullanmadıkları verem savaş dispanserlerinin günlük kontrolü ile takip edilmektedir. Bu doğrudan gözetimli tedavi dediğimiz hastanın ilacını ağzına koyup koymadığına kadar bir sağlık personeli tarafından kontrol edilmesiyle yapılmaktadır. Günümüzde artık teknolojinin gelişmesiyle ve Pandemi sürecinde insanların dışarı çıkamaması nedeniyle bu daha çok video üzerinden yapılmakta, hastalar ilaçlarını içerken video çekip verem savaş dispanserine gönderiyorlar, her şekilde hastaların günlük ilaçlarını içip içmediğini takip ediyoruz." şeklinde konuştu
"Çok ciddi bir hastalık ve tedavi edilmediğinde kişiyi ölüme kadar götürebilir"
Verem hastalığının çok ciddi bir hastalık olduğunu ve tedavi edilmemesi durumunda kişiyi ölüme kadar götürebildiğini ifade eden Çelik, "Hastalığın akciğer ve diğer organlarda bıraktığı sekel lezyon kalıcı etkileri olabilmektedir, muhakkak düzenli tedavi edilmesi gerekmektedir. Corona, yakın temasta çok kısa sürede bulaşan bir hastalıktı ama verem hastalığı uzun süreli, saatlerce aynı ortamda bulunmakla bulaşan bir hastalıktır." dedi.
"Verem mikrobu, vücuda giren kişilerin yüzde 10'unu ilk yıllarda etkilerken, yüzde 90'ı hayatları boyunca hiç verem geçirmez"
Bu hastalığın bir özelliği, bakterinin insan vücudunda yıllarca sessiz bir şekilde bekleyebilme yeteneği olduğunu söyleyen Çelik, "Kişiyi birkaç yıl sonra bile hasta edebilen verem mikrobu, vücuda giren kişilerin yüzde 10'unu ilk yıllarda etkilerken, yüzde 90'ı hayatları boyunca hiç verem geçirmeden sağlıklarını sürdürebiliyor. Yani, mikrop ile karşılaştığımızda mutlaka hasta olacağız diye bir kural yoktur; ancak hasta olma ihtimalimiz vardır. Özellikle bağışıklık sistemini baskılayan tedavi kullananlar, HIV pozitif olanlar, 5 yaş altı çocuklar ve bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalığı olan kişiler bu açıdan risk altındadır. Şikayetlerimiz olduğunda veya etrafımızda bir verem hastası olduğunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gereklidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)