Siirt 8. Kitap Fuarında okuyucularıyla buluşan İlter, gen teknolojisinin ilerlemesiyle artık birçok hastalığa erken tanı konulabildiğini ama bazı ülkelerin bu teknolojiyi kötü yönde kullandığını ve özellikle ABD'nin gen teknolojisini nasıl bir suikast aracı olarak kullandığını İLKHA'ya anlattı
israilin bu teknolojiyi kullanarak tohumları kısırlaştırdığını ve bu ürünleri yiyenlerin de kısır olduğunu ifade eden İlter, "Ata tohumuna geçmek zorundayız. Geleceğin en büyük tehdidi gıda ve su, temiz su ve helal gıda çok önemli, Allah'ın yarattığı gibi bıraksak bize hiçbir şey olmayacak." dedi.
"Yapay organlar olacak, artık organ ihtiyacı için insana gerek kalmayacak"
Gen teknolojisinin çok geliştiğini ve kişiye özel ilaçların dahi üretilebildiğini ifade eden İlter, "Herhangi bir aspirinin bir kişiye zarı da olabilir yararı da olabilir. Biz bu zarı minimize etmek için kişiye özel ilaçlar yapıyoruz. Aynı zamanda erken teşhis durumu da söz konusu oluyor. Kişi 50-60 yaşına geldiğinde hangi kansere yakalanma riskinin olduğu, kalp krizine yatkınlığı olup olmadığını tespit ediyoruz. O sayede erken teşhis yapıyoruz. Bu teknoloji şu anda mevcut. Bir de istihbaratta kullanılan teknolojide parmak izinden insanın robot resmi, kaş rengi, göz rengi, saçı, boyu, tipi çıkarılıyor. Yapay organlar kullanılıyor, artık organ ihtiyacı için insana gerek kalmayacak. İnsanın kök hücrelerinden yapılmaya başlandı. İnsan üzerinde kullanmak için bir 10 veya 20 yıla ihtiyaç duyuluyor. Ve bu gen teknolojisinin iyi yanları." şeklinde konuştu
"Gen teknolojisiyle ileride yakalanacağınız hastalıkları bilebiliyoruz, bunu erkene çekebiliriz"
Genetik ve Biyomühendisi Yasin İlter
Gen teknolojisinin kötü yönlerine de dikkat çeken İlter, "ABD ve diğer devlet başkanları bir ülkeyi terk ederken bardağından dışkısına kadar ülkesine geri götürmek zorunda. Bunu yapma gayeleri suikasta maruz kalmamak. İleride yakalanma riski olan hastalıkları bilebiliyoruz ve bunu erkene de çekebiliriz, ikiziniz olsa dahi sadece sizi etkileyecek bir teknolojiyle yapılıyor. Amerika, Latin Amerika ülkelerinde bunu çok güzel oynadı. 2011 yılında Hugo Chávez açıklama yaptı: 'Beni Amerika kanser yaptı, benimle yetinmedi diğer Latin Amerika'daki devlet başkanlarını da kanser yaptı.' Latin Amerika'daki bir devlet başkanı iç çamaşırını Çin'den getiriyor. CİA fabrikaya ve devlet başkanının yanına bir ajan yerleştiriyor. Su içtiği bardak veya lavabosundan aldığı örnekle analiz yapıyorlar ve cilt kanserine yatkınlığını tespit ediyorlar. Devlet başkanının rutini Çin'den iç çamaşırı alması ve yüksek sıcaklıklarla kaynatması. CİA bu durumu aşmak için yanardağda 10 bin santigrat dereceye dayanabilen termobakterileri fabrikadaki tesise yerleştiriliyor. Devlet başkanı 6 ay içerisinde kanser olup ölüyor." bilgisini paylaştı.
"SMA ilacını kim satıyor ise fail de odur, çünkü SMA gen hastalığıdır"
1990'lı yıllarda Oktar Babuna ile 160 bin vatandaşın kanının Almanya'ya gönderildiğini ve o yıllardan sonra da çok garip hastalıkların ortaya çıktığını iddia eden İlter, "SMA hastaları artmaya başladı, otizm ve değişik hastalıklar ortaya çıktı. Bunun arka planına bakıyoruz fail ilaç firmaları, SMA ilacını kim satıyor ise fail de odur, çünkü SMA gen hastalığıdır. Komplo diyecekler, ortada bir gerçeklik var. Hastalıklarda bir artış var. Komplolardan yola çıkarak kitabımda 3 cinayet işleniyor, genetik yollarla işlenen cinayet, temas etmeden 3 kişi öldürmem gerekiyor. Ters köşeler, akıl oyunları, en sonunda birini ya öldüreceğim yada yaşatacağım, ikisini de yapmıyorum. Her zaman 3'ncü yol vardır, hayatın her zaman gösterilenden farklı yolları vardır. Zekâ üzerinde oynayıp insanları aciz, düşünmez hale getirebilirsiniz. Yaratıcının o muazzamlığına dokunduğunuz zaman insan mahvolur." ifadelerini kullandı.
"İnsanın yediği insana sirayet eder, Allah'ın yarattığı gibi bıraksak bize hiçbir şey olmaz"
Gen teknolojisinde yaratıcının ne kadar muazzam olduğunun görüldüğünü dile getiren İlter, insanın sağlığını koruyabilmesi için dikkat etmesi gerekenleri şu şekilde açıkladı:
"İnsan ne yerse odur, insanın yediği insana sirayet eder. Alimlerin bu minvaldeki sözleri boşa değildir. İnsan, genetiği değiştirilmiş gıdalar yedikçe kendine sirayet ediyor. Kısırlık sayıları gün geçtikçe artıyor. israilden gelen domates tohumları 5 kilo veriyor; buğday, başakları taşıyamaz hale geliyor. Ama aynı zamanda gelecek seneye sen ondan alasın diye kısırlık geni koyuyorlar. Bu bizi kısır yapıyor. ABD'de bir dönem gençler, genetiği değiştirilmiş mısır yediler. Mısırların boyu ufaktı devasa hale getirdiler ve üretimi arttırdılar bu belde açıklık oluşmasına, suratların değişmesine, boylarının uzun olmasına ve zekâ geriliğine sebep oldu. Otizim başladı. Hayvanlarda kullanılan yemlerde bile tehlike var, oradan bize geçiyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)