Köpek saldırılarının önüne geçilememesi yüzünden son yıllarda aralarında çocukların da olduğu çok sayıda kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi de yaralandı.
Son olarak Ankara’da köpek saldırısına uğrayan Tunahan Yılmaz isimli 10 yaşındaki çocuktan sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun mutlaka çözüme kavuşturulacağını söylemişti.
Başıboş sokak köpekleri hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Güvenli Sokaklar Derneği Temsilcisi Avukat Zorba, bu sorunun çözümünde neler yapılması ve nelerin yanlış yapıldığı konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Sahipsiz başıboş köpek meselesinin çok can yakıcı bir hal aldığını ve toplumun artık bunun bir an önce çözülmesini beklediğini belirten Zorba, "En son 8 Aralık'ta Tunahan Yılmaz isimli 10 yaşındaki çocuğumuz çok ağır bir şekilde yaralandı. Şu an hastanede hayatta kalma mücadelesi veriyor. Kamuoyu bu konuya çok ilgi gösterdi ve kamu vicdanı yaralanmıştır. Bir an önce köpek meselesinin çözülmesini bekliyoruz. Ancak biz uzun zamandır bu sorunla ilgilendiğimiz için çok ağır vakalar, ölümler, daha hafif vakalar olsa da yüz binlerce yaralanmanın olduğunu biliyoruz. Trafik kazaları, bunun gibi çeşitli acı olayları hep gözlemledik. En son Sayın Cumhurbaşkanımız tekrar konunun çözümü için çalışılacağı yönünde talimat verdi. Ama bu uzun zamandır birkaç kere talimat konusu yapıldı. Ancak henüz daha çok kesin bir çözüm, idari çözüm ve yasa değişikliği henüz ortaya çıkmadı. Aralık 2022'de bu konuda bir çalıştay yapıldı. Özellikle bu konunun en ilgili olan kurumları, bakanlıkları, Cumhurbaşkanlığı ofisimizde bu işle ilgilenen birimler dahil olmak üzere üst düzey katılım oldu ve bu çalıştayda yakın zamanda bir mevzuat hazırlanması yönünde ilke kararı çıktı. Sokakta sahipsiz köpek olmaz diye bir ilke karar çıktı. Bunun gereğini yerine getirilmesini bekledik. Ama çeşitli zamanlarda yılbaşına dönem dönem sonra Şubat'ta olan deprem felaketi, arkasından genel seçim dönemi, sonra meclisin tatilde olması. Bu sonbaharda yine karşılaştığımız vahim olaylar belki olayın vahametini ve ivedilik işini bir parça geride bırakmış olabilir ama öyle değil. Esasen bizim halkımız şu an köpek konusunda bir zulüm yaşıyor ve bunun artık hangi sebeple olursa olsun bir gün daha bekletilmesi gerekiyor." dedi.
"Kanundaki hüküm, 6'ncı maddesinde alındıkları yere bırakılması esastır hükmü suistimal edilmiş ve yanlış uygulanmış"
Avukat Meltem Zorba
Konuşmanın devamında Zorba, şu ifadelere yer verdi:
"Esasen meselenin bu kadar kötü hale gelmesinde en sorumlu görünen sıkıntılı noktalardan bir tanesi şu an uygulamada olan Hayvanları Koruma Kanunu gösteriliyor. Kanun kötü hazırlanmış bir kanun. Kanunun düzenleyici hükümleri, belediyelere sorumluluk veren köpeklerin bakımının, aşılanmasının kısırlaştırılması, yapılması ve kayıt altına alınması hizmeti daha iyi bir şekilde yapılabilirdi. Bunlar ihmal edilmiştir. Ancak yasada bir de bu hizmetler yapıldıktan sonra alındığı yere bırakılması esastır diye bir hüküm var. Bu esas olma hali hiçbir şekilde zorunluluğu içermiyor. Kaldı ki bu tamamen sorunsuz olan, mahalleli açısından da hiçbir tehlike arz etmeyen, herhangi bir köpeğin geri bırakılması için kullanılabilecek bir hüküm. Ama bunu saldırgan ve hastalıklı köpekleri dahi sokaktan almamak, toplamak yönünde uygulamış olan bir idari kararla karşı karşıyayız. Kanundaki hüküm, 6'ncı maddesindeki alındıkları yere bırakılması esastır hükmü suiistimal edilmiş ve yanlış uygulanmış."
"Yaşam hakkı sadece başıboş köpekler için mi söz konusu?"
Normal şartlar altında herhangi bir köpeğin alındığı yere bırakılabilmesi için hiçbir tehlike arz etmemesi gerektiğini belirten Zorba, "Hastalık veya saldırganlık taşımaması gerekiyor. Diğer görevlerini yerine getirmeyen yani kısırlaştırma, aşılama bakımının yapılması gibi görevi yerine getirmeyen belediyeler, aldığımız yere bırakmamız zorunlu diyor, aslında zorunlu değil ama bu yüzden sadece en iyi uyguladıkları hüküm bu ise hiçbir şekilde sokaktan köpekleri toplamak olmuş. Biz ne kadar doğrusunu anlatsak da artık doğru uygulamayı ifade edebilmek de ve karşı tarafa anlatabilmek de zorluk yaşıyoruz. Bu yüzden kanunun değiştirilerek hem uygulamanın böyle olamayacağını hem halk sağlığı açısından hem insanların can güvenliği, aynı zamanda diğer hayvanların da çünkü diğer hayvanlar da saldırıya uğruyor. Herkesin can güvenliğinin sağlanması için tedbir alınması gerekiyor. Hayvansever örgütler 'yaşam hakkı, yaşam hakkı' diye sokakta köpeklerin başıboş kalmasını savunuyorlar. Ama soruyorum. Yani yaşam hakkı sadece başıboş köpekler için mi söz konusu? Başka hiç kimsenin, insan evladının bile yaşama hakkı koruyamayacak mı demektir? Böyle bir şey olamaz." ifadelerine yer verdi.
"Belediyeler şu an istedikleri kadar tedbir alırlarsa alsınlar, her şekilde yaşanacak her vakadan sorumludurlar"
Belediyelerin istedikleri kadar tedbir alırlarsa alsınlar, her şekilde yaşanacak her vakadan sorumlu olduğunu vurgulayan Zorba, "Vatandaşlar yaralandığı zaman, karakola gittiğinde daha yeni yaşandı bu vaka. Polis, 'hayvan hakkı var, hiçbir şey yapamazsınız' demiş, yaralanmış olan vatandaşımıza. Bu ne demek? Hayvan hakkı demek köpeklerin rahatça insanlara kaldırabileceğini ama hiç kimsenin buna engel olamayacağı anlamına mı geliyor? Böyle bir hukuk düzeni. Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir anlayış. Bizim dinimizde, toplumumuzun kültüründe, ahlak yapısında da vahşileştirilmiş, sokaklara, başıboş bırakılmış köpeklere insanları gezdirebilirsiniz diye bir anlayış yok. Bunun bu şekilde topluma kabul ettirilmesi, sanki hayatımızın bir parçasıymış gibi zorla, baskıyla kabul ettirilmesi çok yanlıştır. Bu konuda çeşitli mahkeme kararları da var idareyi sorumlu tutan. En son Antalya 2. İdare Mahkemesinden çok önemli bir karar geldi. İdareler aleyhine hüküm verildi. 'Sokaklar köpeklerin doğal yaşam alanı değildir' dedi, mahkeme kararında. Belediyelerin sorumluluğu sadece bunları besleyip kısırlaştırılması, aşılatmakla ve alındığı ortama bırakılmak ile bitmeyeceği, orada meydana gelecek zararlardan sorumlu olduklarına hüküm verildi. Aynı zamanda bu şu demek oluyor ki; belediyeler şu an istedikleri kadar tedbir alırlarsa alsınlar, her şekilde yaşanacak her vakadan sorumludurlar. Bu yüzden artık radikal bir şekilde toplamanın yapılması, sokakta hiçbir şekilde başıboş köpek kalmaması gerekiyor. Bir yandan idari tedbirlerin alınması, bir yandan da yasa değişikliğinin bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor. Hayvansever örgütler belediyelere baskı yapıyorlar. 'Kısırlaştırılmış köpeği alamazsın, gece toplama yapamazsın, küpeli köpeği alamazsın' diye. Bunların bu söylemlerinin hiçbirinin yasada, yönetmelikte yeri yok. Asla yasada küpeli köpek alınmaz vesaire diye bir hüküm yok. Her şekilde belediyelerin hem yetkisi hem de sorumluluğu bu köpeklerin bir an önce toplanmasını sağlamaktır. Bu yüzden yasayı suiistimal eden, amacından çıkaran bu tür söylemlere itibar edilmemelidir." şeklinde belirtti.
"Türkiye'nin bütün şehirlerinde, ilçelerde, köylerde başıboş bırakılmış bu köpeklerin bir an önce kontrol altına alınması gerekiyor"
Son olarak Zorba, "Aynı zamanda çözülmüş gibi sunulan bir propaganda var. Kısırlaştırma ve sokakta bırakma. Bu şekilde başarıya ulaşmış bir dünya uygulaması yok. Böyle bir örnek yok. En son Ankara'da yaşanan bu vahim olaydan sonra Belediye Başkanımız Mansur Yavaş toplama yapılacağı yönünde bir irade bildirdi. Umarım bu şu an çok ciddi bir şekilde uygulanıyordu. Çünkü esasen kanunda buna engel olan bir hüküm yok. İdarenin artık bu sorumluluğu üstlenmesi ve saldırıların önüne geçmesi için toplama işlemini bir an önce yapması gerekiyor. Tunahan evladımızın saldırıya uğradığı noktada insanlardan bize gelen videolar, fotoğraflar var. Hala orada başıboş köpeklerin bulunduğu, orada besleme yapıldığı yönünde duyumlar geliyor. Bu kabul edilemez. Böyle ağır bir vakadan sonra hala o mahallede köpeklerin bırakılması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Buna izin verilmemeli. Ciddi anlamda buradaki tedbirin bir an önce alınması gerekiyor. Aynı şekilde hem Ankara'nın hem Türkiye'deki diğer bütün şehirlerde, ilçelerde, köylerde başıboş bırakılmış bu köpeklerin bir an önce kontrol altına alınması gerekiyor. Halkımızın bu konudaki hassasiyeti şu an üst noktadadır. Kesinlikle bunun için edilebilecek hiçbir şekilde hiçbir zaman yok. Bir an önce bütün tedbirlerin uygulamaya konması gerekiyor." şeklinde konuştu. (İLKHA)