Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kuruluna yaptığı hitapta; Milli Eğitim Bakanlığı'nın şu anda 2023 yılı itibariyle geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bu protokollerden 1167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK’larla, 986 tanesi ise TEMA’dan Kızılay’a bir sürü STK’yla. Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Bu protokollerle bize hizmet eden, bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla da protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Protokol yaptığımız bu sivil toplum örgütleri sizin çocukları dağa çıkarmanıza engel olduğu için çatlıyorsunuz. Ben STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim." ifadelerini kullanmıştı.
Toplumun birçok kesiminden Bakan Tekin'e destek açıklamaları gelmeye devam ediyor.
Eğitim-Bir-Sen (EBS) İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı Bilal Duran, Bakan Tekin'e destek açıklamasında bulunarak, Bakan Yusuf Tekin'e yönelik eleştirilere tepki gösterdi.
"Sivil toplum çalışmalarında, milli menfaatler ve halkın beklentileri göz önünde bulundurulur"
Sivil toplumun toplum içerisinden inisiyatif alarak birçok konuda kamuoyunun farkındalığını arttırmayı amaçladığına dikkat çeken Duran, "Oda, dernek, vakıf, sendika gibi sivil toplum kuruluşları eğitimden ekonomiye, kültürel hayattan sosyal yaşama kadar onlarca mevzunun bizzat içerisinde hatta belirleyicisi durumda dahi olabilir. Sivil toplum çalışmaları planlanırken milli menfaatlerin, halkın beklentilerinin ifade edebileceği ortamlar göz önünde bulundurulur. Türkiye sivil toplum çalışmaları açısından son yıllarda epey mesafe kat etmiş önemli gelişmelere imza atmıştır." şeklinde belirtti.
"Yüzlerce hayırlı hizmete vesile olan sivil toplum kuruluşlarımız var"
Türkiye tarihinde geçmişte de onlarca olumsuz süreç yaşandığına dikkat çeken Duran, "Gelin bunları birkaç örnekle anlatmaya çalışalım; 28 Şubat’ta 5'li çete, yıkım ekibi, beş kafadarlar gibi ifadelerle adlandırılan STK’lar devletin bölünmez bütünlüğü ve millet iradesine operasyon yapmak üzerine kurgulanmıştır, kamusal alan yalanı üzerine kurgulanmış çağdaş olduğunu ifade eden bazı dernek ve vakıflar özellikle başörtüsü yasağının yılmaz savunuculuğunu yıllarca yürütmüş kamusal alan ifadesi arkasına sığınarak insanların özgürlük alanını kısıtlama yönünde algı yürütmüştür, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yine benzer STK'lar Türkiye'nin farklı yerlerinde mitingler organize ederek demokrasinin bir gereği olan süreçleri manipüle etme adına farklı yollara tevessül etmişlerdir. Gezi Parkı sürecinde, sivil inisiyatif olduğunu ifade eden bazı kuruluşlar halkı galeyana getirerek kaldırım taşı fırlatmayı, dükkân camı kırmayı, kamu malına zarar vermeyi sivil eylem kılıfına büründürmüş, milyonlarca lira kamu zararına sebep olmuşlardır. Terör örgütlerine destek vermek ve insan kaynağı oluşturmak amacıyla kurulan sivil toplum kuruluşları da gençlerimizi bataklığa doğru sürükleme görevini severek ve isteyerek ifa ettiklerini hepimiz gözlemliyoruz. Bu sivil toplum görünüşlü kuruluşlara benzer onlarca örneği bir çırpıda hepimiz sayabiliriz aslında. Peki ya hakikaten sivil toplum mekanizmasını doğru işleten, milletin hayrına işler üreten sivil kuruluşlarımız; onların da sayısı günümüzde azımsanmayacak derecede artmış durumda. Eğitimden çalışma hayatına, barınma imkânlarından manevi rehberlik faaliyetlerine kadar yüzlerce hayırlı hizmete vesile olan sivil toplum kuruluşlarımız var. 6 Şubat'ta yaşadığımız afette bile sivil toplum kuruluşlarımızın katkısı ve desteği herkes tarafından takdir edilmektedir." dedi.
"Yapılan hayırlı çalışmalara yönelik olumsuzluk üreten algılara hiçbirimiz teslim olmamalıyız"
Duran açıklamanın devamında, "Tam da bu noktada geçtiğimiz hafta Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi Meclis'te görüşülürken sivil toplum kuruluşları ile yapılan protokoller tartışma konusu oldu. Tartışmada Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, hayırlı hizmetlere katkı sağlayan tüm STK'lar ile yapılan protokollerin devam edeceğini ifade ederken bunların sayısının da artacağını belirtti. Bu tavır takdiri ve tebriği sonuna kadar hak ediyor. Devlet bürokrasisi, yapılan her hayırlı çalışmayı desteklemelidir. Toplumun hayrına çalışan sivil toplum kuruluşlarının sayısı daha da artmalıdır. Yapılan hayırlı çalışmalara at gözlüğü ile bakan, çamur at izi kalsın mantığıyla onlarca olumsuzluk üreten algılara hiçbirimiz teslim olmamalıyız. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıklaması sonrası belki de bazı kendini aydın ya da sanatçı olarak niteleyen kişi ve gruplar yine garip açıklamalar ve çağdaşlık vurgusu ile bazı yeni kurguların aktörü olmak için yola çıkacak olabilirler. Bu noktada hepimizin üzerine düşen hayırlı hizmetler ürettiğini düşündüğümüz sivil toplum kuruluşlarının nitelik ve niceliğini arttırarak yoluna devam etmesine katkı sağlamak, toplumun değer yargılarından uzak bazı elitist ve jakoben sivil toplum kuruluşu görünümlü kuruluşların da topluma vereceği zararın önüne geçmek adına inisiyatif almak olmalıdır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)