Siyonist işgalciler tarafından 7 Ekim'den beri Filistin'in Gazze şehrinde çocuk, kadın ve sivillerin olduğu evler bombalanıyor, hastaneler vuruluyor ve doktorlar ölüyor. Siviller, tüm uluslararası sözleşmelerde en temel haklardan kabul edilen sağlık hizmetini alamıyor.
Filistin'de yaşanan katliamlara dur demek için hekim ve hekim adayları, beyaz önlükleriyle Ulucanlar Göz Hastanesi önünde toplanıp Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kütüphanesi yanında bulunan Taceddin Dergahı'na kadar sesiz yürüyüş düzenlediler.
"Hekimlerden Sessiz Yürüyüş" sloganıyla yapılan yürüyüş, başta Ankara olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinde eş zamanlı gerçekleştirildi.
Yürüyüş sonrası hekimler adına basın açıklamasını okuyan Stajyer Doktor Abdüssamet İsak, hekimlerin insanlık adına 'sessiz yürüyüş' yaptıklarını açıkladı.
"Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım'dan bu yana israil tarafından tutuklu bulunuyor"
Hekimler ve sağlık çalışanları olarak 'terör, soykırım ve işgal'e karşı yürüyüşlerinin 7. haftasında yaklaşık 40 ilde tek yürek olarak gerçekleştirdiklerini aktaran İsak, "Gündemden düşürülmeye çalışılsa da, kimileri için sıradan hâle gelse de Gazze'de ambargo ve katliamlar hız kesmeden devam ediyor. Bizler de ilk günkü öfke ve acı ile sözün tükendiği yerde, sessiz yürüyüşümüz ile farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz. israil, 7 Ekim’den bu yana onlarca doktoru tutukladı, onlarcasının ise nerede olduğu hâlâ bilinmiyor. Gazze Şehri'nin ana hastanesi olan Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım'dan bu yana israil tarafından tutuklu bulunuyor. Toplam sayısı 54 olan pek çok kıdemli doktor, neredeyse 1 aydır hiçbir suçlama olmaksızın israil ordusu tarafından gözaltında tutulmaya devam ediyor ve kimse onların nerede olduğunu bilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devletimize sesleniyoruz: Tutuklu meslektaşlarımızı güvenli bir şekilde teslim almak ve onları özgür görmek istiyoruz!" çağrısında bulundu.
"Gazze'deki 53 sağlık merkezi ve 35 hastanenin 26'sı şu anda hizmet dışı"
Gazze'deki tüm hastaneler saldırı altında olduğunu aktaran İsak, şu ifadelere yer verdi:
"Gazze'deki 53 sağlık merkezi ve 35 hastanenin 26'sı şu anda hizmet dışı. Kalan 9 hastane ise yalnızca kısmen işlevsel durumda. Bu hastaneler aynı zamanda ülke içinde yerinden edilmiş binlerce kişiye de barınak sağlıyor. Bir ülkede hastane bombalamak, hastalara müdahale edilmesine izin vermemek, ambulans konvoyunu hedef almak neyle açıklanabilir? Rantisi Çocuk Hastanesi bombalandı. El-Naser Çocuk Hastanesi bombalandı. Gazze'nin tek göz hastanesi bombalandı. Gazze'nin tek Ruh Sağlığı Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi'nin hemen yanındaki üst düzey sağlık tesisi bombalandı. El-Durra Çocuk Hastanesi 12 Ekim'de yasaklı beyaz fosforla hedef alındı. Şu anda kuzeyde faaliyet gösteren tek hastane olan Endonezya Hastanesi, bombalanırken hâlâ hastaları tedavi etmeye çalışıyor. Şifa Hastanesi bombalandı. Gazze'deki iki tıp fakültesi ve Gazze İslam Üniversitesi bombalandı. El-Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi bombalandı. Sınır Tanımayan Doktorlar ambulans konvoyu bombalandı. Kızıl Haç Ambulans konvoyları bombalandı. Son günlerde de güvenli bölge denilerek yerinden edilen masum insanların yönlendirildiği Gazze’nin güneyindeki hastanelere saldırılar ve abluka başlamıştır. Han Yunus’taki Emel Hastanesi ve Nasser Tıp Kompleksi yoğun saldırı altındadır. Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devletimize sesleniyoruz: Kalan hastane ve tıp merkezlerinin güvenliğinin ve ihtiyaçlarının karşılanmasını ve yıkılan hastanelerin en kısa sürede yeniden yapılmasını talep ediyoruz."
"Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi?"
İsak, "Doktorlar ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir. Peki, Gazze’deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Bazen ailelerinden yaralılar ve şehitler getiriliyor hasta baktıkları odalara, koridorlara. İnsanlık dramı bu değilse nedir? Gazze’de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok! Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi? Ey vicdan sahipleri! İnsanlığın dini, ırkı, dili, rengi olmaz! İnsan olmak, yardıma ihtiyacı olana el uzatmak için yeterlidir. 80 gündür susan dünya 2 milyon Filistin halkının, 9 bin çocuk şehidin, 55 bin yaralının ahıyla nasıl ayakta duracak? Bu sorulara verecek cevabı olmayan, asla bu yaşananları kabul etmeyen ve hayatın normalleşmesine göz yummayan hekimler ve sağlık çalışanları olarak yine ayaktayız ve artık harekete geçilmesini talep ediyoruz. Yaralıların acilen tahliye edilmesi, yardım tırlarının Gazze’ye girişinin sağlanması için Refah Sınır Kapısı’nın acilen açılmasını talep ediyoruz!" ifadelerine yer verdi.
"Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır"
Son olarak İsak, "Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır! İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz! Kanıksamayacağız! Normalleştirmeyeceğiz! Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!" şeklinde belirtti.
Yapılan basın açıklaması sonrası sağlık çalışanları dağıldı. (İLKHA)