TESSEP'in gençlik buluşmasına yoğun ilgi

Tesettür Seferberliği ve Erdemli Kadınlar Derneği (TESSEP), gençler için manevi motivasyon ortamları oluşturmak, fikir inşası ve ruh dünyalarını ihya etmek, tekâmül yolculuklarında rehberlik amacıyla düzenlediği gençlik buluşması yoğun katılımla gerçekleşti.

Ekleme: 26.12.2023 09:35:06 / Güncelleme: 26.12.2023 09:35:42 / Güncel / İstanbul Haberleri
Destek için 

Bağcılar'da bulunan bir konferans salonunda düzenlenen "Gençlik, Aidiyet ve Dava Bilinci" temalı gençlik buluşmasına TESSEP Genel Başkanı Bildane Kurtaran, yönetim kurulu üyeleri ve ilçe temsilcileri gençler ile bir araya geldi.

 Hafız Saliha Ortaç'ın Kur'an tilaveti ve sinevizyon gösterimiyle başlayan programda; TESSEP Yönetim Kurulu Üyesi Mürvet Cengiz, "Gençlik, aidiyet ve dava bilinci" konulu seminer gerçekleştirdi.

İnsan hayatının en verimli ve kıymetli çağının gençlik dönemi olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Cengiz, ailelerin ve toplumun umudunu gençlere bağladığına dikkati çekti.

Gençlik döneminde yapılan güzel amellerin Allah katında da en fazla kıymete sahip olunan ameller olduğunu belirten Cengiz, Peygamber Efendimizin (Sallalahu Aleyhi Vesellem) arşın gölgesinde gölgelenecek olan 7 sınıf insandan birisinin gençlik döneminde Allah'a ibadet edenlerin olduğunu hatırlattı.

Kimlik ve aidiyet olgusu nasıl oluşur?

Gençlik döneminin kıymetinin iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Cengiz, "Gençlik dönemi, aidiyet ve kimlik bilincinin oluştuğu süreçtir. Bugün yaşadığımız birçok sorun ve bunalımın altında yatan bir etken kimlik ve aidiyet olgusudur. Peki, kimlik ve aidiyet olgusu nasıl oluşur? İnsanlar için iki türlü kimlikten bahsedebiliriz. Birincisi; doğuştan kendisine verilen ve iradesi dışında Allah'ın onun için seçip ona verdiği kimliktir. Bunlar siması, cinsiyeti, rengi, ırkı ve fiziksel özellikleri gibi olgulardır. İkincisi; irade ve isteğimizle oluşturduğumuz kimliğimizdir. İnsanın ergenlik yaşına girmesiyle duygularını anlamaya, değerlendirmeye, doğruyu, yanlışı, adalet ve zulmü kavramaya başlar. Bundan sonra kendisine yol seçmeye, tercihini ortaya koymaya başlar. Nasıl yaşamak istediğine, hangi zümre ve guruba gireceği yönünde tercihini yapar. Allah bu irade seçimini tüm insanlara açmıştır. Ergenlik dönemindeki huysuzluk ve başkaldırmalar, toplumdan ve aileden uzaklaşmalar kişinin kendisiyle baş başa kalmak ve düşüncelerini toparlamak ve kendi başına karar almanın heyecanının yansımasıdır. İşte bu noktada irade devreye giriyor. Peygamberler bile bir başkasını zorla doğru yola getiremez." dedi.

"Yaşanan birçok sorunun sebebi fıtrata uygun olmayan kimliklerin seçilmesidir"

Aidiyet ve kimliğin oluşmasında aile, toplum ve ortamın büyük etkisinin olduğunu söyleyen Cengiz, "Yüce Allah, insanlara doğru ve yanlışı çeşitli vesilelerle göstererek tercih yapmaları için onları serbest bırakmıştır. Bizler, tercihimizi kalbimizin ve aklımızın tasdik ettiği doğru yolda kullanmalıyız. Aynı zamanda başka insanların da iradelerini doğru şekilde kullanmalarına yardımcı olmalıyız. Bana ne!  Diyerek insanların yanlış davranışlara yönelmesine seyirci kalamayız. Yaşadığımız topluma baktığımızda toplumun çoğunda aidiyet ve kimliğin yanlış bir yöne doğru kaydığını görüyoruz. Daha çok Batı ve modernizmin dayattığı bir kimliğin, kimliksizliğin yaygınlaştığını görüyoruz. Hakiki ve fıtrata uygun olan kimliğini bulamayan gençlik elbette ki savrulacaktır. Bugün yaşanan birçok sorunun, bunalımın, sıkıntının, cinayetin, sapkınlığın, bozuk ideolojilerin, şeytana tapmaya kadar varan yoldan çıkmışlığın olduğunu görüyoruz. Tecavüzlerin, toplumun ve insanlığın huzurunu bozan anarşinin kaynağına baktığımızda hep bu kimlik bunalımının ve Allah'ın emrettiği fıtrat kimliğinden uzaklaşmanın sebep olduğunu görüyoruz. Deli dolu akan bir nehir gibi gencin coşkun ruhunun sükunete erdirecek yegâne yol İslam'dır.

"İslam coğrafyasının kurtuluş ve selameti için gayret etmeliyiz"

Cengiz, "İslami bir kimlik ve o kimliğin bilinçli inşasından sonra bu inandığımız ve yaşadığımız değerleri topluma taşıma ve tebliğ etme aşaması geliyor. Yani kimlik ve aidiyetini oluşturmak yetmiyor. Eğer tebliğ noktasında bir ilerleme kaydetmezsek menzil kaybediyoruz demektir. Topluma ve tüm insanlığa İslam’ı götürmek Allah’a ve onun dinine karşı sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluk Resulullah'ın bize devrettiği bir vazifedir. Bizler de bu bayrağı sonraki nesle devredeceğiz. Bu vazifeyi ifa etmezsek vebal altında kalırız. Bugün Filistin meselesi önümüzde bir dava olarak duruyor. Mescid-i Aksa'nın esaretten, Gazze ve Filistin’in işgalden kurtulması, Doğu Türkistan'ın, Suriye'nin, Arakan'ın ve tüm İslam coğrafyasının kurtuluş ve selameti için gayret etmeliyiz." şeklinde konuştu.

Karşılıklı gerçekleşen hasbihal ile devam eden programda, birçok genç söz alarak konu hakkındaki fikirlerini paylaştı.

Program, Şeyma Barlak'ın yaptığı dua ve gençlere yapılan ikram ile son buldu.

(İLKHA)